Fedakârlık dedikleri de, siyasilerin kendi istekleri doğrultusunda hareket etmeleri.
Fedakârlık, "Benim istediğim gibi karar ver" anlamına geliyor özetle. Kendileri pek fedakârlığa hazır olmasa da başkalarından böyle bir talepte bulunabilmeyi kendilerine hak görüyorlar.
Yaşanan süreci şöyle bir gözden geçirelim.
AK Parti Abdullah Gül'ü
cumhurbaşkanı adayı gösterdi.
Birden ortaya 367 iddiası atıldı.
Ortalık karıştı ve
erken bir
seçime gidildi.
AK Parti'yi yüzde 30'lar civarında gören,
CHP-MHP koalisyonu çıkarabilmek, Mehmet Ağar'ı en azından
iktidar ortağı yapabilmek için gerçeklere gözlerini kapatanlar, bu hatalarının bedelini bir fedakârlık yaparak ödemedi.
Akıllarına mesleklerinden fedakârlık yapmak gelmedi.
Bir kısmı pişkince dönüp oy veren
halkı bile suçlamaktan geri kalmadı. Okurlarını yanlış bilgilendiren, yanlış yönlendiren,
Türkiye gerçeğini doğru düzgün okuyamayan, bütün tahlillerinde çuvallayanlar herhangi bir fedakârlık yapma gereği görmediler.
Seçim sonuçlarını doğru okuyanlara en ağır biçimde hakarette bulunmaktan da geri kalmadılar.
Utançlarından ellerine
kalem almaması gerekenler şimdi pişkince ahkam kesmeye devam ediyorlar.
Siyaseti yönlendirmeye devam ediyorlar. Stratejileri iki yönlü. Bir yandan
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini etkileme, diğer yandan iktidarı daha yolun başında çatlatmak.
Önyargılı, bilgiye dayanmayan, kıymeti kendinden menkul fikirlerini cakayla okurlarına satmaya devam ediyorlar.
Oysa gerçek ortada.
Halk özgür iradesiyle
sandık başına gitti, müthiş bir
katılım sonucu bugünkü tablo ortaya çıktı.
Türkiye
demokrasi sınavından büyük bir olgunlukla çıktı.
Meclis geleceğe yönelik umutları artıran bir tabloyla açıldı, Köksal Toptan
Meclis Başkanı seçildi.
Artık bir fedakârlık yapıp susun da Meclis cumhurbaşkanını da aynı şekilde uyum içinde seçebilsin.
ERGUN BABAHAN- SABAH