22 Temmuz
seçimlerinin
AK Parti’ye yeniden ve daha güçlü bir destekle
iktidar yolunu açması, bizzat
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’ın ağzından,
merhum başbakan Adnan
Menderes dönemine atıfla, "siyasi
zafer" olarak duyuruldu. Türk demokrasisinin çok partili döneme geçtiği ilk 10 yıla
rekor destekle
imza atan Menderes’in oğlu
Aydın Menderes, 1960’dan beri
Türkiye’de hangi vesileyle olursa olsun babası
Adnan Menderes’in adının anılmış, hatırlanmış olmasını minnetle karşılıyor. Son cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde DYP lideri
Mehmet Ağar ve
ANAP lideri
Erkan Mumcu’ya en ağır uyarıları, eleştirileri getiren isimdi Aydın Bey. Bugünlerde "
Meclis’e girmememiz hataydı" diyen Ağar’ı o gün Aydın Menderes, "Yeter söz milletindir" anlayışını, "Yeter, söz devletindir" anlayışına çevirdiği gerekçesiyle suçlamıştı. Türk
siyasetinin boynuna geçirilen "
darbe ilmiklerinin" ilk mağdurlarından biri onun babasıydı çünkü. Hassasiyeti de bundandı.
Milletin iradesini eninde sonunda ortaya koyacağını da birkaç ay önce güçlü bir şekilde
altını çizmişti. AK Parti’nin siyasi başarısı, MHP ve
CHP’nin durumu ile cumhurbaşkanlığı seçimlerini Menderes ile konuştuk.
Seçim sonuçlarının anlamı ne, bu bir siyasi zafer mi?
Seçim sonuçları büyük bir
sürpriz olmadı benim için. Ancak AK Parti’nin belki oyları iki-üç puan tahminimin üstünde çıktı. Asgari yüzde 42 oy bekliyordum. İki
seçmenden biri AK Parti’ye oy vermiş. Bir siyasi zaferdir bu. Bunun sebepleri filan tartışılır; ancak büyük bir başarı olması tartışılmaz. Kesin ve açıktır.
MİLLET İRADESİNİ GÖSTERMEMİZ GEREKİYOR
Babanızın başarısına atfen 50 yıllık rekor kırıldı dendi…
Oy yüzdesi itibariyle 1950-54-57
Demokrat Parti, 1965 Adalet Partisi’nin aldığı oylardan biraz geride; ancak 1969 AP’sinin aldığı oyla aynı seviyede. Sadece Tayyip Erdoğan’ın değerlendirmesinde Demokrat Parti 50’den 54’e oylarını artırarak ikinci defa iktidar olmuştur dedi. Demokrat Parti, yüzde 56,7’lik oran ve 5 milyon küsur oyla hâlâ en yüksek oy alan parti durumunda. Ama Erdoğan haklıdır, AP 1969’da ikinci kez seçilirken oran olarak oylarında yüzde 5’lik bir düşüş olmuştur. Ve
Anavatan Partisi de 1987 seçimlerini kazanırken 35’e düşüp gerilemişti. İkinci defa iktidar olmanın tek örneği değildir AK Parti. Ama DP’den sonra oylarını artırarak iktidar olan ikinci parti konumundalar. Bu da bu büyük zaferi daha da fazla taçlandırmış oluyor.
Seçim sonucu yorumlarından biri "Halk, siyasetin siyaset aktörleri dışında yapılmasını istemiyor" oldu. Sonuç bunu gösteriyor mu?
Çok açık. Muhalefet partilerine, özellikle de CHP’ye seçmen,
cumhurbaşkanını
mahkeme seçecekse, git seni de mahkeme seçsin, dedi. Benden niye oy istiyorsun? 26
Nisan’da CHP ile ANAP ve DYP Meclis’e girmemek suretiyle,
27 Nisan’da bir de e-
muhtıra, iki üç gün sonra da
Anayasa Mahkemesi’nin 367 ile ilgili kararı eklenince millet kendi iradesini kısıtlanmış, önü kesilmiş olarak gördü. Ve bunun karşısında da çok açık bir tavır koydu. Bu da AK Parti’ye çok oy kazandırdı. 2002’de yüzde 34 oy olan bir AK Parti’nin oylarını en az bir 10 puan artırmıştır bu 26-27 Nisan süreci. Bunu bir büyük başarıyı küçültmek için söylemiyorum. Ama burada milletin kendi iradesine ve demokrasiye sahip çıkışını seçimler münasebetiyle görmemiz ve göstermemiz gerekiyor.
BU SONUÇ, GELECEĞE IŞIK TUTMALI
Neden?
Herkes bundan üstüne düşen dersi çıkartsın diye. Yoksa seçim sonuçlarının çok fazla geriye dönük okunmasından yana değilim. İleriye dönük okunmalı sonuçlar. Geriye
okuma siyaset sosyolojisi ve medyanın işi. Siyasetçiler ve
halk geleceği doğru okumalı.
Merkez sağın iki partisiyiz diyen DYP ve ANAP da artık yok. Bunun sebebi nedir? Merkez sağ ortadan mı kalktı?
Merkez sağ artık AK Parti’dir. Zaten 2002’de bu gözükmüştü. Ya da AK Parti merkez sağ. İster öyle söyleyin ister böyle.
Fark ne?
Hiçbir fark yok. İsterseniz merkez sağı
tarif edin, oradan AK Parti; AK Parti’yi tarif edin, oradan merkez sağ yorumları çıkar.
Genel çerçevesiyle merkez sağ nedir? Tarifiniz ne?
Merkez sağın, ideolojik bir tarifini yapmak zor bence. Türkiye’de şu hususu gözden uzak tutmamak lazım; iktidara gelenler zaten merkez sağ oluyor. Türkiye’de iktidarın rengi merkez sağdır. AK Parti merkez sağdır dememizin sebebi, bugüne kadar merkez sağın yürüttüğü siyasete ve söylemlere sahip çıkmıştır. Kendinden önceki hükümetten farklı bir şey de yapmamıştır. Ama yaptıklarını doğru ve başarılı yapmıştır. Diğerleri gibi eline yüzüne bulaştırmamıştır. Yoksa bugün ne AKP, ne MHP’yi daha ideolojik tanımlamak zordur. İcraatlarıyla tanımlamak mümkündür. İlla merkez sağ olmak da iyi bir şey değildir. Bugün Türkiye’de merkez sağ olmamak da gerekebilir. Bunu çok da kutsamamak lazım.
CHP VE MHP İÇİN GEREKEN…
Merkez sağ iktidarsa, şimdi yaşanan muhalefetsizlik mi?
Bir yerde öyle. CHP bundan sonra zor bir dönemden geçecek. Kolay kolay kendini toparlayamaz. Deniz
Baykal’ın gitmesi de hiçbir işe yaramaz. Kim gelirse gelsin yerine, olmaz.
Mustafa Sarıgül deniyor. Sarıgül, Baykal ile kıyaslanınca onun karikatürü bile olamaz. Seçim gösterdi ki CHP, 1940-50’lerdeki tek parti zihniyetindeki CHP’ye döndü.
Temel yanlışı bu. Ne zaman yaptı bu hatayı? 27 Nisan’da Meclis’e girmeyerek. Bugün Meclis’te temsil edilemeyen partilerden, büyük bir muhalefet başarısı ve iktidar alternatifi gözükmüyor. Burada MHP önemli hale geliyor.
MHP ana muhalefet olma şansı mı yakaladı?
Becerebilirse öyle. MHP bunu başarabilirse sayısal olarak hiç önemi yok. Rahatlıkla ana muhalefet odağı olur. Becerebilirse, kendini merkez sağa, merkeze taşıyabilir. Altını çiziyorum, kendini Türkiye’nin her yerinden oy alabilecek bir parti haline getirirse MHP’lilerin önlerinde altın bir fırsat duruyor. Ama bugünkü genel başkanı ve yönetimi bende otomatik olarak bu fırsatı değerlendirebileceği gibi bir izlenim oluşturmuyor.
Ne tavsiye ediyorsunuz?
Türkiye’nin her yerinden, her kesiminden oy alabilecek bir parti nasıl olunuyorsa onu olacaklar. Başka yolu yok. İsterlerse mümkün olur, ama o sıçramayı göstermek, o iradeyi ortaya koymak, yenilemek, değiştirmek kolay bir iş değil. Ümitsizliğim o noktada. Nasıl olsa böyle bir parti çıkacak günün birinde. AK Parti ilelebet iktidar değil.
REFERANDUMDA ERDOĞAN’A PAS VERİLDİ
Cumhurbaşkanı seçilemeyen bir tablodan sonra yapılan bu seçim bir anlamda referandum muydu?
Evet öyle. İki seçim bir arada yapıldı. Millet hem genel seçim için hem
cumhurbaşkanlığı seçimi için oy kullanmış oldu.
Kim cumhurbaşkanı seçilmeli peki?
Özde milletin dediği olacaksa,
Abdullah Gül’ün seçilmesi lazım. Sözde milletin dediği olacaksa, kim seçilirse seçilsin, fark etmez. Gül’ün tek eşdeğerdeki alternatifi Tayyip Erdoğan’dır. Eş ağırlıkta olmasa da Meclis’in seçeceği cumhurbaşkanının eşi mutlaka türbanlı olmalıdır. Yoksa yüzde 50’nin de pek bir anlamı kalmaz.
Neden? Bu oylar taşıma oylar mı?
Hayır oylar taşıma değil, geçici değil. Millet işi bitirdi. Bundan sonra top Erdoğan’ın ayağında. Golü o atacak, size gol pasını vermiş millet, hem de
kaleci yok, Erdoğan boş kaleyi görüyor. Ofsayt yok. Atarsa gol olacak. Aksi takdirde
milli irade Çankaya’nın eteklerinde kalır.
YENİ CUMHURBAŞKANININ EŞİ BAŞÖRTÜLÜ OLMALI
Aday Gül olmadı, Erdoğan da olmadı. Ne olur?
Üç ihtimali de söylüyorum bakın… Abdullah Gül ilki. Hayır Gül olmayacak diyorsa Tayyip Bey olacak. Arkadaşlık başkadır, siyaset başka. Siyasette eşit ağırlıktadır bu işler. Bunlar olmuyorsa eşinin başı örtülü birini Çankaya’ya çıkartmak için AK Parti’nin her şeyi yapması gerekir.
Siyaset dışı aktörler nerede olur yeni süreçte?
Nerede olurlarsa olsunlar. O artık milletin meselesi değil. O AK Parti’nin meselesi. Bundan sonra milli iradeyi seçmen gelip
Ankara’da mı koruyacak? Böyle bir görevi var mı? Milli iradeyi korumak için iki kişiden biri AK Parti’ye vermiş sandıkta. Bundan sonra o onun vazifesi. Yani millet mazeret dilekçesi kabul etmez. Ha şu 367 konusu var. Eğer 367 konusunda CHP-MHP Meclis’in önünü tıkar ve bundan dolayı Erdoğan, Abdullah Gül’ü veya eşi başörtülü birini cumhurbaşkanı yapamazsa, izleyeceği yol şu olmalıdır. Geçici olarak cumhurbaşkanı seçilir ve tekrar devreye cumhurbaşkanını halk seçsin denir, referandum sandığı konur.
Yani cumhurbaşkanını parlamenter sistem yerine halkın seçmesi için geçici bir cumhurbaşkanlığı öneriyorsunuz.
Evet. O zaman AK Parti’nin diyeceği ya Abdullah Gül’ü Meclis’te seçelim ya da cumhurbaşkanını halk seçsin. Şimdi biz seçelim, ama zaten referandum var, buna gitmiş iş. Bunlar olmuyorsa, benim belirlediğim bir
adaya siz oy vereceksiniz diyecek. Yani bu seçimde, AKP milli irade imtihanı verecek. Şartlar zordur, ama bunu getirmiştir.
MHP ENGEL OLURSA CHP’LEŞİR
Yeni Meclis tablosuna baktığınızda erken seçim gözüküyor mu? Sorunsuz cumhurbaşkanı seçilebilir mi?
Cumhurbaşkanlığı seçimi için
kilit parti MHP. Bence MHP geleceğe oynayacaksa, hiç olmazsa bizim söyleşinin çıktığı günün ertesi günü, eşinin başı örtülü biri cumhurbaşkanı olmasında mahsur görmediğini açıklaması lazım. Olay budur.
Yapmazsa, MHP küçülür, büyüyemez. Peki AKP sıradan birini cumhurbaşkanı yapmasını oy verenlere, ne yapalım bu kadar oldu, Türkiye’nin şartları zordu. Uzlaşmayla hareket ettik, cumhurbaşkanlığından daha çok önemli olan iktidardır derse ve bunu kabul ettirecekse onu bilmiyorum. O AK Parti ile seçmenine bağlı. Bu işin baş aktörü iki kişidir artık. Birisi Tayyip Erdoğan, öteki
Devlet Bahçeli. Zira alınacak kararlar AKP iktidarı ile MHP’nin geleceğini çok yakından ilgilendiriyor. MHP bunu yapmadığı takdirde, CHP’lileşir.
BİRLEŞMEMENİN FATURASI ANAP’A DEĞİL, DYP’YE KESİLDİ
ANAP lideri Mumcu ile DYP lideri Ağar nerede hata yaptı?
ANAP beni ilgilendirmez; DYP 2002 büyük kongresinden itibaren ne yaptıysa yanlış yaptı. Düz ovada siyaset söylemi, Benelüks modeli yanlıştı. Merkez sağ bunu kabul etmez. Başbakan Türkiye’nin her yerinde ‘tek devlet tek millet, tek vatan tek
bayrak’ dedi. AKP’nin aldığı oyların kodların biri de budur. Yoksa AK Parti MHP gibi tersi olurdu sadece
doğudan güneydoğudan oy alırdı. Batıdan, başka yerlerden oy alamazdı. Onun için AK Parti kazandı. Anavatan ile DYP’nin birleşmesi başarılı olsaydı bundan dolayı çok büyük bir hayati oy artışı olmazdı, doğru. Fakat DYP bütün bunlara rağmen 4 Haziran günü ‘doğru ve dürüst’ bir aday yoklaması yapsaydı, yüzde 10’u aşabilirdi. Ölümcül yarayı 4-8 Haziran arasında aldı. Birleşememenin siyasi faturası ANAP’a değil, DYP’ye , yani Demokrat Parti’ye kesildi.
KİLİT SORUNLARI ÇÖZME GÖREVİ YENİ İKTİDARDA
Bağımsızlarla, MHP’nin aynı çatıda olması gerilim sebebi mi?
Ne MHP ne DTP kökenli bağımsızların hemen
kavga edeceklerini zannediyorum. Daha ayağının tozuyla bu iktidarın DTP kökenli milletvekilleriyle bir
dayanışma ve işbirliğine gireceğini zannetmiyorum. Çıkmaz sokaktır bağımsızlar. Aşırı giderlerse, AK Parti’ye oy kazandırırlar. Aşırı gitmezse de AK Parti’ye oy vermemiş olanları haklı çıkarmış olurlar. Saman alevi gibi, devamı olan şeyler değil bunlar. Durduk yerde kavga
gürültü olmaz. İşi gücü bırakıp bağımsızlarla birileri uğraşırsa diyecek bir şey yok.
Leyla Zana üç gün önce konuşsaydı, bir yarısı daha seçilemezdi bağımsızların.
AK Parti desteği bazı illerde yüzde 70’leri buldu. Doğu ve Güneydoğu halkı, Türkiye’nin bölünmeyeceğinin oylamasını mı yaptı?
Kesinlikle. Niye AKP’ye verdiler? Özellikle AKP’ye kendi verdiği oylarla, iktidara taşıyacağını Güneydoğu ve Doğu
Anadolu’daki
Kürt kardeşlerimiz bilmiyorlar mı? Biliyorlar tabi ki…
KÜRT MESELESİ IRAK’A ENDEKSLİ
Kürt meselesini çözme vazifesi de AK Parti’ye verildi denebilir mi?
Kürt meselesini çözülüp çözülmemesi kolay bir iş değil. Uzun vadeli bir iştir. Kürt meselesi, küresel bir mesele haline gelmiş. Türkiye’deki gelişmeler, Kürt meselesinin geleceğini belirlemez. Bunun altını özellikle çiziyorum. Kürt meselesini çözüleceğini
Irak’ın bölünüp bölünmemesi belirler. Türkiye,
Suriye ve
İran’ın bölünüp bölünmemesini de Irak’ın bütünlüğü belirler. Kürt meselesi başka türlü çözülmez.
Halk, "biz ayrılmak, söylendiği gibi Türkiye’den kopmak istemiyoruz, federasyon istemiyoruz" demedi mi oylarıyla?
Doğru ama bundan sonra şartlar ne getirecek? Bizim Aydın’da turpun büyüğü heybede derler. Türkiye’nin en önemli meseleleri yeni iktidar dönemine kalmıştır. AB, ABD ilişkileri, cumhurbaşkanlığı, Kürt meselesi; daha doğrusu Irak’ın geleceği. Önemli ve hayati olan budur. Terörü de çözecek olan ne Türkiye’nin içi, ne tek başına bir askeri harekâttır. Her şey Irak’ta ne olacağına bağlıdır.
AKSİYON