Tayyip’e vurmak varken Ergenekon’la niye uğraşsınlar?
Bu başlık benim değil. Mevlut Germiyanlı adında,
Almanya’da çalışan bi emekçinin mektubundan...
Oturmuş, yılmamış, altı sayfalık bi
mektup döşenmiş...
Söylediklerinin hemen hemen hepsi, milyonlarca insanın kafasından geçen, onları ‘derdime derman arıyoruuuummm!’ naralarından kurtarıp çelebi gülümsemesine postalayan düşünceler zinciri..
Bak Mevlut Kardeş, Kemal Tahir ağzıyla sorayım sana:
‘Sen Derin Devlet’i bilir misin Derin Devleti? Şu akıllara ziyan, şu düşünenin beynini tokatlayan, çelmeyi taktı mı iki seksen uzatan...? Yanıt gelsin; gelmeli ki tadından yenmemeli!’
Yanıt basit görünür ama her yanı tuzak doludur Mevlutum:
‘Derin Devlet, devletin üst katının, yani devletin ulusal
siyaset belgesini hazırlayan ve bunun uygulanması için gerekli önlemleri alan kurumların oluşturduğu; yasalarda hiç mi hiç yeri olmayan ancak
teamül denilen, alışagelinmiş kurallar çerçevesinde Devletin sürekliliği (bekası), ulusal birlik ve beraberliğin bütünlüğü için gerekli çalışmaların tümünün örgütlenmesi, tüm bu kurumların eşgüdüm içinde çalışması ve Anayasanın değiştirilmez ve değiştirilmesi önerilemez kuralları dahilinde yapılan işlerin yapıcı şemasıdır!’ (Kaynak:Özgür Ansiklopedi)
Derin Devlet’i ilk dile getiren rahmetli
Bülent Ecevit’tir. Ecevit 26
Eylül 1974’te,
Giresun’da şöyle diyordu: ‘Adı sanı 12
Mart sonrası ortaya çıkan ve tedbirlerin hatta soruşturmaların yasallığı ve insancıllığına gölge düşüren Kontrgerilla adlı örgütün, bu resmi görüntülü ama gayriresmi örgütün niteliği ve amacı üzerindeki
örtü kaldırılamamıştır!’
Daha sonra, Süleyman
Demirel 17
Nisan 2005 tarihinde
CNN Türk’te yayınlanan
Ankara Kulisi adlı programda şunları söylemişti: ‘Derin Devlet devletin kendisidir. Askerdir,
derin devlet.
Cumhuriyet’i kuran askerler, devletin yıkılmasından daima korku duyar... Derin devlet, kendi inancına göre, devleti yıkılma sınırına getirmediğiniz sürece hareket halinde değildir. Onlar ayrı bir devlet değil, ama devlete el koydukları zaman derin devlet olurlar!’
Kenan
Evren’se şöyle diyor: ‘Sayın Demirel doğru söylüyor. Derin Devlet biziz. Devlet zaafa uğradığında el koyarız’
Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, 26 Ocak 2007’de bir televizyon programında, ‘Derin Devletin varlığına katılmıyorum diye bir şey yok. O her zaman olmuş.
Türkiye Cumhuriyeti döneminde başlamış bir şey de değil. Ta
Osmanlı’dan. Bu gelenekten gelen bir şey zaten... Ama bunu, mümkünse yok etmek, bunu başarmak gerek... Bugüne kadar bu bağlantıların üzerine gidilmediği için bedelini hem millet hem devlet olarak ödedik... Bu olayların üzerine yürütme, yasama, yargı birlikte gitmeli...’
Bütün bunları bi kez daha anımsadıktan sonra, bugüne gel ve dur. Burada kapatılması istenen
AK Parti değil Mevlutum. Burada kurtulunması gereken kişi
Recep Tayyip Erdoğan’ın ta kendisidir. Çünkü biz ulusça partiye martiye oy vermeyiz. Biz partiye, eğlenmeye gideriz sadece! Kişiye atarız oyumuzu. Ta 1950’den bu yana biz, Menderesçi, Demirelci, Ecevitçi, Özalcı ve Tayyipçi olduk! Örneğin Baykalcı olsaydık, bu işlerin hiçbiri başımıza gelmezdi! Salaklık bizde, olamadık Baykalcı!
Bunu sadece sen ben bilmiyoruz Mevlutum bunu Derin Devlet de biliyor; hem de bizden çok ama çok daha iyi biliyor. Onun için sen Ergenekon’u mergenekonu falan unut. O iş bitti... İki debelendik, üç beş naralandık, o kadar... Gerisi gelmez... Kal sağlıcakla... Hele Tayyip Bey’i bi yollasınlar, hepten biter bu işler, sen de ‘derdime derman arıyorruuummmm’ diye türkü çığırmayı sürdürürsün...
AZİZ ÜSTEL - STAR