Oktay Vural, İnternette dolaşan 1. derece sit alanı olan Urla'daki koyun, 3. derece sit alanı haline çevrilmeye çalışıldığı iddialarını değerlendirdi.
Vural ortaya çıkan ses kayıtlarına değinerek, “Bu tapelerden anlaşılan o ki yapılan her yolsuzluğun altında Başbakan'ın iradesinin olduğu ayan beyan ortada. Başbakan'ın ve bu iktidar mensuplarının yatacak yeri yoktur. Bu tapelerden görülmektedir ki Başbakan ve şürekası, tüm Türkiye’de olduğu gibi güzelim İzmir’e de, Urla’ya da göz dikmişler.” dedi.
Grup Başkan Vekili Vural, MHP İzmir İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında bazı basın organları ve internet sitelerinde yer alan, Urla'daki villa iddialarını değerlendirdi. Devleti 12 yıldan bu yana yöneten Başbakan Erdoğan’ın, yolsuzluk ve rüşvet çukurunun üzerine örtmeye çalıştığını ancak debelendikçe battığını iddia eden Vural, “Her gün art arda çıkan tapelerden görülmektedir ki ülkenin her yerinden adeta yolsuzluk fışkırıyor. AKP iktidarı, milletin malını tepe tepe kullanmış. Beytülmal, garip gureba hakkı demeden, ekolojik bölge, yeşil alan ayırt etmeden bırakın insanlığı, börtü böceğin bile canına kastederek Hazine arazilerini yandaşlara, mahdumlara, kayınpeder, enişte, bacanaklara talan ettirmişler. İşbaşında talan ve yalan çetesi vardır. Öyle ki bunlar milletin malını, yetimin hakkını yandaşa talan ettirirken bunun nasıl yapılacağının yolunu yöntemini öğretmişler, hırsıza yol göstermişler. Yolsuzluk ve rüşvet soruşturması sonrası Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın, istifa ederken, ‘Başbakan da istifa etmelidir.’ sözünün ne anlama geldiğini bu tapeler ortaya koymaktadır.” şeklinde konuştu.
Oktay Vural, Zeytinli köyünde usulsüz imar ve yolsuzluk olduğunu öne sürerek, “Millet ekmek parası bulamazken bunlar, sit alanlarına kendi villalarını dikme peşinde koşmuşlar. Bu tapelere göre 1. derece sit alanı olan bölgeyi. 3. derece sit alanı ilan etmek için Başbakan, Çevre Bakanı, Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürü ve kaymakamın adının geçtiği tapelerden, bu çete gözler önüne serilmektedir. Tapelere göre Erdoğan ve ailesine ait özel bölge için yönetmelik değişikliği deneyen ancak herkesin bu yönetmelikten yararlanacağı düşünüldüğünden bu yöntemden vazgeçen çete, üniversite hocalarına 130 bin lira karşılığında bir rapor düzenletiyor. Bu tapelerin iddiasına göre Erdoğan, sit alanlarını dümdüz ederek, özel yönetmelik olmadı, üniversiteden bilirkişi ayarlamak suretiyle kendilerine gizli bir cennet oluşturmuştur.” dedi.
'DHMİ’NİN ARAZİSİ NEDEN HAZİNE’YE DEVREDİLDİ?'
Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ)'nin kampının Hazineye devredilme sürecini daha önce anlattığını söyleyen Vural, “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ailesi, DHMİ’nin o güzel koyunda tatil yaparken birdenbire aklına bu koyu Hazine'ye devretmek gelmiş ve DHMİ’ye verdiği talimatla DHMİ, bu koyu Hazine'ye devretmiştir. Bu koyun, Hazine'ye devredilirken aslında bir vakfa devredilmek üzere hazırlandığını ifade etmiştim. Görülmektedir ki Recep Tayyip Erdoğan ve ailesi Urla’ya gözünü dikmiş, villa peşindelermiş. Bunlar, bu vakfın içerisinde acaba hangi Topbaş vardır? Tüm bunların hepsini gayet net bir şekilde görüyoruz. Bodrum’da Sayın Başbakan'ın, Mısır’da katliam yapıldığı zaman yatta şortla dolaşıp Başbakan'ın yanındaki bakanın ve bürokratın resmî kıyafetle bulunduğu yat gezisinin amacı ve hedefi de kaçak yapılaşma değilmiş, meğer Başbakan villa peşindeymiş. Bodrum’daki villalar ortaya koyuyor ki Başbakan ve ailesi, Türkiye’nin her yerinde kendine villa arıyor. Üstelik öyle pazarlıklar yapılıyor ki efendim, ‘Bu villaların havuzları ikinci kattan gözükmesin, şu kattan gözükmesin’ diyerek tüm dizaynı da hazırlıyorlar. Bu tapelerde yer alan konuşmalara bakılırsa aslında Osmanlı'da yaşanan Lale Devri’nin bir benzeri olarak, son 11 yılda Erdoğan’ın sülale devri başlamıştır.” diye konuştu.
'BENİM HAKİMİM, BENİM SAVCIM DEMEK İÇİN HSYK DEĞİŞİKLİĞİ İSTENİYOR'
Başbakan Erdoğan’ın, “Benim bakanım, valim” şeklindeki sözlerine atıfta bulunan MHP’li Oktay Vural, “Memleketin valisi, genel müdürü, bakanı, kaymakamı, bilumum devlet memuru, Başbakan'ın villası için seferber edilmiş. Kamu gücü, Erdoğan’ın ailesinin villaları için meşruiyet dışına çıkılarak kullanılmış. Başbakan boşuna, ‘Benim bakanım, benim valim, benim müsteşarım’ demiyor. Erdoğan, bugüne kadar tek yargı mensuplarına diyemiyordu, HSYK Yasası’nı değiştirerek, ‘Benim hakimim, benim savcım’ demeyi, yargıyı da emir eri yapmayı düşünmektedir.” dedi.
AJANSLAR