Siyasetçilerin sanlarını biliyorduk ama adlarından o kadar da emin değildik.
Tansu Çiller’in isminin ‘Penbe’ olduğunu kaç kişi biliyordu mesela? Nazır
Şentürk de aynı meraktan hareket etmiş ve ortaya ‘Babıali ve Sadrazamları’ adlı kitap çıkmış.
Siyasi hayatımıza 40 küsur yıl yön veren Süleyman
Demirel’in isminin Sami Süleyman
Gündoğdu olduğunu veya
Türkiye’nin ilk ve tek kadın Baş
bakanı
Tansu Çiller’in isminin Penbe olduğunu biliyor muydunuz? Ya da Mustafa, Ahmet,
Cumhur ve Ali isimleri size ne ifade ediyor? Bunlar Türk siyasetinde rol oynayan önemli liderlerin kamuoyu tarafından bilinmeyen isimleri.
Dışişleri Bakanı
Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığına
adaylığıyla birlikte ortaya çıkan Cumhur ismi, ‘Acaba diğer siyasilerin tam isimleri ne?’ sorusunu akıllara getirdi. ‘Babıali ve Sadrazamları’ kitabının yazarı Nazır Şentürk, siyasilerin kamuoyu tarafından bilinmeyen isimlerini ve karanlıkta kalmış yönlerini gün yüzüne çıkarmaya hazırlanıyor. ‘Başvekiller’ adını alacak kitap için
Osmanlı arşivlerini, kütüphane ve
gazete kupürlerini didik didik eden Şentürk, araştırmasının sonucunda ilginç bilgilere ulaşmış.
Araştırmaya göre idamıyla Türk halkını
yasa boğan
Menderes’in gerçek ismi
Ali Adnan Ertekin. Generallikten cumhurbaşkanlığına kadar devletin çeşitli kademelerinde yıllarca görev alan
İnönü’nün tam adı da Mustafa İsmet.
Mesut Yılmaz’ın ön ismi ise Ahmet.
İstanbul Valiliği’nin
Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Nazır Şentürk ile 84 yıllık
Cumhuriyet tarihinin başbakanlarını ve Bab-ı Ali ve Sadrazamları kitabını konuştuk.
Başbakanların gerçek isimlerini araştırma fikri nasıl oluştu?
Bir süre önce Bab-ı Ali binasında görevli sadrazamların hayatını incelemiştim. Bu sırada 84 yıldır Türkiye’yi yöneten başbakanların hikâyesini de merak ettim. Türkiye’de görev yapan 29 başbakanı gerçek isimlerinden, soyağaçlarına kadar araştırdım. Ve sonunda kamuoyunun genel bilgisinin aksine siyasilerin gerçek isimlerinin çok farklı olduğunu gördüm. Bunun için siyasilerin
yaşam öykülerini anlatan biyografi eserlerini okudum. Ayrıca
Süleymaniye Beyazıt Kütüphanesi,
İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, sahaflar çarşısında sıkı bir araştırma yaptım. Bir de
Osmanlı Arşivleri, Türk
Tarih Kurumu Yayınları’ndan yararlanarak gerçeğe ulaştım.
Araştırmanız sonucunda nelere ulaştınız?
Kamuoyunda siyasilerimizin isimlerinin doğru bilinmediğini tespit ettim. Bakın cumhurbaşkanlığına aday gösterilen Abdullah Gül’ün ilk adının Cumhur olduğu ve 29
Ekim’de doğduğunu kamuoyu daha yeni öğrendi. Ama ben kitap için yaptığım araştırma nedeniyle bunu biliyordum. Araştırma sonucunda ayrıca Tansu Çiller’in Penbe, Demirel’in Sami Süleyman Gündoğdu, Menderes’in Ali Adnan Ertekin ve Mesut Yılmaz’ın ön isminin Ahmet olduğunu öğrendim.
Siyasiler neden isimlerini tam kullanmamış?
Tabii hepsinin hikâyesi birbirinden farklı. Ama çoğu isimleri telaffuz edilirken kolaylık olsun diye bu yöntemi seçmiş. Ya da
toplum isimlerini bu şekilde söylemeyi
tercih etmiş. Mesela Demirel ilk defa kongrede çağrılırken Sami Süleyman Gündoğdu Demirel diye anılmamış. Böylece ismi
Süleyman Demirel diye anılır olmuş. Ancak Tansu Çiller siyasete atılmadan çok önce bile Penbe ismini kullanmıyormuş. Akademik çalışmalarının hiçbirinde bu isim yok. Bir de genel olarak çift isimli olan kişiler adlarını tek olarak kullanmayı daha kolay olduğu için tercih ediyor.
Osmanlı dönemindeki sadrazamların hayatlarını da detaylı araştırdınız. Cumhuriyet dönemindeki başbakanlar ile sadrazamların hayat çizgilerinde benzerlikler var mı?
Osmanlı’da 218 sadrazamdan 38’i idam edilmiş.
Talat Paşa gibi, iki sadrazam suikasta uğramış. Cumhuriyet döneminde de Menderes idam edilirken, eski bakan Nihat Erim ise suikast sonucu ölmüştü. Bir de beni çok etkileyen bir benzerlik daha var. Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, Patrona Halil isyanında
linç edilirken eşi Fatma Sultan çok ağlıyor. Bu sadakatini, eşinin yüzüğünü ölene kadar taşıyan Berin Menderes’e benzetiyorum.
Peki Bab-ı Ali ve Sadrazamları kitabını yazmaya nasıl karar verdiniz?
1997 yılında
İstanbul Valiliği’nde il basın ve halkla ilişkiler müdürü olarak göreve başladığımda, bu binanın dıştan sade görüntüsünün ötesinde, içinin görkemli yapısı beni çok etkiledi. Binanın tarihçesini okuduğumda, binanın
Osmanlı Devleti’nin ilk kamu binası olduğunu öğrendim, bu kez daha da heyecan duyduğumu söyleyebilirim ve Bab-ı Ali ile ilgili kaynakları incelemeye koyuldum. Bab- ı Ali ve Sadrazamları kitabımda, ilkin binanın tarihçesini anlattım. Çünkü Osmanlı Devleti’nin ilk kamu binası burası. 1756 yılında III. Osman tarafından yaptırılmış. Bina 7 kez yanıp kül olmuş ve yeniden yapılmış.
Kaç sadrazam görev yapmış Bab-ı Ali’de?
1730’da ilk sadrazam Silahtar Mehmet Paşa, üç ay görev yapmış. Son sadrazam 1840’ta Koca Hüsrev Paşa. Yani 1730’dan 1840’a kadar 110 yılda altmış sadrazam görev yapmış. Bab-ı Ali’de yani burada altmış kez hükümet kurulmuş, altmış kez hükümet devrilmiş . Her sadrazam değişimi kendi içinde bir dram yaşamış. Sadrazamların yaşam öykülerinin yanı sıra, Bab-ı Ali’de yaşanan olaylar var.
NERGİHAN ÇELEN - Zaman Pazar