MENGÜ: "TACİZ İDDİALARI BAYKAL ÜZERİNDEN KILIÇDAROĞLU'NA VURMA OPERASYONUDUR"
Samanyolu Haber Televizyonu'nda Prof. Dr.
Mümtazer Türköne ve
Faruk Mercan'la
Endaze programına
CHP Manisa milletvekili
Şahin Mengü katıldı. Oda tv muhabiri
İklim Bayraktar'ın
Baykal'la ilgili
taciz iddialarını, Baykal üzerinden Kılıçdaroğlu'na vurma operasyonu olduğunu, ayrıca Soner Yalçın'ın da
İklim Bayraktar tarafından arkadan hançerlendiğini iddia etti.
Endaze'de
Ergenekon ve
Balyoz davasına dair görüşlerini de açıklayan
Şahin Mengü, ideal hukuka varabilmek için kendisinin bir
hukukçu olarak
mahkeme kararını parça parça edebileceğini söyledi. Mümtazer Türköne'nin kendisinin şu anda mahkeme kararını değil yargılama sürecini eleştirdiğini hatırlatınca bakın durumu nasıl kurtarmaya çalıştı?
Mümtazer Türköne: Bu mahkeme sonuç itibariyle çok ciddi suçları soruşturuyor, kovuşturuyor. Ve bunlar Türkiye'de yaşayan 72 milyon vatandaşın her birini tek tek ilgilendiriyor. Çünkü bir vatandaş olarak bizim sahip olduğumuz temel hak ve özgürlüklere yönelik çok ciddi tehdit ve
tehlike iddiası var. Bizler bu iddianın doğru olup olmadığını mahkeme sonucunda öğreneceğiz. Fakat sizin yürüttüğünüz mantığın bir benzeri ile bakarsak bir savcı iki üç tane hakim, bir milyon mensubu olan koskoca TSK'nın içinde,
tugay, tümen hatta kolorduyu yöneten kolordusunun başındaki generali
tutukluyor içeri koyuyor. Bir tek savcı ve tek dayanağı var o savcının o işi yapmasını mümkün kılan o da yasalar. Gücünü ondan alıyor ve bunu yaparken de benim hukukumu koruyor. Eskiden müdde-i umumi derlerdi yani benim adıma işi yapan kişi savcı. Şimdi burada aynı şekilde gidiyor, 2-3 tane basın mensubunu tutukluyor.
Savcı gönderiyor mahkeme tutukluyor ve bütün medya ayağa kalkıyor. Hatta
linç ettiler bu savcıyı. Şimdi ben diyorum ki, bu kadar büyük işlere cesaret eden, bu kadar önemli kararlar veren savcı, bir de birikimli insanlar bunlar, bu davanın başından bu yana bir çok şey yaşandı, bunların bilgisi görgüsü de var onlarda. Buna cesaret edebiliyorlarsa, medyayı karşılarına almaya, işte üniformalıyı aldığı zaman silahlı kuvvetlere savaş açtı diye herkes ayağa kalktı, bir sürü yayın yapıldı. Bu yapıldığına göre bizim vatandaş olarak sakin bir şekilde mahkemenin kendi işini görmesini, biraz önce sizin yaptığınız gibi
delil kritiğine, tutuklama prosedürü kritiğine girmeden oturup beklememiz gerekmez mi?
Şahin Mengü: Anlıyorum ben sizi, demek istiyorsunuz ki, yargının kararlarını eleştirmeyelim, sonucunu bekleyelim diyorsunuz. Çok güzel. Ben de diyorum ki, bütün dünyada kabul bulan görüşe göre, o bizim kendimizi kandırmaya yönelik devam eden mahkeme aşamasında mahkemeyi etki altına alacak beyan ve konuşma yapılamaz. Tabi onun yeri de belitilmiş o söylenmiyor. Bakın sayın Türköne ben her mahkeme kararını hukukçu olarak parça parça ederim. Hukukçu olarak… her mahkeme kararını… çünkü ideal hukuka varabilmek için…
Faruk Mercan: Ama mahkeme salonunda değil mi?
Şahin Mengü: Hayır hayır her yerde. Hukuk idesine varabilmek için… Ben illa bir davanın tarafı olmak durumunda değilim. Yani bir hoca
ders veriyormuş, çocuğa ne anlatıyormuş, hukuk böyle olur, böyle uygulamak gerekir. Böyle uygulanmadığı zaman benim bu kararı alıp elime burada ben dedikodu yapalım demiyorum, sakın yanlış anlamayın, biraz evvel sorduğunuz sorulara da belgeyi görmediğim için bir şey söyleyemiyorum dedim. Ama, belgeyi gördükten sonra ben bunu parça parça ederim. Şunu sorarım hakime: Sizin dediğiniz gibi sonucu tabi ki bekleyeceğiz verdiği karara saygı duyacağız o ayrı, Kararı beğenmeyedebilirsin ama saygı duyman ayrı. Ama kararı eleştirmek hakkım sonuna kadar var bu ideal hukuka varmanın yoludur, başka türlü ideal hukuka varamayız.
Mümtazer Türköne: Kararı eleştirmiyorsunuz ki, yargı sürecini eleştiriyorsunuz şu anda.
Şahin Mengü: Tutuklama kararlarını eleştiriyorum. Eleştirirken de hukuki mantık koyuyorum.
Mümtazer Türköne: Delilleri irdeliyorsunuz.
Şahin Mengü: Hayır delil irdelemedim daha önce
Faruk Mercan: Dediniz ya daha önce
Gölcük delillerini sorguladınız.
Mümtazer Türköne: Ve 253. maddeye rağmen sorguladınız.
Şahin Mengü: Tabi bakın niçin sorguladım: Tutuklamanın iki tane nedeni var, biri kaçma şüphesi biri delil karartma şüphesi değil mi? Bu delil ne zaman bulundu orda, biraz evvel söylediğim gibi bu tutuklu sanıkların hepsi dışarıdayken, yani görevlerinin başındayken.
Faruk Mercan: Ama Şahin bey öyle bir yer ki belki de oraya bir
sivil savcının girebileceği hiç düşünülmedi. Gölcük donanma komutanlığında bir istihbarat binbaşısının odası. Yerin altına suntaların altına…
Şahin Mengü: Odayı bilmiyorum. Sunta değil bakın. Şimdi bilgisayarın çok olduğu yerlerde yükseltiyorlar nedense onun kendine göre bir tekonolojisi var teknolojiden anlamam.