Türk siyasetinin değişmez gerçeği !

Mahalle maçlarında, '5'te devre, 10'da biter' diye bir söz vardır. Bu sayıyı tamamlayan ve 10. kez genel başkan seçilen Deniz Baykal, hâlâ partinin başında.

Türk siyasetinin değişmez gerçeği !

Geçen seçimde, söz verdiği gibi Rodos'a kadar yüzmedi. Başkanlığı bırakan Mehmet Ağar da Hakkari'ye kadar yürümedi. Koltuklarına sıkı sıkı yapışan liderlere öyle üç beş yenilgi de kâr etmiyor! Aramızda yarım kalan birşeyler var... İki arkadaş konuşurlar. İki apartmanım olsa birini sana verirdim. Sahi verir miydin? Tabii ki verirdim dostum. İki dairem olsa birini sana verirdim. Gerçekten verir miydin? Lafı mı olur arkadaşım, elbette veririm. İki arabam olursa da biri senin olsun. Peki iki horozun olsa birini bana verir miydin? Vermezdim. Çünkü iki horozum var! Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, seçimlerde partisinin ikinci olması durumunda genel başkanlıktan çekileceğini açıkladı. Birinciliği neredeyse kesin olan bir seçim için bu sözü vermişti. Türk siyasetinde, tutmak zorunda kalınacak sözler pek verilmez. Biz de bugüne kadar gördük ki, ne söz verenler, ne de vermeyenler koltuğu bırakıp gitti. Birkaç kez üst üste seçim kaybeden de, partisini ağır aksak aynı oy oranları ile seçimden seçime taşıyan da gönül rahatlığı ile koltuğunda oturdu. Başbakan Erdoğan 'Seçimlerde ikinci olursak genel başkanlığı bırakırım.' sözünü biraz da diğer liderleri eleştirmek amacıyla söylemişti. Bu cümlenin muhataplarından Deniz Baykal, 10,7 oy oranıyla katıldığı ilk seçimlerden sonra, barajı aşamayarak partisini Meclis dışında bıraktı. İstifa eden Baykal, bir yıl dayandı ve 2000 yılında yeniden başa geldi. 1992'den bugüne kadar yapılan kongrelerde tam 10 kez genel başkanlık koltuğuna oturdu. 2007 yılında istifa etmesi istenen Baykal'a destek, Süleyman Demirel'den geldi: "Seçim kaybeden partinin genel başkanının görevi bırakması gibi bir şey olduğu düşüncesinde değilim." dedi. "Seçimi kaybedersem Rodos'a kadar yüzerim." sözü de Baykal için hayırlı olmadı. Seçimlerden sonra 'Deniz bitti, Rodos göründü.' diye manşet atan bir gazete Baykal'a yolu da gösterdi: "Baykal'ın en yakın nokta Bozburun'dan Rodos'a en az 5 saat kulaç atması gerekecek." Bu bir söz değil, sadece bir espri olarak kaldı. Bu espriye DP Genel Başkanı Mehmet Ağar eşlik etti: "Ben de Edirne'den Hakkari'ye kadar yürürüm." Asker gücü delege gücünden baskın '6 kez gitti, 7 kez geldi' denilen Süleyman Demirel 1964 yılında oturduğu genel başkanlık koltuğunda iken ikinci seçimlerde partisinin oyunu düşürdü. O yıllarda başlayan düşüş süreci, Demirel, defalarca gidip gelse de değişmedi. Ancak onun koltuğu bırakması Köşk'e çıkmasıyla oldu. Eskiler, asker gücü delege gücüne baskın çıktığı için koltuğu darbelerle bırakıyorlardı. Necmettin Erbakan'ın hikâyesi de Demirel'e benziyor. Ancak Erbakan'ın kurduğu partiler Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldığı için genel başkanlık koltuğunu bıraktı. RP kapatıldıktan sonra parti içinden genç bir liderin çıkmasına izin vermeyen Erbakan, önce Abdullah Gül ve arkadaşlarına yol verdi. Siyasi yasağı sona erdikten sonra kurduğu Saadet Partisi'nin başına geçti. Ancak kayıp trilyon davası nedeniyle bu dönem kısa sürdü. Koltuğunu bir önceki dönemdeki gibi Recai Kutan'a teslim eden Erbakan, ancak yakın zamanda Numan Kurtulmuş ismine razı oldu. 1972'de CHP genel başkanı olarak göreve gelen Bülent Ecevit, önceleri partisinin oylarını artırdı. Fakat, 1999'da başlayan başbakanlık ve koalisyon hükümeti süreci Ecevit'e yaramadı, DSP oyları bir seçimde 22,1'den 1,2'ye düştü. Rahatsızlığına rağmen hayata veda ettiği 2006 yılına kadar partinin başından ayrılmadı. Turgut Özal'dan sonra ANAP'ın başına gelen Mesut Yılmaz hiçbir zaman başarı yakalayamadı. Katıldığı üç genel seçimde de partisinin oyunu düşürdü. 1991'de yüzde 24 oyla aldığı ANAP'ı, 1995 seçimlerinde yüzde 19,65'e geriletti. 1999 seçimlerinde de yüzde 13,23'e, 2002 seçimlerinde de 5,1'e düşürdü. Partisi Meclis'e giremeyince de istifa etti. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller de kendi döneminde partisini hep aşağı çekti. 1995 genel seçimlerinde partisi yüzde 19,18 oy oranında kalırken, 1999 seçimlerinde de 12,3'e düştü. Çiller üçüncü ve Meclis dışında kaldığı genel seçimlerde istifa etti. Bu isimlerden daha sonra politikaya giren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ikinci seçiminde parti oylarını 8,3'e düşürdü. Bu süreçte ayrılmayı düşünse de, taban baskısı iddiasıyla geri döndü. Tansu Çiller'in 2002 yılında gitmesinden sonra genel başkanlık koltuğuna oturan Ağar, partisinin oy oranını 9,5'ten 5,4'e düşürdü. Seçim günü sandıklar açılmaya başlayınca ayrılacağını açıkladı. Ancak daha sonra ısrarlar üzerine kurultaya kadar kaldı. 2005 yılında Anavatan'a gelen Erkan Mumcu, partiyi eski şaşaalı günlerine götüremedi. Partisi 2007'de seçime giremedi o da istifa etti. Kalanlar ve gidenler... Seçimler öncesinde verilen sözler kâr etmez eğer bir lider gitmek istemiyorsa. İlkeli davranıp gitmeyi tercih etmişse de mutlaka gider. Gitmeyen örneklerin yanında koltuğu bırakmayı bilen siyasetçiler de var. 1983'te SODEP, 1985'te SHP genel başkanı olan Erdal İnönü, Demirel'le koalisyon hükümeti kurdu ve başbakan yardımcılığı görevi yaptı. Daha sonra da 1995'te SHP'nin CHP ile birleşmesinin ardından da genel başkanlık görevini bıraktı. Tüm çağrılara, taleplere rağmen geri dönmedi, SHP'nin onursal genel başkanı olarak kaldı. Siyasette bir 'kafası bozuk' adam portresi çizen Besim Tibuk da, 2002 seçimlerinden sonra "Demek ki ben bu işi yapamıyorum." diyerek görevini bıraktı. 1994 yılında Liberal Parti'yi kurarak başkanlık koltuğuna oturan Besim Tibuk, istifasının ardından iş dünyasına döndü. Dünya liderleri koltuğa yapışık değil Türkiye'de seçimlerde oy kaybedenler, yıllardır genel başkan oldukları halde partilerini iktidara getiremeyenler, yerinde sayanlar genel başkanlık koltuğunda istenmiyor. Ancak delegenin ve seçmenin talebi genelde muhatabında yankı bulmuyor. Batılı demokrasilerde ise süreç daha farklı işliyor. İşkence yapan polislerin açığa çıkması durumunda istifa eden İçişleri Bakanı gibi, seçim kazanamayan, oylarını düşüren parti lideri de gidiyor. Yakın dönemde, eski Almanya başbakanları Helmut Kohl ve Gerhard Schröder, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair, İngiliz Muhafazakar Parti Genel Başkanı William Hague, eski Hollanda İşçi Partisi Genel Başkanı Ad Melkert bu sebeple istifa ettiler. İngiltere'de 2005 yılında yapılan seçimlerde başında bulunduğu Muhafazakar Parti oy oranını yüzde 0,6 artırmasına rağmen parlamentoda çoğunluğu sağlayamayan Michael Howard, "Liderliğe devam edemem." sözleriyle görevi bırakmıştı. Bu da uzun bir zaman önce gerçekleşmedi, henüz üzerinden üç yıl geçti. EMİNE DOLMACI - ZAMAN PAZAR
<< Önceki Haber Türk siyasetinin değişmez gerçeği ! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER