AK Parti Genel Başkanı ve Baş
bakan Recep Tayyip Erdoğan, kendi arasında uzlaşı sağlayamayan
ülkelerin aydınlık bir geleceğe de ulaşamayacağını ifade ederek,
Mısır yönetimine, ''Mısır'ın huzuru, güvenliği, istikrarı adına önce siz adım atın. Halkı tatmin edecek adımlar atın'' diye seslendi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmanın başında
yurt içinde ve yurt dışında yaptığı ziyaretlere değinerek, değerlendirmelerde bulundu.
Son günlerde bazı ülkelerde yaşanan olaylara değinen Erdoğan, AK Parti'nin her zaman hak ve
özgürlüklerden yana olduğunu, dünyanın hiçbir yerinde zulme karşı sessiz kalmalarının mümkün olmadığını söyledi. Her zaman ileri
demokrasiden yana olduklarını anlatan Erdoğan, ''AK Parti'nin rotasını her zaman millet çizmiştir. Bundan sonra da millet çizecektir'' diye konuştu.
Erdoğan'ın, Mısır ve
bölgedeki bazı ülkelerde yaşanan olaylarla ilgili sözlerinden bazı başlıklar şöyle:
''-
Türkiye bölgesinde, barışın istikrarın olduğu kadar demokrasinin, evrensel hukukun hak ve özgürlüklerin hakim olabilmesi için güçlü bir irade ortaya koymaktadır.
-Biz, kendimiz için istediğimizi diğer kardeşlerimiz için de isteyen bir anlayışın temsilcisiyiz.
-Biz, kardeş
halkların, komşu ülkelerin istikrarsızlık
yaşamaması için, kardeş kavgasına sürüklenmemesi için bugüne kadar elimizden gelen çabayı sarf ettik.
-İçindeki sorunları çözemeyen, iç karışıklıklardan kurtulamayan, kendi arasında uzlaşı sağlayamayan ülkeler aydınlık bir geleceğe de ulaşamazlar.
-Halkın haykırışına, son derece insani taleplerine
kulak verin. Halktan gelen değişim arzusunu hiç tereddüt etmeden karşılayın.
-Açık söylüyorum; istismarcıların, kirli odakların, Mısır üzerine karanlık senaryoları olan kesimlerin inisiyatif almasına fırsat vermeden; Mısır'ın huzuru, güvenliği, istikrarı adına önce siz adım atın. Halkı tatmin edecek adımlar atın.
-Bugünün dünyasında özgürlükler artık ertelenemez, göz ardı edilemez. Aylarca süren
seçimlerin adı demokrasi olmaz. 24 saatte biz seçim bitiriyoruz, 24 saat...''
AK Parti Genel Başkanı ve
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 212 bin
ilköğretim öğrencisine 107 lira burs verdiklerini bildirerek, bursları 2002 yılına göre yüzde 750 artırdıklarını söyledi.
Erdoğan, partisinin
TBMM grubunda yaptığı konuşmada, geçen ay gerçekleştirdiği yurt içi ve yurt dışı temasları hakkında bilgi verdi.
Kuveyt ve Katar'a resmi ziyarette bulunduğunu, iş konseylerinde iş adamlarıyla bir araya geldiklerini anlatan Erdoğan, Kuveyt'te
İslam Dünyası Mümtaz Şahsiyet Ödülünü de ülke ve millet adına büyük bir gururla teslim aldığını belirtti.
Muğla,
Kars,
İstanbul,
Erzurum, İstanbul,
Ardahan,
Batman,
Ağrı, Burdur ve Denizli'de gerçekleştirdiği açılışlara ilişkin bilgi veren Başbakan Erdoğan, Ukrayna'ya yaptığı ziyarete de değindi.
Erzurum'da 25. Dünya
Üniversiteler
Kış Oyunları için yapılan 650 milyon lira
bedelli tesislerin açılışını da yaptığını hatırlatan Erdoğan, şehir stadında üniversite oyunlarının resmi açılışını gerçekleştirdiklerini anlattı.
Açılışı, ''gerçekten muhteşem bir
manzaraydı'' diye ifade eden Erdoğan, ''Erzurum için olduğu kadar ülkemiz için milletimiz için de gerçekten büyük bir gurur tablosuydu. Lapa lapa yağan karın altında statta, tam bir kardeşlik tablosu çizildi. Bir
dayanışma coşkusu yaşandı. Hele hele 80 yaşındaki cirit ustası dedemiz ile 10 yaşındaki torunun belkide torunun at üzerinde stadı selamlarken oluşturdukları tablo, dadaşların coşkusu, ata barının ezgisi 80 ülkenin televizyonlarından canlı olarak yayınlandı'' diye konuştu.
O manzara karşısında gururlanmamanın, gözyaşlarına hakim olmanın mümkün olmadığını anlatan Erdoğan, 1. Dünya Savaşı'nda çok ağır bir mezalime maruz kalmış,
Kurtuluş Savaşı'nda
kilit rol oynamış, Doğu'nun en büyük, en canlı şehirlerinden olan Erzurum'un kendi dönemlerine kadar
ihmal edilmiş bir şehir görüntüsü arz ettiğini belirtti.
Erdoğan, 8 yıl boyunca Erzurum'a yaptıkları her türlü yatırımı, üniversiat yatırımlarıyla farklı bir boyuta taşıdıklarını ifade ederek, kış oyunları sonrasında da gençliğe
hizmet edecek tesisler yaptıklarını söyledi. Erdoğan, Erzurum'un uluslararası
marka kent olma yolunda önemli bir sınavı başarıyla geçtiğini bildirdi.
Başbakan Erdoğan, bugün Kırgızistan'a yapacağı resmi
gezi hakkında da bilgi verdi.
-EĞİTİM-
Konuşmasında eğitim konusuna da değinen Başbakan Erdoğan, dün TRT'nin 14. kanalı TRT Okul'un açılışını gerçekleştirdiklerini hatırlattı. TRT Okul'un
Anadolu Üniversitesi ile birlikte 24 saat eğitim yayını yaparak, hem gençlerin eğitimi hem de yaşam boyu öğrenmeye önemli bir katkı sağlayacağını ifade eden Erdoğan, gerçekleştirilen
yasal değişikliklerle artık yurt dışında okuyan öğrencilere de burs ve
kredi verileceğini, yurt dışında yurt yapılacağını hatırlattı.
Milli Eğitim Bakanlığının başarılı ve ihtiyaç sahibi ilköğretim öğrencilerine eğitimlerine katkı olmak üzere sağladığı burs desteğinin 212 bin öğrenciye ulaştığını, bu öğrencilere 107 lira burs verildiğini bildirdi.
Bursun 2002 yılında 12 lira 60
kuruş olduğunu hatırlatan Erdoğan, bursların 2002 yılına göre yüzde 750 oranında artırıldığına dikkati çekti.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, ''Mahalle mahalle,
sokak sokak direniş çağrısı yapanların seçimde başarı sağlayacaklarına dair umutlarını kaybetmiş durumda olduğunu'' ifade ederek, ''Halka, demokrasiye, sandığa inanan, kendisine güvenen partiler başkalarından medet ummazlar'' dedi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, TBMM Adalet Komisyonundaki
CHP'li üyelerin istifası konusuna da değinerek,
Anayasa ve İçtüzük uyarınca yeni üyeler seçilinceye kadar komisyonun çalışmalarına devam edeceğini söyledi.
''Mahalle mahalle, sokak sokak direnme'' çağrısıyla ilgili CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu bir açıklamaya yapmaya davet ettiğini anlatan Erdoğan, ''Ne yazık ki, CHP'den tatmin edici bir açıklamayı bırakın, zımmi olarak bunu destekleyen açıklamalar geldi'' dedi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Gerek bu açıklama, gerek bu açıklama karşısında Genel Başkanın suskunluğu CHP'nin kodlarının, CHP'nin genlerinin hiçbir değişime, hiçbir mutasyona uğramadığını gösteriyor. 1960 müdahalesi öncesinde, CHP aynı şekilde
tahrik yoluyla, kışkırtma yoluyla, gençleri sokağa dökme yoluyla müdahalenin zeminini oluşturdu; müdahaleye çanak tuttu ve alkışladı. Bugün aynı şeyi tekrarlamak istiyorlar.
Türkiye'nin değiştiğine, aziz milletin ne kadar güçlü bir şekilde reyine sahip çıktığına inanmak, bunu görmek istemiyorlar. İşin daha da ilginç yanı şu: 'Mahalle mahalle, sokak sokak direnme' çağrısı yapanlar belli ki seçimde bir başarı sağlayacaklarına dair umutlarını kaybetmiş durumdalar. Seçimden başarılı şekilde çıkacaklarına inansalar böyle çağrıları asla yapmazlar. Bu bir umutsuzluk çağrısıdır, bu çaresizlik göstergesidir.
CHP'ye şunu net olarak hatırlatmak istiyorum. Türkiye 1950'lerin, 1960'ların Türkiye'si değil. Türkiye ileri demokratik standartlara ulaşmış, artık statükoyu, artık vesayeti sorgulayan;
siyaseti şekillendirme gayreti içindeki çeteleri, mafyayı
tasfiye etmiş, tasfiye eden bir ülke. Türkiye demokratik olgunluğa erişmiş bir ülke.
Millet, artık reyine,
iktidarına sahip çıkıyor. En önemlisi de sandığa, demokrasiye sahip çıkıyor. Seçim dışında,
sandık dışında, demokrasi dışında hiçbir yöntem milletin nezdinde itibar görmeyecek. Tam tersine millet tarafından eminim ki şiddetle telin edilecektir.
CHP eskiden beri kendi siyaset yapamadığı, rakipleriyle baş edemediği için ya birilerini göreve davet eder ya halkı sokağa davet eder. Halka, demokrasiye, sandığa inanan, kendisine güvenen partiler başkalarından medet ummazlar. Sadece millete ve demokrasiye inanırlar. CHP artık bu kolaycılığı, bu sorumsuzluğu bir yana bırakmalı. Demokratik bir siyasi parti gibi davranmalı. Millete eline taş
sopa alıp, sokak sokak direnme çağrısında bulunanlar bu ülkenin birliğine ve kardeşliğine kastetmenin bedelini elbette sandıkta çok ağır bir şekilde ödeyecektir.
Böyle bir çağrının herhangi bir milletvekilimiz, bırakın milletvekilimizi herhangi bir beldede bir belediye meclis üyemiz tarafından yapıldığında nasıl bir tepkiyle karşılanacağını sözlerin takdirlerine sunuyorum.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, halka gözünü, gönlünü, kulağını kapatan yönetimlerin uzun ömürlü olamayacağını, halkın hiçbir özlemi, haykırışı, çağrısının karşılıksız kalmayacağını belirterek, ''Halka rağmen hiçbir iktidar ayakta duramaz'' dedi.
Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan,
Tunus ve Mısır'daki gelişmelere değindi.
AK Parti'nin her zaman hak ve özgürlüklerden yana olduğunu ifade eden Erdoğan, sadece Türkiye'de değil, dünyanın neresinde olursa olsun hiçbir zulme sessiz kalmalarının mümkün olmadığını kaydetti. Bu konudaki görüşlerini sesli ya da özlü olarak mutlaka dile getirdiklerini, gerekli yerlerle gerekli ilgileri de zamanında kurduklarını anlatan Erdoğan, AK Parti'nin her zaman ileri demokrasiye taraf olduğunu, kurulduğu günden itibaren halkın tercihlerinin ve taleplerinin her şeyin üzerinde olduğuna inandığını, her zeminde en güçlü şekilde bunu savunduklarını söyledi.
AK Parti'nin yola çıkarken ''Yeter söz de karar da milletin'' diyerek, sadece millete inanarak, güvenerek iktidara, işbaşına geldiğini, emanet yüklenmiş bir parti olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''AK Parti'nin rotasını millet çizmiştir, bundan sonra da millet çizecek. AK Parti'nin kumaşını millet dokumuştur, bundan sonra da millet dokuyacaktır. AK Parti iktidarı, milletin demokratik yollarla yönetime el koymasıdır, milletin demokrasi önünde ortaya koyduğu güçlü bir haykırıştır. Statükoya karşı sergilenen büyük bir duruştur. AK Parti'nin varlık sebebi milli iradeye ve demokrasiye güç vermektir, hukukun üstünlüğünü hakim kılmaktır, hak ve özgürlükleri en geniş anlamda hayata geçirmektir. AK Parti'yi sadece Türkiye'de değil, dünyanın her yerinde hiç çekinmeden, korkmadan asla ve asla tereddüt etmeden mazlumun yanında, mağdurun yanında olmuş, her zaman statükonun,
baskı ve zulmün karşısında cephe almıştır.''
Erdoğan, kendilerinin ''bugüne kadar hep dik durduğunu ama dikleşmediklerini, bundan sonra da dik durmaya devam edeceklerini'' ifade ederek, ''Bizim bu dik duruşumuzu birkaç entelektüel veya birkaç
köşe yazarı şekillendiremez. Bunun da böyle bilinmesi lazım. Biz hiçbir yerden icazet alarak bu yolda yürümüyoruz. Bizim icazetimizin temelinde halk vardır, hak vardır'' diye konuştu.
-''ŞAHSİYETLİ DIŞ POLİTİKA''-
Türkiye'nin bölgede bütün taşları yerinden oynatacak, tarihin akışını değiştirecek roller oynadığını, ''şahsiyetli bir dış
politika'' izlediklerini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Zalime 'dur' diyen Türkiye ezberleri bozmaktadır. Katile '
katil' diyen Türkiye tabuları yıkmaktadır. İnsanları yokluğa, ablukaya mahkum edenlere 'dur bakalım' diyen Türkiye, her fırsatta aklı ve hakikati aramaktadır. Türkiye, bölgesinde barışın, istikrarın, huzurun olduğu kadar demokrasinin, evrensel hukukun, hak ve özgürlüklerin hakim olabilmesi için güçlü bir irade ortaya koymaktadır. Biz, kendimiz için istediğimizi diğer kardeşlerimiz için de isteyen bir anlayışın temsilcisiyiz. Biz, kardeş halkların, komşu ülkelerin istikrarsızlık yaşamaması, kardeş kavgasına sürüklenmemesi içini bugüne kadar ilimizden gelen çabayı sarf ettik. Bundan sonra da sarf edeceğiz.
İçindeki sorunları çözemeyen, iç karışıklıklardan kurtulamayan, kendi arasında uzlaşı sağlayamayan ülkeler aydınlık bir geleceğe de ulaşamazlar, dışarıdaki menfaatlerini de koruyamazlar. Bunun için Filistin'de ulusal uzlaşı çağrısı yaptık; bunun için Lübnan'da siyasi uzlaşıyı sağlamaya çalıştık; bunun için Irak'ta demokratik mutabakatın sağlanması için gayret gösterdik. Biz her zaman bölgemizdeki ülkelerin iç barışlarını, ulusal uzlaşılarını, birlik ve bütünlüklerini, demokratik gelişimlerini destekledik. Bunu önemli vurguladık. ''
Erdoğan, AK Parti Grubu'nun Türkiye içinde olduğu kadar, bölge olmak üzere tüm dünyada ''mazlumların sesi olarak tarihe ismini yazdırdığını'' kaydetti.
-''BASKIYLA AYAKTA KALAN YÖNETİM YOK''-
Başbakan Erdoğan, tarihte baskıyla, sindirmeyle, korkutmayla ayakta kalmayı başaran hiçbir yönetimin olmadığına işaret ederek, tarihin her döneminde er ya da geç insanlık onuru ve haysiyetinin bütün zincirleri kırdığını, bütün duvarları yıktığını, mazlumların ahının aheste de olsa çıktığını söyledi. Bu nedenle hak ve özgürlüklere hiçbir yönetimin kayıtsız kalamayacağını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Halkın demokratik taleplerine hiçbir iktidar duyarsız yaklaşamaz. Türkiye'de de demokrasi özlemi milletin hür sedasıyla dile gelmiş, 1950'de 'Yeter söz milletindir' haykırışıyla yankılanmıştır. Türkiye
Cumhuriyeti demokratik sistemi, halkın büyük özlemiyle hayata geçirilmiştir ve Cumhuriyetimiz her geçen gün daha ileri demokrasiye doğru yol almaktadır. Demokratik yönetimin hakim olması, değişime ve gelişime dayanan uzun soluklu bir süreç ister. Demokrasi, halkın sesine, gönlüne, iradesine, taleplerine sahip çıkmayı, bunları yönetime yansıtmayı gerektirir. Halka gözünü, gönlünü, kulağını kapatan yönetimler bilesiniz ki uzun ömürlü olamaz. Halkın hiçbir özlemi, haykırışı, çağrısı karşılıksız kalmaz. Halka rağmen hiçbir iktidar ayakta duramaz. Devlet halk içindir, halkın varlığıyla, iradesiyle, desteğiyle ayaktadır. Bizim temel felsefemiz; 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışına dayanır.
Biz kendimiz için ne istiyorsak, dostlarımız, kardeşlerimiz için de aynı şeyi istiyoruz. Biz kendimiz için demokrasi,
refah,
adalet, özgürlük istiyorsak kardeş halklar için de aynısını istiyoruz. Biz kendimiz için nasıl huzur, güvenlik, istikrar,
kalkınma, birlik, bütünlük istiyorsak kardeş ülkeler için de aynısını istiyoruz.''
Erdoğan, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'e ''çok samimi tavsiye, çok içten bir uyarıda bulunmak'' istediğini belirterek, şunları kaydetti:
''Bizler faniyiz, kalıcı değiliz. Her birimiz ölecek ve geride bıraktıklarımızdan dolayı sorgulanacağız. Müslümanlar olarak hepimizin gideceği yer, 2 metreküp çukurdur. Hepimiz gelip geçiciyiz. Baki olan gökkube altında hoş bir sada bırakmaktır, saygıyla anılmaktır, rahmetle yad edilmektir. Bizler halk için varız, halkımız için bu görevleri yapıyoruz. Onun için diyorum ki yarın öldüğümüzde Hoca Efendi gelip şunu söylemeyecek; 'Cumhurbaşkanı, Devlet Başkanı, Başbakan, bakan niyetine demeyecek. Trilyarderlere sesleniyorum; trilyarderler niyetine demeyecek. Ya? 'Er kişi niyetine', 'hatun kişi niyetine' diyecek. Seninle beraber gelen sadece kefen olacak, başka bir şey gelmeyecek. O kefenin kadri kıymetini bilelim. Hem vicdanımızın sesine, hem de halkımızın sesine, onların ya hayır duasına veya bedduasına hazır olalım.
Onun için diyorum; halkın haykırışına son verecek insani taleplerine kulak verin, kulak verelim. Halktan gelen değişim anlayışını hiç tereddüt etmeden karşılayın. Açıkça söylüyorum; istismarcıların, kirli odakların, Mısır üzerine karanlık senaryoları olan kesimlerin inisiyatif olmasına fırsat vermeden, Mısır'ın huzuru, güvenliği, istikrarı adına önce siz adım atın. Halkı tatmin edecek adımlar atın.''
Günümüz dünyasında özgürlüklerin ertelenemeyeceğini, gözardı edilemeyeceğini ifade eden Erdoğan, ''Aylar süren seçimlerin adı demokrasi olamaz. 24 saatte biz seçim bitiriyoruz, 24 saatte... Temennimiz bu olayların büyük acılara sebep olmadan bir an önce son bulması, halkın meşru ve makul taleplerinin karşılanmasıdır. Onun için diyorum ki; Mısır bir medeniyet ülkesi, tarih, kültür zenginliğiyle dolu ülke... Onun için Mısırlı kardeşlerimize de sesleniyorum: Tüm bu direniş sürecinde silahtan uzak ama tarihinize, kültürünüze de sahip çıkın. Buna, bu arada yara aldırmayın. Sadece özgürlüklere sahip olmanın haysiyetli mücadelesini verin. Bu sizin en demokratik hakkınızdır. Demokrasi ve özgürlük bir ulufe değil, insani bir haktır'' diye konuştu.
-''TÜRKİYE BU KRİTİK SÜREÇTE TUNUS VE MISIR HALKININ YANINDA''-
Erdoğan, Mısırda ister asker, ister polis isterse sivil olsun bir tek canın yitip gitmesinin Türk milletinin canından can kopması olduğunu belirterek, ülkede bir tek kişinin bile burnu kanasın istemediklerini söyledi. Erdoğan, halkın da iktidarın da böyle bir sorumluluk anlayışı içinde, bölge halklarına yaraşır bir vakar ve ağırbaşlılık içinde Mısır'da her kesimi tatmin edecek, özgürlükleri, demokrasiyi en ileri standartlara taşıyacak bir değişimi omuzlamasının en büyük arzuları olduğunu kaydetti.
Türkiye olarak, kardeş Mısır ve Tunus halkının yanında olmaya, her iki halkla hüzünleri olduğu kadar sevinçleri ve umutları paylaşmaya devam edeceklerini ifade eden Erdoğan, Mısır ve Tunus'ta reformların hayata geçmesi, sükunetin bir an önce sağlanması, birlik ve bütünlüğün kesinlikle bozulmamasının en büyük arzuları olduğuna söyledi.
Erdoğan, Tunus'ta da yeni hükümetin halkın talepleri doğrultusunda demokratik reformları hayata geçireceğini, en geniş siyasi katılım ve temsil sağlayacağını, etkili bir kalkınma planını hayata geçireceğini ümit ettiklerini, Türkiye'nin bu kritik süreçte Tunus ve Tunus halkının yanında olacağını bildirdi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Eğer CHP Genel Başkanı bu üslupla, bu söylemle devam ederse, geçmişte yaptığımız gibi kendisini ademe mahkum eder, istihza için bile olsa kendisini muhatap almayız'' dedi.
CHP Genel Başkanından bir siyaset ortaya koymasını, ciddi bir siyasi proje üretmesini artık beklemediklerini ifade eden Erdoğan, ''Bundan ümidimiz kalmadı, ama bari ciddi bir üslup, seviyeli bir siyaset tarzı ortaya koysun. Eğer başarabilirse...'' diye konuştu.
Partisinin TBMM Grup Toplantısında konuşan Erdoğan, ''CHP Genel Başkanının üslubunu bugüne kadar gülümseyerek karşıladıklarını, ciddiye almadıklarını'', bu üslubu her zaman millete şikayet ettiklerini söyledi.
Zaman zaman son derece hassas konularda yapılan açıklamalara, namuslu ve şerefli insanlara atılan iftiralara bilgisiz, belgesiz, mesnetsiz iddialara sert cevaplar vermeleri gerektiğini kaydeden Erdoğan, ''Örneğin AK Parti'yi bir terör örgütüyle işbirliği halinde gösterme gayretlerine, açık söylüyorum böyle bir densizliğe gereken dil ve üslupla cevap verdik. Sessiz mi kalacaktık?'' dedi.
Bu ülkedeki her siyasi parti gibi yasal, meşru her dernekle, vakıf, sivil toplum kuruluşuyla oturup konuşup, onları ziyaret edip kabul ettiklerini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Eğer burada bir suç varsa, yasa ihlali varsa, bunu değerlendirecek, bununla ilgili karar verecek merci CHP Genel Başkanı değil, yargıdır, savcıdır, hakimlerdir. Biz bütün siyasi partiler gibi meşru ve yasal zeminde herkesle görüşürüz. Bunu bir ittifak, işbirliği gibi lanse etmek, bunu dolandırarak başka yerlere çekmek, bize değil, bu iftiraları atanlara zarar verir.''
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürlüğü yaptığı döneme ilişkin şunları söyledi:
''Şimdiki CHP Genel Başkanının SSK Genel Müdürlüğü döneminde terör örgütü mensuplarına nasıl sahip çıktığını, nerelere, nasıl tayinler yaptığını biz parlamentoda defaetle açıkladık, belgelerle açıkladık. Biz belgelerle konuşuyoruz. Ama bunu hiçbir zaman bir terör örgütü-CHP ilişkisi olarak lanse etmedik ve etmeyiz. Biz böyle bir üslubu kendi siyasi ilkelerimize, duruşumuza asla uygun göremeyiz. Son derece nezaketsiz bir dil kullanıp ardından da çıkıp üslup dersi vermek pişkinlik değil de nedir? 'Ben SSK'yı 7 yıl yönettim.' Güzel, tamam da 7 yıllık yönetiminde SSK ne yaptı? SSK 7 yıl hep ne yazık ki kayıptaydı, sürekli kayıptaydı. Üstelik bir yıl önce SSK başarılı bir performans ortaya koyarken, artıdayken, 7 yıllık süreçte sürekli artarak ekside devam etmiştir. Bunu bütçe görüşmelerinde yıl yıl açıkladım, arkadaşlarım açıkladı, hepsi söylediler. Buna rağmen hangi yüzle çıkıyorsun da hala 'Ben SSK'yı başarıyla yönettim' diyorsun? Halep oradaysa, arşın belgelerde, evraklarda, burada.
Ortaya attığı iddialar tek tek çürütüldüğünde, yüzü kızarmak varken, mahcup olmak varken pişkinlikle seviyeyi aşağılara çekmek, bir siyasi yöntem olabilir. Bu üsluptan rahatsız olan sadece biz değiliz. Vatandaş da bu üsluptan rahatsız. Bizzat CHP kitlesi, CHP'ye gönül veren vatandaşlarım, kardeşlerim de bu üsluptan rahatsız. Aylardır bu üslubu gizlemeye, örtmeye çalışan işte şimdi candaş medya bile bu üsluptan rahatsız, zorla örtemeye çalışıyorlar.
Ben buradan açık açık söylüyorum: Eğer CHP Genel Başkanı bu üslupla, bu söylemle devam ederse, geçmişte yaptığımız gibi kendisini ademe mahkum eder, istihza için bile olsa kendisini muhatap almayız. Bir Anamuhalefet Partisi Genel Başkanını muhatap almamak, onu ciddiye almamak istemeyiz. Ama sözünün ağırlığı kalmayan, üslubunun seviyesi düştükçe düşen bir kişiyi muhatap almak, onun ciddiyetsiz yaklaşımlarına cevap vermek de bizim için bir zule dönüşüyor. Biz CHP Genel Başkanından bir siyaset ortaya koymasını, ciddi bir siyasi proje üretmesini artık beklemiyoruz. Bundan ümidimiz kalmadı, ama bari ciddi bir üslup, seviyeli bir siyaset tarzı ortaya koysun. Eğer başarabilirse...''
Erdoğan, herkesin sözünü ölçerek ve tartarak edep ve nezaket içinde ifade etmesi gereğine işaret ederek, yolsuzluk ne kadar büyük bir suçsa, aynı şekilde namuslu, şerefli insanlara hiçbir belge olmadan mesnetsiz şekilde yolsuzluk ithamında bulunmanın da o kadar büyük suç olduğunun altını çizdi.
Erdoğan, ''Sen yolsuzluk ithamında bulunacaksın, iftira atacaksın, insanlar işi gücü bırakıp bu iftirayı yalanlamakla uğraşacak. İftira yalanlandığında da senin yüzün kızarmayacak, işi pişkinliğe vurup devam edeceksin. Siyaset bu değil. Siyasette üslup bu olamaz. İftira atmanın bedeli, pişkinlik olamaz'' dedi.
-''GENÇLİĞİN KORUNMASINI DEĞİL, ALKOLİK OLMASINI ARZU EDİYORLAR''-
Erdoğan, heykel ve alkol tartışmasına değinerek sözlerini şöyle tamamladı:
''Bir heykel tartışmasını, alkolle ilgili bir düzenlemeyi dahi rejim meselesine taşıyanların, sokak sokak direniş çağrısı karşısında derin bir suskunluğa gömülmelerini milletimin hakemliğine bırakıyorum. Umarım CHP bir an önce hukuka ve demokrasiye saygı göstermesini öğrenir.
Bakınız şimdi ne söyleniyor: 'Alkollü hareket engellenemez.' Bir siyasetçi buna önderlik eder mi, buna sahip çıkar mı? İşte gençleri sokağa dökerek, ne yapıyorlar şimdi? 'Taksim'den meydana alkollü hareket engellenemez.' Biz bu ülkeyi bu tür anlayışlara teslim edemeyiz. Benim milletim bunu yapmaz, yapmadı zaten. Kendisini idare edemeyenin milleti idare etmesi, ülkeyi idare etmesi mümkün mü? Anayasamızda işte 58. madde çok açık net ortada. Kimse onu görmüyor. Anayasanın gereğini yerine getirdiğimiz için 'Anayasanın gereğini yapıyor bu hükümet' demiyor kimse, farklı yerlere çekiyor. Bak orada gençliğin korunması var. Ama tam tersi bunlar gençliğin korunmasını değil, gençliğin alkolik olmasını arzu ediyorlar. Aramızdaki fark bu. Biz anayasamızın amir hükmü neyse, bunun gereğini yine yaparız, yapacağız. Amerika'sında, AB'de orada neyse, aynısını yapıyoruz, yapacağız. Kaldı ki bu bir bağımsız kurulun şu anda hazırlamış olduğu genelgedir. Umarım CHP, erken uyananın bildiri yayımladığı, açıklama yaptığı bir parti olmaktan, belli politikaları olan ve bu politikalar doğrultusunda hareket eden bir parti haline gelir. Buna demokrasi adına emin olun en çok biz seviniriz.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, muhalefet partilerinin Tunus ve Mısır'daki olaylardan ders çıkarmak yerine halkı şiddete davet etmelerinin, Türk demokrasisi adına ''kara bir leke'' olduğunu kaydetti.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, tarihin en köklü geleneklerinin, Mısır coğrafyasında ortaya çıktığını söyledi.
Bu medeniyetlerin düşüncede, sanatta insanlığın ortak mirasına çok önemli katkılarda bulunduğunu belirten Erdoğan, bu coğrafyada farklı dinler ve kültürlerin olduğunu, ancak son bir asırdır Ortadoğunun bambaşka bir çerçeveye oturtulmak istendiğini kaydetti. Başbakan Erdoğan, Ortadoğunun savaşlar, gözyaşı, yolsuzluk, cehalet ve insan hakları ihlalleri ile anılır hale geldiğini bildirdi.
Erdoğan, Ortadoğu ve Arap halklarının bunu hak etmediğini belirterek, ''Bu coğrafya geçmişte nasıl bir kültür ve medeniyet havzası olmuşsa, 21. yüzyılda da aynı evrensel bakış açısını gösterecek değerlere ve enerjiye sahiptir'' dedi. Değişimle istikrar, reformla güvenlik, demokratik talepler ile sosyal barış arasındaki dengenin muhafaza edilmesinin gerektiğini ifade eden Erdoğan, bu dengenin kurulmasıyla Ortadoğu toplumlarının daha aydınlık, demokratik bir geleceğe doğru adım atacaklarına inandığını söyledi.
-''BİDON KAFALI', 'GÖBEK KAŞIYANLAR' İFADELERİ''-
''Demokrasiden kaos, radikalizm çıkacağına hiçbir zaman inanmadık'' diyen Başbakan Erdoğan, düzen ve istikranın ancak ileri demokrasi ile sağlanabileceğini; ılımlılık, hoşgörü ve uzlaşının ancak ileri demokrasi ile güçleneceğini bildirdi. Başbakan Erdoğan, demokratik seçimlerden, milletin iradesinden korkmamak gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
''Çünkü milletin ortak aklı mahşeri vicdanı yanlış yapmaz. Onun için millete 'bidon kafalı', 'göbek kaşıyanlar' gibi sıfat yakıştırmak işte bir aczin, cehaletin, gafletin ürünüdür. Bunu diyenler de o bir kısım entelektüel geçinenlerin içinden değil mi? Onların içindendir. Bir kısım köşe yazarlarının içinden değil mi? Onların içinden çıktı. 22 Temmuz seçimlerinde AK Parti yüzde 47'yle gelirken, neyle geldi? O cumhuriyet mitingleri ile geldi. Ordumuzu göreve davet eden zihniyetlere, benim milletim, 'dur bakalım' dedi. 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' dedi ve yüzde 47 ile AK Parti'yi tekrar iktidara taşıdı. Şimdi bakıyorum, birileri yine buna hazırlanıyor. Sorun varsa çözüm yeri sandıktır, millete gitmektir.
Buradan bir kez daha kardeş halklara sesleniyorum: Karamsar olmak bize yakışmaz. Bizler büyük bir medeniyetin mensuplarız. Kardeşlik ve dostluk içinde özgüvenle hareket etmek, ümitvar olmak durumundayız. Hak ve özgürlük mücadelesi vermek herkesin en doğal hakkıdır ama şiddete başvurmadan... Şiddetten kastım, terör ağırlıklı, bunu söylüyorum, bunu da birbirine karıştırmayın. Karşımızdakilerin de insan ve kardeşimiz olduğunu unutmadan sağduyu ile hareket edelim, itidalden ve aklıselimden ayrılmayalım. İnanın aşılamayacak hiç bir sorun yoktur. Biz Türkiye olarak her zaman kardeşlerimizin hissiyatına ortak olacağız. Bize ne görev düşüyorsa, biz onu yapacağız ama hiçbir zaman durumdan vazife çıkarmayacağız.''
-''MISIR'DAN BİN 500 VATANDAŞ GELDİ''-
Başbakan Erdoğan, Tunus ve Mısır'daki olayları en başından itibaren çok büyük dikkatle izlediklerini belirterek, oralardaki Türk vatandaşlarının güvenliği ve Türkiye'ye transferi konusunda çalıştıklarını söyledi. Erdoğan, Mısır'dan bin 500 vatandaşın ülkeye geldiğini dile getirdi.
ABD Başkanı Barack Obama ile önceki akşam telefonla görüştüğünü ve Mısır'daki gelişmeleri ele aldıklarını belirten Erdoğan, Obama'nın, ''Türkiye'nin seçimle işbaşına gelmiş, 2 kez üst üste seçim kazanmış Hükümetinin Mısır'daki gelişmelere bakışını önemsediklerini ifade ettiğini'' bildirdi.
Başbakan Erdoğan, içeride ve dışarıdaki olayları istismara yönelen muhalefetin, Tunus ve Mısır'daki olayları tersinden okuma kabiliyetini ortaya koyduğunu söyledi.
''CHP ve diğer muhalefet partilerinin Tunus ve Mısır'daki olaylardan ders çıkarmak yerine, halkı şiddete davet etmelerinin, Türk demokrasisi adına bu partiler üzerinde kolay kolay silinmeyecek 'kara bir leke' olduğunu'' anlatan Erdoğan, 1950'de Adnan Menderes'in iktidara gelmesinin, halkın CHP iktidarına karşı demokratik bir başkaldırısı olduğunu ifade etti. Erdoğan, Turgut Özal'ın 12 Eylül'ün ardından geldiğinin unutulmaması gerektiğini ifade ederek, milletin 3 Kasım seçimlerinde de koalisyonlara, ''Yeter söz de karar da milletindir'' diyerek tepkisini ortaya koyduğunu bildirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 22 Temmuz seçimlerinin statükoya, baskıcı ve yasakçı anlayışa bir tepki olduğunu kaydetti. Muhalefetin kendisine, ''Senin de akıbetin Menderes gibi olacak'' dediğini ve bazı köşe yazarlarının bunu yazdığını dile getiren Erdoğan, ''Allah'ın verdiği ömrü, Allah'tan başka kimse noktalayamaz'' dedi.
-''MİLLET, 12 EYLÜL'DE MESAJ VERDİ''-
Milletin, 12 Eylül halkoylamasıyla CHP, MHP ve BDP başta olmak üzere, statükoyu korumaya çalışan, değişime direnen, milletin talep ve arzularına kulak tıkayan çevrelere karşı mesaj verdiğini belirten Erdoğan, milletin her zaman değişimden yana olduğunu söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Tunus ve Mısır'daki olaylar üzerinden AK Parti'ye mesaj gönderen bazı köşe yazarları var. O mesajı asıl kendilerinin alması, okuması gerekir. Bizim o mesaja ihtiyacımız yok, milletin mesajına ihtiyacımız var. Benim milletim o mesajı, o siyasi partilere de defalarca vermiştir. 12 Eylül'de en güçlü şekilde vermiştir. Ne yazık ki o siyasi partiler mesajı doğru okumak noktasında hala direnmektedirler. Bu ülkede kimin ileri demokrasiden, kimin de statükocu anlayıştan, baskıcı ve yasaklardan yana olduğu gün gibi aşikardır. Bu ülkede kimin hukukun üstünlüğünü savunduğu, kimin de üstünlerin hukukunu muhafaza etmek için mücadele ettiği ortadadır. Kimin çetelere karşı amansız bir mücadele içinde olduğu, kimin çetelere avukatlık yaptığı herkesin malumudur. Yarın yazacaklarını biliyorum ama söylemek zorundayım. Bazı entelektüeller, köşe yazarları ikide bir yazarak, konuşarak şu ifadeleri kullanıyorlar. Zannediyorlar ki bizim gayretlerimizle birçok şey oluyor. Sizin gayretleriniz belki bir işaret fişeği olabilir ama bunları sümen altına iten -geçmişte olduğu gibi- iktidarlar olursa, sadece söylediklerinizle, yazdıklarınızla kalırsınız. Biz her şeyi kendi periyodu içerisinde işleten ve bu şekilde de neticeye milletiyle ulaşma gayreti içinde olan iktidarız. Kimin milletle hareket ettiği, kimin millete 'bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam' diyerek hakaret ettiği ortadadır.
Halkın iradesini baştacı yapan, milli iradeye gölge düşürülmesine eyvallah etmeyen AK Parti iktidarıdır. Demokrasiden yana olan, Meclis'i, komisyonları terk edenler, halkoylamasında halkı boykota çağıranlar, siyasi iktidara tuzak kuran, çetelere avukatlık yapanlar değil; canı pahasına gecesini gündüzüne katarak çalışan, mücadele eden, dik duran AK Parti iktidarıdır.''
-''MUHALEFETİN SEVİYESİ İYİCE DÜŞEN ÜSLUBU''-
Başbakan Erdoğan, başta CHP olmak üzere, muhalefetin artık seviyesi iyice düşen, izan ve insaf ölçülerini aşan, nezaketi, saygıyı terk eden üslubu hakkında da bazı değerlendirmelerde bulunmak istediğini söyledi.
MHP ve BDP'nin uzun süredir devam eden siyasi nezaket ve terbiye dışı uslübunu uzun süredir dikkate almadıklarını ve cevaplama gereğini de duymadıklarını belirten Erdoğan, ''Ancak aynı üslubun CHP'de topyekün bir siyasi söyleme, politikaya dönüşmüş olmasından dolayı demokrasimiz adına ciddi bir kaygı duymaktayım'' dedi. Başbakan Erdoğan, CHP'nin yeni Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, genel başkan olduğu kurultayda nasıl bir söylem, üslup kulla