Erdoğan,
Güneydoğu'da
AK Parti ve DTP dışındaki partilerin zayıflığından yakınırken şu çağrıda bulundu: "Keşke diğer partiler de
bölgede güçlü olsa. Her şehirde miting yapabilseler. Keşke, bölge insanından oy alabilecek hizmetleri yapmış olsalardı. Bizim ortak mücadele platformu oluşturmamız lazım."
Bingöl, Muş gibi illerin geçmişte
ihmal edildiğini belirten
Başbakan, buralara eğitim, sağlık alanlarında büyük yatırım yaptıklarını anlattı. Diyarbakır'da bin 150 köye su götürdüklerini, Muş'ta sadece bir susuz köy kaldığını dile getiren Erdoğan, ekledi: "KÖYDES projesinin neticesi bunlar. Bize ait; geçmişten gelen proje değil. Bölgedeki her şehre gideceğim.
Vatan toprakları... Buna mecburuz."
Her miting programına farklı bir gazeteyi davet eden Erdoğan, Bingöl ve Muş'a giderken Zaman'ı
misafir etti. Başbakan, uçağında
Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü
Ekrem Dumanlı ve
Ankara Yayın Temsilcisi Mustafa
Ünal'ın sorularını
cevapladı. Sohbete,
Başbakan Yardımcısı ve
Dışişleri Bakanı
Abdullah Gül de katıldı.
Türkiye'nin hassas coğrafyası Güneydoğu'ya büyük önem verdiğini söyleyen Erdoğan, 22 Temmuz
seçimleri öncesinde bölgedeki bütün şehirleri dolaşacağını anlattı. Bingöl ve Muş'ta meydanı dolduran kalabalığın coşkusu Erdoğan'ı memnun etmiş görünüyor. Meydanların 3
Kasım seçimlerindeki mitinglere göre daha iyi olduğu düşüncesinde. "Bindirilmiş kıta yok, çevre illerden gelen yok. Ölçü, sadece miting alanı değil. Yol boyunca vatandaşların ilgisi de beni memnun etti. Esas nabzı
sokak ve caddeler yansıtır." ifadelerini kullanıyor. AK Parti'nin gücünü sadece bazı bölgelerden değil, ülkenin genelinden aldığına dikkat çekerken bütün Türkiye'yi kucakladıklarını vurguluyor: "Bizim 81 ilin 79'unda milletvekilimiz var. Bu, Türkiye'nin sigortası, güvenliği için çok anlamlı. En olmadığımız ilde yerel yönetimlerde varız."
Cumhurbaşkanını halkımız seçecek
Başbakan Erdoğan'a göre "Türkiye'yi 23 Temmuz sabahında nasıl bir tablo bekliyor?" sorusunun cevabı kaç partinin yüzde 10 seçim barajını aşacağına bağlı. "Eğer barajı iki parti aşarsa AK Parti olarak bugünden daha güçlü geliriz." diyor. Yeni dönemde cumhurbaşkanlığı seçiminin sıkıntı olmayacağına inanıyor. "Çünkü, Türkiye bu yükü kaldıramaz. Çözüme yönelik adımlar atacağız." şeklinde konuşuyor. Başbakan,
cumhurbaşkanının halkoyuyla seçilmesini düzenleyen
Anayasa değişikliğini Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in onaylamayarak referanduma sunması ve Anayasa Mahkemesi'ne gitme kararını ise şöyle değerlendiriyor: "Halkın seçmesi konusunda atılmış adımımız var, buradan geriye dönüş yok. Bu konudaki kararlılığımız yeni dönemde de aynen devam edecek. Bunun takipçisi olacağız."
Başbakan, "Terörle mücadele konusunda siyasi irade ile askerî kesim arasında görüş farkı var mı?" sorusuna net bir cevap veriyor: "
Hayır". Ardından ekliyor: "Terör konusunda güvenlik birimlerinin ihtiyaç duyduğu her şeyi aldık. Bildiğiniz gibi
Maliye Bakanı, Terörle Mücadele Yüksek Kurulu üyesi. Peki neden hiç düşündünüz mü?
Güvenlik kuvvetlerinin ihtiyaç duyduğu
araç gereç gibi gerekli donanımları karşılamak için orada. Hepsini karşıladık ihtiyaçların. Bundan taviz veremeyiz."
Halkın şikayetleriyle bizzat ilgileniyorum
Başbakan Erdoğan, halkın arasına girdiğinde kendisine sürekli notlar,
mektuplar iletiliyor. Bingöl ve Muş mitinglerinde de onlarca mektup ulaştırıldı. Erdoğan, kendisine iletilen taleplerin nasıl değerlendirildiğiyle ilgili şunları anlattı: "Hepsiyle ben ilgilenmiyorum. Konuyla ilgili bir ekibim var. Tümünü tek tek gözden geçiriyorlar. Kendi çözebildiklerini çözüyorlar. Özel
kalem müdürüm ilgili makamlara ulaştırıyor. Bir kısmı da bana geliyor. Vatandaşın isteği karşılanmazsa bile olumsuz cevap kendisine ulaştırılıyor. Ben
hastalarla özel olarak kendim ilgileniyorum. Buna çok önem gösteriyorum.
Miting için gittiğim Siirt'te bir vatandaş geldi, 'şu an bağırsaklarım dışarıda' dedi. Hemen kaydını aldırdım.
Valiye talimat verdim, 'sevkini yapın, Ankara'ya gönderin' dedim. Ondan sonra ben takip edeceğim. Bu şekilde yetişmeye çalışıyorum. Arıyorum, takip ediliyor mu diye, peşini bırakmıyorum. Hasta gelmiş valiliğe almıyorlar. Bu şekilde uyardığım vali,
kaymakam, belediye başkanı arkadaşlarım var. Kan iliği sıkıntısı olan bir kızın hastalığıyla ilgilendim. Annesini aradım. Çapa'da bir hocaya gönderdim, nakil için uygun
ilik yurtdışından geldi. Buna rağmen kızımızı kaybettik. Bunu unutamadım."
Sağlık ve bankacılıkta önemli adımlar attık
Erdoğan, AK Parti hükümetinin en iddialı icraatlarını sıralarken sağlık ve bankacılık konusundaki atılımları örnek gösterdi. Başbakan şöyle devam etti: "Göreve geldiğimizde her şey durmuştu. Önce tespit yaptık. Yüzde yüz gerekli projeleri bitirelim dedik. Daha sonra yeni projelere baktık. Sağlık sektöründe yaptıklarımız,
hastane reformları çok önemliydi.
İlaçta yaptıklarımız unutulmaz. Sadece hastanedeki eczanelerden alınabiliyordu. Gece yarısı sıraya girilirdi. İlaçların da hepsini alamazdı. Bunu değiştirdik. 2,5 katrilyonluk kaynak ayırdık. Bunu nereden bulduk, hortumdan. Hem eczaneler kazandı hem vatandaş kazandı.
İlaç fiyatları yüzde 30 düştü. Bankalar en sağlam
finans sektörü oldu. Vakıflar Bankası 2001'de batıktı. Fransızlar talip oldu. Üste 230 milyon dolar para istediler, alıp kurtarmak için. 2005'te yüzde 20'si halka arz edildi, 5,5 milyar doların üzerinde fiyatla satıldı. Halkbank'ın fiyatı 16 kat arttı.
Ziraat Bankası, Avrupa'da ilk üçün içinde."
Erdoğan'ın günlük tuttuğu medyaya yansımıştı. Başbakan, "Aralıksız devam ediyor musunuz?" sorusuna "Evet sürdürüyorum. Muş ve Bingöl mitingleriyle ilgili
küçük notlar düşeceğim." karşılığını verdi. Erdoğan,
Ertuğrul Günay,
Haluk Özdalga, Zafer
Çağlayan gibi AK Parti'ye yeni katılan isimlerin seçim bölgeleri dışındaki kampanyalara katkı sağlayacaklarını da sözlerine ekledi.
Reformlar halka anlatılamıyor
Reform niteliğindeki icraatların halka anlatılamamasından yakınan Başbakan
Tayyip Erdoğan, "Çok çalıştık; ancak yaptığımız işleri aynı şekilde anlatamadık. Bunda biraz teşkilatların da sorumluluğu var. Arkadaşlar, 'nasıl olsa hükümet yapar' diyerek işi ağırdan aldı galiba. Geçmişte bizim belediyelerdeki çalışmalarımızı teşkilatlar daha iyi anlatıyordu. İl, ilçe hatta
belde belediye başkanlarının icraatları
örgüt tarafından duyurulurdu.
Amatör ruh böyleydi. Profesyonel ruh tıkandı." şeklinde konuştu.
Ekrem Dumanlı - Mustafa Ünal -ZAMAN