Başbakan Erdoğan'ın “Başörtülü
vekil olabilir” açıklaması üzerine geçtiğimiz hafta AKP grup toplantısına katılan
Sümeyye Erdoğan'ın da milletvekili olabileceği iddiaları dillendirilmeye başlandı.
Lübnan gezisinde görüşme imkânı bulduğum Sümeyye Erdoğan, milletvekili olacağına dair spekülasyonlara
cevap verdi. Gezi sırasında yaptığı açıklamaları kendi izniyle aktarıyorum. Öncelikle Sümeyye Hanım zaten aktif
siyasete katılmayı düşünmediğini söyledi. Şu anda AKP Genel Merkezi'nde ve babasının yanında “fahri
danışman” olarak çalıştığını belirtti. Babası Başbakan Erdoğan'ın da kendisi siyaset içerisindeyken aileden herhangi birisinin siyasette olmasına sıcak bakmadığını ekledi. “Babamın duruşu küçüklüğümüzden itibaren böyleydi” dedi.
Başörtülü vekile kapı aralandı
Her ne kadar Sümeyye Hanım aktif siyaseti düşünmese de başörtülü milletvekili tartışması gündemdeki yerini koruyor. Çünkü ülkemizde kadınların 1934'ten beri seçme ve
seçilme hakkı olduğu söylense de
Türkiyeli kadınların büyük çoğunluğunun başörtülerinden ötürü seçilme hakkı yok. Yani milleti temsil ettiği iddia edilen Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nde kadınların %70'i aslında temsil edilmiyor. Bu yüzden Lübnan ziyareti dönüşünde Başbakan'ın gazetecilere verdiği cevaplar arasında en çok ilgi çekenlerden biri de “Başörtülü milletvekili olabilir” açıklamasıydı. Sabah'tan
Sevilay Yükselir soruyu yönelttiğinde Başbakan sanırım özellikle ikimizi kastederek “Bunun yolunu siz açacaksınız” dedi. Benim şaşkınlıkla cevaptan emin olmak için sorduğum “Yani olabilir mi?” ısrarıma da “Siyasette her şey olabilir” diyerek karşılık verdi.
Daha hızlı normalleşiyor
Şaşkınlığımın esas sebebi Başbakan Erdoğan'ın, geçtiğimiz ayki
Kızılcahamam kampında “Başörtülü milletvekili için adım atmayacaksanız, bağımsız hareket ederim” diyen AKP MYK üyesi Fatma Bostan Ünsal'a net bir biçimde “Sizin adınıza üzülürüz ama yolunuz açık olsun” demesiydi. Yani bir anlamda nazikçe kapı gösterilmişti. Ancak anlaşılan o ki Başbakan bu konuda henüz nihai kararını vermiş değil ve gündemin gidişatına göre bir hareket planı belirlenecek.
Fatma Bostan Ünsal'a son açıklama hakkında ne düşündüğünü sorduğumda şöyle dedi: “Öncelikle Başbakan mevzubahis sözleri kapalı bir toplantıda söylemişti ama ne yazık ki basına sızdırıldı. Ben bunu uygun bulmadım tabii. Bu meselede şöyle düşünüyorum. Biz Ak Parti olarak eğer teşkilatlarımızdan ve halkımızdan böyle bir talep ve eğilim geliyorsa bunu dikkate almak zorundayız. Böyle bir eğilimin olduğunu da biliyoruz. Bu yüzden Başbakan'ın aramızdaki konuşmanın üzerinden sadece bir ay geçmişken bu açıklamayı yapması, bazı şeylerin zannettiğimizden daha hızlı normalleştiğini gösteriyor. Bu anlamda açıklama beni çok sevindirdi.”
Kanuni dayanağı yok
Mecliste başörtülü vekil olmamasının
kanuni bir dayanağı da mevcut değil.
Başörtüsü yasağının uygulandığı pek çok alanda olduğu gibi sadece aşılması gereken
psikolojik bir bariyer var. Konunun hukuki boyutuyla ilgili görüşüne başvurduğum Avukat Fatma Benli ise şunları söyledi: “Meclis iç tüzüğüne göre de başörtüsü takmayı yasaklayan bir ibare yok. Sadece tayyör veya pantolonlu
takım giyme zorunluluğu mevcut. Böyle bir engel olmadığı içindir ki
Yüksek Seçim Kurulu, Merve
Kavakçı'nın
milletvekili adayı olmasına karşı çıkamamıştı. Onun milletvekilli olma hakkına saygı duymayıp bu hakkı fiili olarak elinden alanlar başta Ecevit hükümeti olmak üzere meclisteki vekillerdir. Sonra da meclise gelip
yemin edemesin diye kanun dışı yollardan vatandaşlıktan çıkaranlardır ama sonunda
Merve Kavakçı,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından haklı bulundu.”
Kapatma davasının da gerekçesiydi
Fazilet Partisi'nin kapatılmasının en önemli sebeplerinden biri Merve Kavakçı'nın milletvekili olmasıydı. Yine 2008 yılında AKP'ye açılan
kapatma davasında hakkında 5 yıl siyaset yasağı istenen Egemen Bağış'ın tek “günah”ıysa başörtülü milletvekili olabileceğine dair sözleriydi. Yani mesele kısa zamana kadar dokunanın elini yakan cinstenken Başbakan'ın bu açıklamayı yapmayı göze alması normalleşmenin ilk işaretini vermiş oldu.
HİLAL KAPLAN - TARAF