Yeni
kabine yapısı hızla hayata geçiyor;
bakanlıklara birer birer bakan yardımcıları atanmaya devam ediyor. Gelinen noktadan en fazla memnun olan isimlerden biri, bir dönem
merhum Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın başdanışmanlığı ve özel
kalem müdürlüğünü yapan Engin
Güner.
Avrupa Konseyi'nde görev yaparken 1987 yılında konuyla ilgili bir
rapor hazırlayarak Özal'a gönderen Güner, dönemin Başbakanı'nın ilgisini çekmişti. Özal, kabinenin yapısını değiştirerek bu sisteme geçmeyi çok istedi. Fakat partisi
ANAP içerisinde ciddi bir dirençle karşılaşınca hayata geçiremedi. Güner, "Parti içerisindeki statükocu kanat buna karşı çıktı. Bu sistemin
Türkiye gerçeklerine uymadığını, bakan yardımcıları ile bakanlar arasında sürtüşme çıkabileceğini, birbirlerine düşebileceklerini söyleyerek karşı çıktılar. Rahmetli Özal da çok istemesine rağmen 'Şimdilik kalsın' diyerek vazgeçmek durumunda kaldı. 22-23 yıl sonra bunu uygulamak Tayyip Bey'e nasip oldu." diyor.
Engin Güner'in o dönem hazırladığı rapor, büyük oranda
İngiltere örneğini içeriyordu. Avrupa Konseyi'ndeyken birçok ülkenin sistemini yakından inceleme fırsatı bulan Güner, hazırladığı çalışmanın ayrıntılarını şöyle paylaşıyor: "Bakan yardımcıları, ileride bakanlığa da hazır hale gelecek ve daha dinamik bir yapı olacaktı. Aynen bugün gündeme geldiği gibi, benim hazırladığım raporda da bakan yardımcılıklarının 'siyasî' bir makam olması, müsteşarlardan farklı olması öngörülüyordu. Avrupa'da birçok ülkede uygulanıyordu. İngiltere'de o sırada 100'e yakın kabine üyesi bulunuyordu. Yani bakan yardımcıları da kabine toplantılarına girerdi."
1991 seçimlerinden sonra ANAP
İstanbul milletvekilliği de yapan Güner, bu konu çerçevesinde merhum Özal'a ait çarpıcı bir değerlendirmeyi de paylaşıyor. Buna göre Özal, ANAP öncesinde kurulmuş olan bütün partileri İttihat ve Terakki'nin bir devamı olarak görmektedir. 4 eğilimi bir araya getiren, statükoya karşı çıkan, özgürlükçü ve liberal politikaları savunan ANAP'ın ilk kez bu geleneğin dışına çıktığını düşünmektedir. Fakat kendisi Köşk'e çıkıp da parti Mesut Yılmaz'ın kontrolüne girdikten sonra bu düşüncesi değişmeye başlar. Yılmaz'a en büyük kızgınlığı da bu noktadadır. Uygulanan bazı politikaların Türkiye'nin değişim sürecine aykırı olduğu fikrindedir. Özal'ın "ANAP diğer partilerden farklı olmalıdır. Statükocu olmamalıdır." diye şikâyet ettiğini aktaran Güner, bakan yardımcılığının reddedilmesi örneğinde olduğu gibi parti içerisindeki bu anlayışın merhum Cumhurbaşkanı'na zaman zaman ayak bağı olduğunu dile getiriyor.