Meclis bu hafta genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO)
üretimini ve ticaretini serbest hale getiren yasayı görüşmeye başlayacak.
Ziraatçılar, 'ulusal biyogüvenlik yasası' çıkarılmadan böyle bir yola girilmesini doğru bulmuyor
Avrupa Birliği'ne uyum çerçevesinde
TBMM'de bu hafta görüşülecek '
tohumculuk
kanunu tasarısı' ile genetiği değiştirilmiş tohumların üretimi ve yurtiçi ticareti serbest hale gelecek. Çiftçilerin şahsi ihtiyaçları dışında ticarete konu olabilecek tohum bulundurması halinde 10 bin YTL
para cezası öngören tasarıyla
çiftçilerin birbirinden tohum alması yasaklanıyor.
Özgün bitki kalmayacak
Ziraat Mühendisleri Odası'nın (ZMO) başını çektiği bir grup
sivil toplum örgütü tasarının bu haliyle yasalaşması halinde Avrupa'nın tümüne eşit bitki çeşitliliğine sahip Anadolu'ya has bitkilerin kaybolacağını, telafisi imkânsız bir yola girileceğini, genetiği değiştirilmiş tohum üretim ve ticaretine izin verilmeden önce
Ulusal Biyogüvenlik Yasası'nın çıkarılması gerektiğini savunuyor. ZMO Başkanı
Gökhan Günaydın, bu yasayla, Anadoluya has birçok
meyve,
sebze ve bitkinin yok olacağını, çiftçilerin ihtiyacı olan tohumu, Anadolu'ya özgü bitkilerin genetiğinde
küçük değişiklikler yaparak patentini alan şirketlerden satın almak zorunda kalacağını ifade etti.
Tarım Bakanı
Mehdi Eker ise, 'tohumculuk kanunu tasarısı' daha önce yasalaşmış olsaydı
Türkiye'nin bugün tarımda net ithalatçı konumunda olmayacağını belirterek, tasarıyı savundu.
AB'ye uyum paketindeki dokuz yasal
düzenleme içerisinde yer alan 'tohumculuk kanunu tasarısı' TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmeyi beklerken, 'GDO'ya (genetiği değiştirilmiş organizma) hayır platformu' adı altında toplanan sivil toplum örgütleri de yasanın getirdiği sakıncaları kamuoyuna anlatmaya çalışıyor. Tasarıdaki "çeşit" tanımı, eleştirilerin odağını oluşturuyor. Söz konusu maddede tarımsal çeşit, '... geleneksel ve/veya biyoteknolojik yöntemlerle geliştirilmiş olan genetik yapı' olarak tanımlanıyor.
Tarım Bakanlığı tarafından
kayıt altına alınan bitki çeşitlerinin üretimi,
bakanlığın
sertifika verdiği üreticiler tarafından yapılabilecek. Böyle kayıt altına alınmış tohumluklar yurtiçinde serbest satılabilecek. Tohumlukların ithalatı ve ihracatı ise Bakanlığın iznine tabi olacak. Genetiği değiştirilmiş tohumlarla, tarımsal üretimde verimliliğin artırılması amaçlanıyor. Tasarının 15. maddesi ise bakanlığın tohumluk üretimi, sertifikasyonu, ticareti ve piyasanın denetimine ilişkin yetkilerinin tamamını veya bir kısmını özel hukuk tüzelkişileri ve üniversitelerin yanı sıra Tarım Birlikleri'ne devredebileceğini düzenliyor.
Tohuma esrar muamelesi
Tasarının cezaları düzenleyen maddesinde, sertifikasyon işlemine tabi tutulmadan ve standart tohumluk şartlarına uygun olarak
kontrol edilip tohumluk
analiz raporu alınmadan yapılan tohumluk satışı yasaklanıyor. Bu maddenin devamında, bu tür tohumluklardan 'şahsi ihtiyacından fazlasını ticarete konu olacak kadar elinde bulunduranlara' 10 bin YTL idari para cezası uygulanacağı öngörülüyor. Bakanlık tarafından el konulacak bu tür tohumlukların
imha masrafları da çiftçiden tahsil edilecek.
GDO'ya hayır platformu, bu maddeyle komşu çiftçilerin bile birbirinden tohumluk alamaz hale geleceğini, üreticilerin tohumluk ticareti yapan şirketlerin insafına bırakılacağını söylüyor.
Bakan yasayı savundu
Tarım Bakanı
Mehdi Eker ise 1984'te tohum ithalatının serbest bırakıldığını ancak bitki ıslahı ve tohumculuk kanunlarının yıllarca
ihmal edildiğini vurguladı. Eker, bitki ıslahına ilişkin kanunun geçen yıl çıktığını anımsatarak, "Bu iki kanun daha önce çıkmış olsaydı Türkiye bugün tarımda net ithalatçı konumunda değil, net ihracatçı olurdu" dedi. Bu arada GDO'ya hayır platformu üyesi örgütler dün TBMM
Dikmen kapısına gelerek okudukları bildiriyle tasarının değiştirilmesini istediler.
'Çiftçi tohuma çalışacak'
ZMO Başkanı Gökhan Günaydın, 'tohumculuk kanunu tasarısı'nın AB'ye uyumla ilişkilendirilmesine karşı çıkarak, bu yasanın uyumla hiçbir ilgisi olmadığını savundu. Günaydın, dünyada genetiği değiştirilmiş tohum üretim ve ticaretinin ancak, ulusal biyogüvenlik yasaları çıkarıldıktan sonra serbest hale getirildiğini belirtti.
Günaydın, genetiği değiştirilmiş bazı ürünlerin insan sağlığını olumsuz etkilediğini, bazı ürünlerin gelecek nesiller üzerinde nasıl bir kalıtsal etki bırakacağının bilinmediğini vurgulayarak, ulusal biyogüvenlik yasası çıkarılırsa genetiği insan sağlığına zararlı olan ya da zararlı olabileceği öngörülen tohumların üretim ve ticaretinin engellenebileceğini belirtti. Günaydın, ulusal biyogüvenlik yasası çıkarılmadan genetiği değiştirilmiş tohum üretimi ve ticaretine izin verilmesiyle, Anadolu'da telafisi imkânsız bir yola girileceğini savundu. Günaydın, "Çiftçiler ihtiyaçları olan tohumu, Anadolu'ya özgü bitkilerin genetiğinde küçük değişiklikler yaparak patentini alan şirketlerden her yıl bir önceki yıldan daha pahalı bir fiyata satın almak zorunda kalacak" dedi.
RADİKAL