"İkbal beklentisi; hakir,
küçük görme; verilen sözlerin tutulmaması; ' o da kim ki' yaklaşımı; samimiyetsizlik; güven eksikliği..."
Bunlar bir araya toplanınca evliliğin anlamı kalmadı; 6 Mayıs'ta takılan nişan yüzükleri dün parmaklardan çıkarılıp atıldı.
Anavatan ve DYP'nin kopuşa neden olan davranışlarını irdelersek...
Her ikisinin ortak hatası, her şeyi bir düzen içinde götürecek planlamayı yapmamalarıydı.
"Göç yolda düzülür" deyip yola çıkıldı, ilk aşamada yasal engelle karşılaşıldı.
Ardından "Ben olmayacaksam bu iş de olmasın" diyenlerin hakimiyeti geldi. İki taraftaki olumsuzluklar karşılıklı güveni yok etti.
"Olmazlar öne çıktı..."
Partilerin bireysel günahlarına gelirsek...
Anavatan Partisi lideri
Erkan Mumcu, başlangıçtaki samimi inancını aradan geçen sürede kaybetti.
Öteden beri var olan "
Mesut Yılmaz fobisi" her aşamada karşısına çıktıkça sinirleri gerildi.
Milletvekili arkadaşlarına baştan verdiği
adaylık sözünü yerine getirme çabası; listelerde yüzde 50 oranında temsil edilme beklentisine karşılık bulamaması kızgınlığını artırdı.
Sonuçta kendini tutamayıp, konuyu görüşmek üzere DP'ye gönderdiği
heyet bir karara varmadan televizyona çıkıp "
birleşme işinin sıkıntıya girdiğini" açıkladı.
Parti yönetiminin ikinci, üçüncü halkalarından yükselen "Anavatan yok mu olacak?" yaklaşımları sorunu daha da büyüttü.
Birleşmeye sıcak yaklaşmayan partinin ağır toplarının kendi illeri yerine başka bölgelerden
adaylık beklentisiyle ikbal
arama çabası gerilimin tuzu biberi oldu. Bir de "Partinin
malvarlığı ne olacak?" sosu üzerine eklenince, ocakta pişen aş yenilemez hale geldi.
DYP'nin küçümser tavrı
DYP ise Anavatan'a karşı hep küçümser, istiskal eder tavır içinde oldu.
"Oyları ne ki, bizden yüzde 50 oranında adaylık bekliyorlar; onun ne kadar oyu var ki" söylemi her aşamada sergilendi.
Yetmedi, "Mesut Yılmaz bize geldi, Anavatan'ın üçte ikisi zaten yanımızda" havası yayıldı.
Yasal ve siyasal zorluklardan kaynaklanıyor olsa bile, bütünleşme kongresinin tarihini ortaklarına sormadan sürekli erteledi.
Önce 3 Haziran'da kongreyi yasal zorluktan dolayı 9 Haziran'a attı.
Yetmedi, 17 Haziran'a erteledi; ardından "22 Temmuz'daki
seçim sonrasında yapalım" kararına vardı.
Bu kararını da eş başkan sıfatını yüklediği
Erkan Mumcu'ya önceden bildirmedi.
Anavatan'dan gelecek adayların listeye nasıl yerleşeceği sorularına "Hallederiz, bakarız" yaklaşımı gösterdi.
Mumcu'ya verdiği randevuya gitmedi.
Bayar: Aday değilim
Bundan sonra ne olacağına gelirsek...
Anavatan Partisi'nin dünkü kongresinde her şey netti.
Genel başkan dahil herkesin yüzünde hüzün, gözünde yaş, yüreklerinde ise kime yönelteceklerini
tayin edemedikleri
öfke vardı.
Sonuçta iki partinin lideri de kaybetti; hem de en yakın isimlerinden başlayarak.
Edip Safter Gaydalı, birleşme için 2 yıldır verdiği uğraşının heba edilmesine öfkelenip Anavatan'dan
istifa etti.
DP'ye dönen Mehmet Ali Bayar ise dün "Birleşmenin adayıydım, milletvekilliği peşinde değilim" diyerek aday olmayacağını açıkladı.
Merkez sağ da "paçadan aşağı çekme" hastalığına tekrar kavuştu.
Muharrem Sarıkaya/
Sabah