Mumcu, seçimlerden sonra kamuoyu önünde fazla bulunmamayı özellikle
tercih ettiklerini söyledi.
Seçimlerden sonra siyasi partilerin kamuoyunun dikkatlerini üzerine toplamalarının kolay bir şey olmadığını anlatan Mumcu, şöyle konuştu:
''Üstelik biz yara aldığımız bir süreç yaşadık. Bizim şu andaki önceliğimiz kendi organizasyonumuzu, hatalarımızı gözden geçirmek, bir taraftan da
ülkenin ihtiyaçlarını ve gelecekte ortaya çıkabilecek ihtiyaçlarını öngören bir alternatif yapılanma içinde olmaktır. Dolayısıyla şu aşamada günübirlik
siyasetin konuları bizim önceliğimiz değil.
Türkiye özel bir dönemin içinde. O özel dönemin şartlarını yaşıyor. Bizim de bu dönemin kendine özgü koşullarını dikkate alan bir siyaset yürütmemiz gerekiyor. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz.''
Yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili olarak mevcut birkaç maddeyi değiştirmenin yeni bir anayasa yaratmak olmadığını ifade eden Mumcu, Türkiye'nin hukuk sistemindeki gerçek adı Teşkilatı Esasiye Hukuku olan anayasanın yeni yüzyılın ihtiyaçlarına bugünden hazırlanmış vizyon olduğunu bildirdi.
Bugüne kadar yürütülen tartışmalarda bu vizyonun kırıntısının bulunmadığını savunan Mumcu, şöyle devam etti:
''Buna yeni anayasa denemez. Buna anayasada küçük ölçekli değişiklik denilebilir. Anayasada küçük çaplı değişikliklerin bile çok kısır tartışmalara yol açtığını gördükçe ülkem adına üzülüyorum. Anayasa gibi kapsamlı bir konunun günübirlik kısır polemiklere dönüşmesi ve çok dar bir çerçeveye indirgenmiş olması üzüntü vericidir. Türkiye yeni fikirlere açık bir ülke olmalıdır. Geçmişin tartışmalarına hapsolup kalmakla Türkiye geleceğini kuramaz. Türban tartışmalarıyla anayasa yapılmaz. Türkiye'nin geleceği bir kılık kıyafet tartışmasına indirgenemez. Türkiye'nin demokratikleşme yolunda atması gereken adımlar var.''
''MİLLETİMİZİN UYANIK OLMASI GEREKİR''
Olayı bu noktaya getiren etkenin sadece AK Parti olmadığını belirten Mumcu, şunları söyledi:
''Ama hükümetin milletin kendisine verdiği fırsatları iyi kullanmadığı söylenebilir. Hükümet, geçtiğimiz 5 yıl, ne yazık ki bu fırsatları kullanmamıştır. Bu 5 yılda hükümetin yapabildiği en önemli girişim 21 Ekimde oylaması yapılacak anayasa değişikliği paketidir ki o da iktidarın mecbur kaldığı bir girişim olmuştur. ANAVATAN'ın vizyonuna mecbur kaldığı bir girişim olmuştur. Gördüğüm kadarıyla bu toplumun dikkatinden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. 21 Ekimde bir anayasa referandumu yapılacak. Gümrüklerde oylamalar başlamış ama neredeyse söz birliği etmişcesine kamuoyu bu konuda bilgilendirilmiyor. Yine millet iradesine karşı bir oyun oynanıyor. Milletimizin bu konuda uyanık olması gerekir. Eğer Türkiye yeni bir anayasa yapacak cesarete kavuşmak istiyor, açık fikirli, gelecek yüzyılı kucaklayan anayasa yapmak istiyorsa önce bu referandumu geçirmelidir.''
''HÜKÜMET ANAYASA PAKETİNE SAHİP ÇIKMALIDIR''
Yeni anayasa yapmak isteyen hükümetin önce kendisinin de oy verdiği, imzasını attığı bu anayasa paketine sahip çıkması gerektiğini anlatan Mumcu, şunları kaydetti:
''Bu referandumdan güçlü bir halk desteğinin çıkması hükümete de parlamentoya da Türkiye'de değişim isteyen bütün çevrelere de güç ve cesaret verecektir. Bana göre geçtiğimiz 50 yılın sistematik anlamda en güçlü sivil adımı, bu anayasa değişikliğidir. Bunun referandumdan da geçirilmesiyle, Türkiye sisteminde halk iradesine dayalı değişiklikler yapabilme kudretine sahip olacaktır. Eğer AK Parti, günübirlik menfaatleri için böylesine kapsamlı bir değişimi göz ardı edecek ve bundan çark edecekse bir daha asla hiçbir değişimi gerçekleştirecek imkanı ve cesareti bulamayacaktır. İktidar, bu cesaretten ve bu birikimden de uzakta görünmektedir. Zaten ortada bir yeni anayasa girişimi yok, anayasada yenileştirme girişimleri var. Bu da bir şeydir ama Türkiye'ye yetmez. Biz taslaklarını ortaya koymalarını bekliyoruz.''
AA