'NATO'daki komuta yapısı üçte bir azalacak'

NATO Terörle Mücadele Bölümü Başkanı Sabri Ergen çarpıcı açıklamalarda bulundu

'NATO'daki komuta yapısı üçte bir azalacak'

NATO Terörle Mücadele Bölümü Başkanı Sabri Ergen, Dışişleri kökenli. Brüksel'de AB Bağlantılı Güneydoğu Avrupa İstikrar Paktı'nda çalışırken, NATO'dan bir teklif gelmiş, Dışişleri Bakanlığı uygun görmüş, böylelikle NATO'da görev almış, 1 sene maaşını Dışişleri Bakanlığı ödemiş. Sonra sınava girmiş ve kazanmış. Savunma Planlaması Bölümü'nde ortaklarla çalışmış, Ağustos ayında da Terörle Mücadele Bölüm Başkanı olarak atanmış. Genel sekterete bağlı olarak çalışıyor. Devlet Memurları Kanunu'na göre uluslararası örgüte gidenler kıdemleri devam etmek kaydıyla ücretsiz izinli sayıldıkları için, şimdi izinli ve NATO'nun elemanı. Polis Akademisi bünyesindeki UTSAM'ın Antalya'da düzenlediği "Uluslararası Terörizm ve Sınır Aşan Suçlar Sempozyumu" için Brüksel'den Antalya'ya geldi, kendisiyle NATO'nun terörle mücadele konseptini konuştuk. *Lizbon'daki zirvede önemli kararlar alındığı hep vurgulanıyor, nedir bu önemli kararlar? Mesela Afganistan'daki muharip operasyonların 2014 yılına kadar tamamen Afgan güvenlik güçlerine aktarılması, balistik füzelere karşı kurulması planlanan kalkan ve ittifakın siber güvenlik konusunda kabiliyetinin arttırılması bu kararlar arasında en önemlileri olarak sayılabilir. Ayrıca, mayınlara ve diğer ev yapımı patlayıcı maddelere karşı kabiliyetlerin artırılması, Hava Taşıma ve Tıbbi Destek ile birlikte ittifakın öncelikli ihtiyaçları arasında kabul edilmiştir. Ayrıca AB ve Rusya ile stratejik ortaklığın geliştirilmesi için genel sekretere yetki verilmiştir. *NATO, "kocaman bir kütleye sahip, ancak hantal, ağır bir yapı" eleştirilerine hedef oluyor. Lizbon'da alınan kararların uygulanması için NATO'da ciddi bir reform sürecine girildi. Gerek askeri gerekse sivil yapısında kapsamlı değişiklikler öngörülüyor. Müttefikler zor bir karara imza atarak ittifakın barış zamanındaki askeri komuta yapısını üçte bir azaltma konusunda prensip kararı aldılar. Bunda dünya çapında yaşanan ekonomik buhranın da katkısı olmuştur. Genel Sekreter, Ağustos ayında zirve sonuçlarını öngörerek, benim de içinde bulunduğum "Yükselen Güvenlik Sınamaları" bölümünü kurdu. Bu bölümde "Terörizmle Mücadele", "Siber Güvenlik", "Enerji Güvenliği", "Kitle İmha Silahları Yayılmasının Önlenmesi" ve "Barış için Bilim" konularında birimler bulunuyor. Bunlara ilaveten "Stratejik Değerlendirme Kabiliyeti" adı altında kurulan bir birim, ittifak çevresinde oluşmaya başlayan uzun dönem istikrarsızlıkları izlemekle görevlendirildi. İttifakta önemli bir istihbarat reformuna da gidilmekte. *Neden bir istihbarat reformuna ihtiyaç duyuldu? Bu reform Kuzey Atlantik Konseyi'nin alacağı kararların daha iyi bir istihbarat girdisiyle desteklenmesini sağlamayı amaçlıyor. “TERÖRLE SADECE ASKERİ YÖNTEMLERLE BAŞ EDİLEMEZ” NATO’da kritik bir görevde bulunan Sabri Ergen, terör ve benzeri asimetrik tehditlerle sadece askeri yöntemlerle baş edilemeyeceğini söyledi. “Çok boyutlu işbirliğini yakından destekliyoruz” diyen Ergen, Türkiye’nin NATO’nun terörizmle mücadelesine çok yönlü katkısının olduğunu kaydetti. * NATO'nun yeni konseptinde sivillerle işbirliği nasıl bir yer tutuyor? Mevcut güvenlik yapılanmasındaki tehditler, tek bir güvenlik gücünün, tek bir devletin ve hatta tek bir uluslararası kuruluşun kapasitesini aşıyor. Biz Kuzey Atlantik İttifakı olarak, terör ve benzeri asimetrik tehditlerle sadece askeri yöntemlerle baş edilemeyeceğini yakından biliyoruz. Çok boyutlu işbirliğini yakından destekliyoruz. TÜRKİYE’NİN KATKISI ÇOK BÜYÜK *Siz terörle mücadele biriminin başındasınız, NATO terörle mücadeleye nasıl destek oluyor? NATO'nun global terörle mücadeleye katkısını altı başlık altında toplayabiliriz. Siyasi istişareler, istihbarat ve bilgi değişimi, operasyonlar, kabiliyet ve teknoloji gelişimi, sivil ihtimaliyet planlaması, ortaklık-barış için bilim. *Bu desteklerin hepsi askeri alanda mı? Operasyonlar ve askeri kabiliyet gelişimi haricindekiler ya siyasi ya da sivil ağırlığı olan faaliyetlerdir. *Türkiye NATO'nun terörizmle mücadelesinde nasıl bir rol oynuyor? Türkiye, NATO'nun terörizmle mücadelesine çok yönlü katkıda bulunmaktadır. Saydığım altı başlık altında da faaliyetlerini sürdürüyor. Bu faaliyetler sadece askeri tarafla sınırlı kalmıyor. Mesela emniyet teşkilatımız TADOC vasıtasıyla terörizmi finans etmekte kullanılan uyuşturucu ticaretine karşı Afgan sınır güvenlik görevlilerini eğitiyor. ÇÖZÜM İÇİN YAKIN İŞBİRLİĞİ ŞART *NATO askeri bir yapı olarak neden emniyet teşkilatlarıyla işbirliğine ihtiyaç duyuyor? Bu ihtiyaca örnek olarak mayınlar konusunu vermek isterim. Halihazırda Afganistan'da ittifak askeri birlikleri en önemli zayiatı mayınlar yüzünden veriyor. Kuzey Atlantik Konseyi geçtiğimiz Mayıs ayında mayınlara karşı icra planını kabul etti. Bu planda mayınlara karşı kabiliyetlerin artırılması öngörülüyor, aynı zamanda bu mayınları döşeyen, kullanan şebekenin hedeflenmesi gerektiği vurgulanmakta. Bu ve bunun gibi konularda gerek ulusal gerekse uluslararası özellikle emniyet teşkilatlarının deneyim ve bilgilerinden yararlanılması elzemdir. Terörizm ve diğer birçok tehdit, güvenlik ve savunma birimlerinin yakın işbirliğini gerektirmektedir. *NATO üyesi ülkeler mesela Türkiye'yi terörle mücadelesinde biraz yalnız bırakmadılar mı? Türkiye'de terörizm konusunda ittifak ortakları tarafından her zaman yeterince anlaşılmadığı hissi mevcuttur. Nitekim 1999 yılında yayınlanan Güvenlik Konsepti'nde terörizm biraz da Türkiye'nin ısrarıyla ve ancak bir risk şeklinde nitelendirilerek dahil edilmiştir. *Şimdi herkes terörizm diyor, kendi başlarına gelince mi bu "risk"i fark edebildiler? 11 Eylül saldırıları sonrasında terörizm konusundaki algılama da ciddi bir değişime uğradı. Geçtiğimiz aylarda kabul edilen Stratejik Güvenlik Konsepti'nde "Terörizm NATO ülke vatandaşlarına ve genel itibariyle uluslararası istikrar ve refaha doğrudan bir tehdit teşkil etmektedir" ifadesine yer veriliyor. Ama, şunu vurgulamak gerekir ki terörizm, Lizbon'da kabul edilen yeni Güvenlik Konsepti'ne yansıyan yeni tehdit algılamalarından yalnızca bir tanesidir. Güvenlik Konsepti'nde ittifaka doğrudan konvansiyonel bir saldırı ihtimalinin çok az olduğu açıkça belirtiliyor. *Bu yeni konseptteki diğer tehdit algılamaları neler? Nükleer silahların ve balistik füzelerin yayılması, terörizm, NATO çevresindeki istikrarsızlık ve silahlı çatışma, siber saldırılar, enerji yollarının tehlike altında kalması. NATO SİBER TERÖRE KARŞI HAREKET KABİLİYETİNİ ARTIRIYOR *Füze savunma sisteminin maliyetinin ne olacağı, nasıl kurulacağı, komutanın kimde olacağı gibi tartışmalar var. Bunlar nasıl şekillenecek? Şu anda bunlar görüşülmeye başlandı. Mart 2011'deki Bakanlar Toplantısı'na kadar öneriler sunulacak. Nasıl yapılacak, komuta kimde olacak bunlar detaylandırılacak. Ondan sonra planlanan Haziran 2011'deki Savunma Bakanları resmi toplantısında bu işin bağlanması. Şu anda prensip kararı alınmış durumda, altının doldurulması lazım. *Altını kimler dolduracak? Kuzey Atlantik Konseyi dolduracak. Ortak görüş bakanlara sunulacak. Biz yazmanlık olarak bir taslak hazırlıyoruz, komitelerde ve Kuzey Atlantik Konseyi'nde 28 ülkenin katılımı ile görüşülüyor, mutabakat sağlanınca savunma bakanlarına karar almak üzere götürülüyor. Komuta kontrol yapısı, nasıl kurulacağı gibi teknik değerlendirmeler, fiyatlandırmaların yapılması, kağıda dökülmesi lazım. *Wikileaks gündeme geldi, mesela NATO siber terörü nasıl algılıyor? Siber saldırılar 2 türlü oluyor. Birincisi siber ortamın kullanılması, teröristler siber ortamı kullanarak bir networking kuruyorlar. İkincisi Estonya örneğinde olduğu gibi bütün bir ülkenin siber alt yapısının çökertilmesi için bir saldırıda bulunulmasıdır. NATO bu ikincisine karşı kendi kabiliyetlerini güçlendiriyor. Bunlar çok organize şekilde oluyor. Bir ülkenin siber alt yapısını 1-2 kişi çökertemez. Ayrıca nükleer, kimyasal, radyolojik maddelerin teröristlerin eline geçmesi bizi kaygılandırıyor. Bu maddelerle yapılacak terörist saldırıların zaaiyatı çok ve etkisi uzun dönemli olabilir. *NATO içinde Türkiye nasıl bir rol oynuyor? Türkiye NATO'nun aldığı her kararda direkt rol oynuyor. Türkiye'ye sorulmadan alınmış herhangi bir karar yok. Türkiye NATO içindeki en aktif ülkelerden birisi. Bir şey önerilirse, bunun neden önerildiğini araştırıyor, kendi çıkarlarını bence iyi bir şekilde koruyor. NATO sırf askeri bir örgüt değil *NATO'da sivil-asker ilişkileri nasıl? İttifakta sivil ve askerin artık çok daha yakın çalışması önem kazanıyor. Sekretaryanın sivil kısmında bulunmamıza rağmen bizim bölümümüzdeki birimlerin çoğunluğunda hem aktif asker hem de sivil bulunuyor. Lizbon'da alınan kararlar çerçevesinde bu ortak çalışma diğer bölümlere de yansıyacaktır. *NATO'nun bir askeri kurum olarak algılanmasından bir rahatsızlık duyulmuş olabilir mi? Zaten NATO sırf askeri bir örgüt değil, siyasi-askeri örgüt. Yani kararlar siyasiler tarafından alınıyor. Kuzey Atlantik Konseyi en alt düzeyde büyükelçilerden oluşuyor, askeri komite Kuzey Atlantik Konseyi'ne tavsiyede bulunuyor. Karar alıcı organ Kuzey Atlantik Konseyi. İttifakın doğasında bu var. Zirve belgelerine layıkıyla yansıdı *Bu bir sivilleşme reformu mu aynı zamanda? Hayır, bu gelişmelerden ittifakın sivil bir ittifaka döneceği sonucu çıkartılmamalıdır. Güvenlik Konsepti'nde ittifakın 5. Madde, yani müşterek savunma yükümlülüklerinin altı kalın kalemle çizildi. *Bütün bunlar NATO'nun varlığını sürdürmesi için mi yapılıyor? NATO, Lizbon'da soğuk savaştan sonra yaptığına benzer bir şekilde kendisini değişen güvenlik ortamına uyarlamayı amaçlıyor. Bununla beraber tekerleği tekrar icat etmeye gerek yok. İhtiyacımız olan sivil bilgi ve kabiliyetlerin bir kısmına ortaklarımız ve uluslararası işbirliği çerçevesinde ulaşmamız mümkün oluyor. Bu çerçevede ortaklıkların güçlendirilmesinin taşıdığı önem zirve belgelerine layıkıyla yansıdı. Bizim stratejik ortaklıklarımız var *NATO'nun misyonunu tamamladığı ifade ediliyor. Soğuk savaştan sonra NATO bir değişim süreci geçirdi. Kendini adapte etti. Kendisini tehditlere adapte ettiği sürece geçerliliğini koruyacaktır. Bu NATO'nun adaptasyonda ne kadar başarılı olacağına bağlı. Şu anda NATO'nun 3 tane temel görevi var. Birincisi 5. madde sorumlulukları, ikincisi bunalım yönetimi, Afganistan, Kosova meselesi gibi, BM çerçevesinde alınan kararlar, Somali Bölgesi'ndeki korsanlara karşı yürüttüğümüz devriye operasyonları gibi. Üçüncüsü de ortaklık. Bizim stratejik ortaklıklarımız var. Mesela Rusya gibi özel ortaklıklarımız var. Ukrayna, Gürcistan.. Hâlâ NATO genişlemeye devam ediyor. NATO misyonunu tamamlamış olsa ülkeler hâlâ girmeye devam etmez. Hâlâ NATO bir güvenlik örgütü olarak görevini devam ettirebiliyor. Hâlâ birçok ülke NATO'ya üye olmaya çalışıyor. Zaten müttefikler "artık NATO'ya gerek yok" derse NATO kendi kendine yok olur. Ama, şu anda çok ciddi bir reform sürecine girmiş durumda. İran'ın adı özel olarak yazılmadı *Füze kalkanı meselesi var, NATO bir dönem Sovyetler Birliği'ni gördüğü gibi İran'ı bir tehdit olarak mı görüyor? Bu füze kalkanı sisteminin İran'a karşı kurulduğu şeklinde bir şey bir belgeye yazılamadı. Nükleer füzeler ve balistik silahlar dünyada yayılmaya devam ediyor. İran'ın özel olarak adı bir yere yazılıp, altı çizilmedi genel olarak tehdit algılaması var ortada. *Mesela geçmişte bir strateji güvenlik konsepti belgesine Sovyetler Birliği'nin adı bir tehdit olarak yazılmış mı? Eskiden vardı. Soğuk savaş döneminde Sovyetler Birliği'nin bir tehdit olarak algılandığı belgelerde vardı. Şimdi herhangi bir ülkenin tehdit olarak algılandığına dair yazılmış bir şey yok.
<< Önceki Haber 'NATO'daki komuta yapısı üçte bir azalacak' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER