Topbaş nasıl oy kaybeder?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş'ın İstanbul'daki yarışı kazanacağına kesin gözüyle bakılıyor. A&G araştırma şirketinin
Kanal D için yaptığı ankete göre Kemal Kılıçdaroğlu'na oy vereceklerin bile yüzde 50'si onun kazanamayacağını düşünüyor.
'Kime oy vereceksiniz?' sorusuna yüzde 36,7
CHP çıkarken, deneklerin sadece yüzde 18,8'i CHP'nin kazanacağına ihtimal veriyor. Sokaklardaki heyecansızlık da
seçimin çekişmesiz geçeceğinin işareti gibi. Topbaş'ın kendiyle yarışacağını ve başarısının oylarındaki artış veya azalışa göre ölçüleceğini söyleyebiliriz. Kılıçdaroğlu'na yaptığımız gibi kulağı tersinden gösterelim ve Başkan'ın nasıl oy kaybedeceğini
analiz edelim.
1- Başkan Topbaş'ın en büyük badiresi rehavet olabilir. 'Nasıl olsa kazandım' duygusu ile yapacakları veya yapmayacakları oy kaybına yol açabilir. Bu duygu tabana sirayet edecek olursa sandığa gitmeme şeklinde sonuçlar doğurabilir. Böylece oy yüzdeleri arasındaki
makas kapanır ve Kılıçdaroğlu'nu seçimi kaybetmiş ama partisinin İstanbul'daki oylarını patlatmış biri haline getirir.
Rehavetin diğer şekli bazı kesimleri 'çantada
keklik' görme biçiminde tezahür edebilir. 'İhmal ediliyoruz' hissine kapılan bazı kesimler en azından sandığa gitme motivasyonunu kaybedebilir.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın
Davos çıkışından sonra hava değişmiş görünüyor. Ancak, seçime daha iki ay var, Davos etkisi kırılırsa aynı hissiyat tekrar hâkim olabilir ve Kadir Başkan'ın
oy oranı düşebilir.
2-
AK Parti'nin
iletişim stratejisindeki en büyük hata, Kılıçdaroğlu etrafındaki tartışmalara takılıp, onu seçimin öznesi haline getirmek olur. Hele hele Başbakan'ın onu
hedef alan açıklamalar yapması bu hatayı büyütüyor.
Aydın Doğan medyasının fotokopiyle çoğaltılmış intibaı veren yazılarını bu gözle okumak gerekiyor. (29 Ocak tarihli Hürriyet'te
Ahmet Hakan,
Mehmet Yılmaz ve
Yalçın Doğan, 'niye paniktesiniz?' muhtevalı makaleler yazdı. Diğer grup yazarları ve gazeteler de koroya katılmakta gecikmedi. Arçil ve
Şota ikizlerini alan
Trabzon yönetimine "Aynı adamdan iki tane almışlar" diye tepki gösteren taraftarlar gibi, Aydın Bey de aynı yazardan birkaç tane aldığını düşünebilir.
Allah korusun
kriz dönemindeyiz, ne olur, ne olmaz!) Topbaş, rakibini yermek yerine icraatlarını ve yeni dönemdeki projelerini konuşmalı. Rakibine odaklanan kişilerin proje konusunda sıkıntıları olduğu düşünülür.
3- Kılıçdaroğlu'na İstanbul'da kaybolmak yollu eleştiriler yöneltmek ters tepebilir. İstanbul ölçeğinde bir metropolde kaybolmak pek çok insanın başına gelebilir. Bu eleştiriler Kılıçdaroğlu'nu hem sempatikleştirir hem de
seçmende özdeşlik duygusu oluşturur. Eleştirilecek başka yönünü bulamadılar algısı da cabası. 'Kağıttepeli'
aday ve kaybolma bir latife olarak zikredilebilir, ana tema haline gelmemeli.
4- Nurettin
Sözen dönemini sözle hatırlatmak iyi bir fikir değil. Yaşayanları hatırlamanın zorluğu yanında, Sözen'li
propaganda yeni seçmen gençleri teğet geçmektedir. Sözen dönemine ait fotoğraf ve görüntülerin kullanıldığı
afiş ve reklamlarla desteklenmezse cılız kalabilir.
5- İlçelerdeki seçimi hafife almamak gerekiyor. Sadece
büyükşehir odaklı
kampanya, ilçeleri ikinci planda bırakabilir. İlçe adaylarının performansı büyükşehir ve
Türkiye geneli oy oranına yansıyacaktır. Şehri birlikte yönetecek bir
ekip oluşturuluyor havası bu sorunu ortadan kaldırabilir.
6- Milletvekillerini biraz daha sahaya sürmek gerekiyor. Diğer illerin aksine İstanbul milletvekilleri yerel siyasetten ve onun angaryalarından azade yaşıyor. AK Parti, vekillerden aktif yararlanacak iletişim stratejileri geliştirmeli. Bunlardan seçilmiş bir ekip Başkan'ın
danışman kadrosu olarak çalışabilirler.
BÜLENT KORUCU-ZAMAN