“E-
muhtıra siyasetin zeminini, haritasını alt üst etti…”
Ağar “
elektronik muhtıra”dan şikayetini tam 256 gün sonra seslendiriyor…
Tek kelime ile muhteşem!
Evet, gerçek manada bir muhtıra olmayan “27
Nisan elektronik postalı”
seçimin gidişatını temelden etkiledi…
“Elektronik muhtıra” bumerang etkisi meydana getirerek AKP'nin oylarını iyice patlattı…
Tamam da…
Ağar, DP'nin seçim başarısızlığını “
sanal bildiri”den önce kendi tavrında aramayı neden denemiyor, acaba?
Bugün şikayetçi olduğu “e-muhtıra”ya canla başla
destek vermiş ve Gül'ün
aday olduğu
cumhurbaşkanlığı seçimi turlarında
TBMM Genel Kurulu'na girmemişti…
Dahası, “engellemelere rağmen” oylamaya katılan iki vekilini
disiplin kurulu kararıyla
ihraç etmişti…
Ağar'ın partisi, Adnan Menderes'in misyonunu bir kalemde unutuvermiş; “Tam Yol İsmet Paşacı” CHP'nin peşine takılıp “krize” oynamıştı…
“Eski Statüko” o günlerde
Mehmet Ağar'ı teslim almıştı…
Ne var ki, Ağar “Eski Statüko”nun artık
egemen olduğunu göremiyordu…
“Demokrasi Sınavı”nda fena çaktı. Neticede siyasi hayatını noktalamak zorunda kaldı…
Oysa, pekala vekili Ümmet Kandoğan'ın Meclis'te yaptığına benzer bir “
demokrasi” konuşması yapabilirdi.
Aynen kendisi gibi “kuvvetli telkinler almak suretiyle”
27 Nisan “elektronik bildirisi”ni imal edenlerin peşine takılan
Erkan Mumcu da benzer mahiyette bir demokrasi çıkışı yapabilseydi…
Ardından iki parti birleşseydi: Bugün her iki liderin de siyasetteki konumları çok farklı olacaktı…
Finalde, Mumcu'nun partisi seçimlere dahi giremedi. Ağar'ın partisine ise “sille-i millet” isabet etti…
Ezcümle, bugün geldikleri noktadan kendileri sorumludurlar…
* * *
Erkan Mumcu başlangıçta 367'nin iler tutar bir tarafı olmadığını düşünüyordu…
O dönemde partili arkadaşlarına söylediklerini inkar edemez. Sonrasında -birdenbire 367 istikametinde ikna ediliverdi!
Kelimenin tam anlamıyla bir provokasyon karikatürü olan “YÖK Başkanı'na
Saldırı” mizanseni, 25 Nisan öğleden sonraki saatlerde Mumcu'nun “telefonlarla” ikna edilmesi sürecinde de kullanılan bir numaraydı…
Ağar ise “elektronik muhtıra haberini 25 Nisan'da aldığı” yolundaki iddiaları hep reddetti. 27 Nisan öğle saatlerinde yani Genel Kurul'daki ilk tur oylamanın başlamasından iki saat kadar önce Mumcu'ya tekraren edilen “girmeyin” telefonlarının benzerini Ağar'da aldı!
DP eski lideri, elbette bu hadiseyi de inkar etti..
Şimdi bakınız ne diyeceğim?
Mehmet Ağar siyasi hayatını noktalarken 27 Nisan pişmanlığını dile getirecek bir noktaya gelmişse -o
vakit bu “Pişmanlık Kanunu”nu yeniden yazmalıdır!
Yani, 25-27 Nisan arasında yaşadıklarını
itiraf etmelidir…
Kendisi için siyaset artık noktalanmış olsa da, 27 Nisan'dan itibaren sırtını çevirdiği demokratik çizgiye “hiç olmazsa bir nebze” özür borcunu yerine getirebilir…
* * *
Son bir not…
27 Nisan gece yarısından itibaren “
Abdullah Gül Çankaya'ya çıkarsa
darbe olur” diyerek “korku filmi” çekenler vardı…
Bir de -seçme palavralara dayalı- bu korkutulmaların etkisinde kalanlar…
Sahi, ne yapıyor şimdi onlar?
TAMER KORKMAZ- YENİ ŞAFAK