TBMM Genel Kurulunda,
kayıp çocuklar ve çocukların maruz kaldığı sorunlara ilişkin
iktidar ve muhalefet milletvekilleri tarafından verilen 25 ayrı araştırma önergesi birleştirilerek görüşüldü. Yapılan görüşmeler sonucunda, kayıp çocuklar sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis Araştırması Komisyonu kurulması oy birliği ile kabul edildi.
Komisyon, 16 üyeden oluşacak. Görev dağılımının ardından 3 ay süreyle faaliyette bulunacak olan
komisyon, gerektiğinde
Ankara dışında da çalışma yapacak.
Kayıp çocuklar ve çocukların
mağdur olduğu sorunlara ilişkin araştırma önergelerinin görüşmelerinde ilk olarak,
Hükümet adına
Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf söz aldı.
Sahip oldukları
genç nüfusun, kalkınmanın en önemli dinamikleri arasında gösterildiğine işaret eden Kavaf, Türkiye'de yaklaşık 24 milyon çocuk bulunduğunu, bu sayının pek çok
Avrupa ülkesi nüfusundan daha fazla olduğunu belirtti.
Kavaf, çocukların
ihmal ve istismara son derece uygun olduğunu, zaman zaman suç ve çıkar aracı olarak kullanıldığını kaydetti.
Literatürde kayıp çocuk tanımının, ''evden kaçan çocuk'' ve ''kaçırılan çocuk'' şeklinde iki başlık altında ele alındığını anlatan Kavaf, çocuk
kaçırma nedenleri sıralandığında ortaya uzun bir liste çıktığını ifade etti. Kavaf, çocuğun yaşından cinsiyetine, kaçıran kişiye göre nedenlerin farklılaştığını vurgulayarak, hedeftekilerin genellikle
küçük yaş grubundaki çocuklar olduğunu dile getirdi.
Kavaf, kaçırılan çocukların yaşı büyüdükçe
kaçırılma nedenlerinin de değiştiğine dikkati çekerek, ''4-5 yaşa kadar daha çok duygusal gereksinimlerle gerçekleştirilen kaçırma olayları görülürken, özellikle 6-14 yaş arasında kaçırılan çocukların büyük çoğunluğu suç kurbanı olmaktadır. Özellikle okul dönemi kız çocukları, okul dönemi erkek çocuklarına göre 3 kat daha fazla kaçırılma riski altındadır'' diye konuştu.
-''DÜNYADA HER YIL 2,5 MİLYON ÇOCUK KAÇIRILIYOR-
Devlet Bakanı Kavaf, dünyada her yıl yarısı
kız çocuğu olmak üzere 2,5 milyon çocuğun kaçırılarak satıldığının, 90 milyon çocuğun da
sokakta yaşadığının tahmin edildiğini kaydetti. Kavaf, milyar dolarlık ticaret olarak da kabul edilen çocuk ticaretinin en önemli kaynağının, bazı
Afrika,
Balkanlar ve
Güneydoğu Asya ülkeleri olduğunu anlattı.
Dünyada kayıp çocuk riskinin yüzde 30, Türkiye'de ise yüzde 15 olduğunu vurgulayan Kavaf, Baş
bakanlık İnsan Hakları Başkanlığının hazırladığı kayıp çocuklar raporunun, önlem alınmazsa, Türkiye'deki riskin de büyüyebileceğini ortaya koyduğunu kaydetti.
Kavaf,
Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre 1997'den günümüze kadar toplam kayıp başvuru sayısının 27 bin 594 olduğunu, yapılan çalışmalar sonucu bunlardan 25 bin 937'sinin bulunarak,
ailelerine ve ilgili kurumlara teslim edildiğini bildirdi. Kavaf, şu anda bin 657 kayıp çocuğun
emniyet birimlerince aranmasına devam edildiğini, bu çocuklardan 590'ının sosyal
hizmet kurumlarından izinsiz olarak ayrılıp, ''kayıp'' olarak nitelendirilemeyecek çocuklar olduğunu söyledi. Kavaf, bin 67 çocuğun ise ailelerinin yanından ayrılarak, geri dönmediğini belirterek, kayıp çocukların yüzde 88'inin 13-
18 yaş aralığında, büyük oranda kız çocukları olduğunu vurguladı.
Çocukların evlerinden ayrılış nedeni olarak, ''duygusal ve
psikolojik gelgitleri, aile içi
iletişim sorunlarını'' gösteren Kavaf, erkek çocukların ise daha çok macera hevesi ve iş bulma ümidiyle evlerini terk ettiğinin değerlendirildiğini söyledi.
-''SOKAK YAŞAMININ CAZİBESİ''-
Çocukların, sosyal hizmet kurumlarındaki açık kapı uygulamasıyla bazen aileleri, bazen arkadaşlarıyla
vakit geçirdiğini, sonra kuruma döndüğünü anlatan Kavaf, bu çocukların ayrılışları itiyat (alışkanlık) haline getirdiğini, onlarca kez aynı davranışı sergileyebildiğini belirtti. Kavaf, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Korunma ve
bakım altındaki çocuklarımızın, zaman zaman kuruluşlarımızdan izinsiz ayrılışlarının nedenlerinin başında, özellikle son zamanlarda 5395 sayılı
kanun gereği, haklarında bakım tedbiri kararı alınarak, kurumlarımıza yerleştirilen çocuk profilinin değişmiş olması gelmektedir. Kuruluşa kabul edilmeden önce, genelde parçalanmış ailelerden gelen suç mağduru olan, suça yönelen bazı çocukların geçmiş yaşantılarından kaynaklanan travmaların neden olduğu, psikososyal durumları nedeniyle yapılan bütün uyum çalışmalarına rağmen, davranış değişikliğini kısa sürede gerçekleştirmek mümkün olamamaktadır.
Bu çocuklar, genellikle suça yönelmeleri ve cinsel istismar mağduru olmaları nedeniyle kendilerini suça iten kişilerin ya da grupların yönlendirmesi, baskısı, kontrolsüz sokak yaşamının sorumsuzluğu ve cazibesi nedeniyle kurum bakımını reddetmekte, kuruluşa teslim edildiklerinde, izinsiz olarak ayrılabilmektedir. Bazı çocuklarımız ise ailelerini özlemekte, sık sık ailelerinin yanına gitmekte, ailelerince zamanında teslim edilememektedirler.''
-3 BAKANLIK ARASINDA PROTOKOL-
Kavaf, kayıp çocuklar ulusal bilgi sistemi projesi kurumlar arası
işbirliği protokolünün, İçişleri, Adalet bakanlıkları ve bakanlığınca en kısa sürede yürürlüğe konulacağını bildirdi.
Protokol çalışmalarının sona erdiğini vurgulayan Kavaf, protokolle çocuk kayıplarının önlenmesi, kaybolan çocukların bulunması için sorumlu kurumlar arasında etkin işbirliğinin sağlanması, kaybolma vakalarına ilişkin ulusal bilgi sisteminin oluşturulması, kayıpların incelenmesi ve nedenlerinin araştırılmasının amaçlandığını anlattı. Kavaf, böylece güncel bilgileri içeren veri tabanı sayesinde kayıp çocukların aranmasında, kurumlar arası gerekli refleksin çok daha kısa sürede ve etkin şekilde oluşturulmasının sağlanacağını vurguladı.
Kavaf, yeni
kayıt sistemine esas olacak 3 ayrı bilgi formuyla, sağlıklı veri toplanacağını, aramada uygulanacak işlemlere standart getirileceğini anlattı. Kavaf, yeni kayıt sistemiyle toplanacak bilgilerin, belirli aralıklarla istatistiksel analize tabi tutularak, konunun çeşitli yönleriyle değerlendirilmesinin mümkün olacağını dile getirdi.
Kayıp çocuklar sorununun çözümü için öncelikle anne, babalara ilişkin çalışmalar yapılması gerektiğini ifade eden Kavaf, anne, babalara aile içi iletişim, ana, babalık, sorun çözme ve empati geliştirme eğitimi verilmesinin zorunluluğuna işaret etti.
Kavaf, aile içi iletişim nedeniyle evi terk eden çocuğun bakım evinde tutulmasının, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çok kolay olmadığını belirtti. Kavaf, öncelikle çocuğun evden kaçış nedeni üzerinde durulduğunu, daha sonra çocuğun ihtiyacı olan koşulların sağlanmaya çalışıldığını anlattı.