CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal, Cumhurbaşkanının uzlaşmayla seçilmesine inandıklarını belirterek, ''Biz çoğunluktaysak 'istediğimizi seçeriz, seçeceğiz' demeyiz, uzlaşmaya açık oluruz. Muhalefet partilerinin, toplumun, herkesin içine sindireceği bir
cumhurbaşkanını birlikte ararız'' dedi.
Baykal, ATV'de ''Doğruya Doğru'' programına katılarak, soruları yanıtladı.
Anayasa Mahkemesi'nin
Anayasa değişikliği paketine ilişkin kararının ardından genel
seçimlerden sonra oluşacak yeni
Meclis'in Cumhurbaşkanı'nı seçip seçemeyeceğinin sorulması üzerine, Baykal, ''bu konuda hukuki bir boşluk bulunmadığını'' söyledi.
TBMM'nin, ''gider ayak, seçime çok az bir süre kala Anayasa değişikliği paketi hazırladığını'' anlatan Baykal, ''Bunun henüz kabul noktasına gelmediği ortada.
Anayasa Mahkemesi bu çabanın önünü kesmemiştir. Bunun uygulanabilmesi, ancak 21
Ekim'de yapılacak
referandumla netleşecek'' dedi.
Referandumun yapılacağı 21 Ekim 2007'ye kadar
Türkiye'de mevcut, yürürlükte olan bir Anayasa bulunduğunu belirten Baykal, Anayasa'nın Cumhurbaşkanı seçimi ve hükümetin oluşumunu düzenleyen maddelerinin de yürürlükte olduğunu anımsattı.
Baykal, ''İyi niyetle bakıldığı zaman, bu var olan Anayasa'yı uygulayarak Türkiye'nin yeni bir döneme geçmesi mümkündür ve doğru olan da budur'' diye konuştu.
-''ÜLKE İÇİN İYİSİ...''-
Anayasa değişiklik paketinin, ''iyi hazırlanmış, sorunlar dikkate alınarak tedbirler alınmış bir paket olmadığını'' söyleyen Baykal, paketin ''alelacele, iyi tartışılmadan hazırlandığını, Türkiye'de bir rejim değişikliğinin kapısını açacak değişilikler içerdiğini'' savundu. Paketin, ''karmaşaya açık bir niteliği olduğunu'' ifade eden Baykal, şöyle devam etti:
''Anayasa Mahkemesi iptal etmiş olsaydı, eski sistemle devam edilecekti. Şimdi onun önünü açtı, onun kabul edilmesi şansı ciddiyetle var. Olgunlaştırılmış bir tasarı da değil. O nedenle
ülke için iyisi, doğrusu; yeni bir anayasal düzene geçilecekse dahi, ülke için doğrusu, var olan hukuk sistemine göre önümüze gelen sorunları çözmektir. O sorunlar seçimden sonra yeni hükümetin kurulması, Cumhurbaşkanının seçilmesi... Ve o arada referanduma kadar geçecek süre içinde Anayasa değişikliğinin yeni bir anlayışla... Düzenli, daha gerçekçi, Türkiye'nin sorunlarını engelleyecek nitelikte ele alınıp düzenlenmesi... Ve o noktada mutabakatla yeni bir yola çıkılması ihtiyacı var.''
-11. CUMHURBAŞKANININ SEÇİMİ-
Cumhurbaşkanının sadece bir partinin siyasi düşüncesinin temsilcisi olmasının ''yanlış'' olduğunu,
Cumhurbaşkanlığının tarafsız bir konumda olmasına inandıklarını belirten Baykal, Cumhurbaşkanının Anayasa'ya göre Türkiye'nin tümünü temsil etmesi gerektiğini kaydetti.
Baykal, ''Bu nitelikteki bir insanın, uzlaşmayla, müzakereyle... Sadece parlamento içinden değil, dışından da bir uzlaşmayla oluşturulması gerekir diye düşünüyoruz. Meclis'te böyle bir uzlaşma eğilimi görürsek ve bu konuda belli bir yönlendiricilik konumunda olursak bunu deneriz. Biz çoğunluktaysak 'istediğimizi seçeriz, seçeceğiz' demeyiz, uzlaşmaya açık oluruz. Muhalefet partilerinin, toplumun, herkesin içine sindireceği bir cumhurbaşkanını birlikte ararız. Eğer başkaları yönlendirici konumda olurlarsa, onlar bu anlayışa girerlerse iyi niyetle katkı yaparız. Eğer girmezlerse, demek ki onlar Meclis'i tıkamak istiyorlar, Türkiye'yi yeni bir seçime götürmek istiyorlar. O seçimden sonra kendi anlayışlarına göre Cumhurbaşkanını Türkiye'ye kabul ettirmek istiyorlar. O, onların politikası.''
Deniz Baykal, TBMM tarafından seçilecek yeni Cumhurbaşkanının Anayasa gereği 7 yıl görev yapacağını kaydetti.
Cumhurbaşkanı'nın Meclis tarafından seçilmesinin önünde bir engel bulunmadığını ifade eden Baykal, ''Ama Meclis seçemezse, seçememiş olur. Meclis seçerse o niyetle biri seçilecektir. Seçim meşrudur'' dedi.
Demokrasinin, hukukun gereklerinin Türkiye'de işleyeceğini belirten Baykal, referandum sonucunda, Cumhurbaşkanını
halkın seçmesi yönünde karar çıkarsa, bir sonraki Cumhurbaşkanının bu şekilde seçilebileceğini kaydetti.
-''KRİZ UYARISI YAPMAK İSTEMİYORUM''-
Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı seçiminin ''bir
kriz konusu olmaması gerektiğini'' ifade eden Baykal, Türkiye'nin ''dayatılmış bir Cumhurbaşkanlığıyla karşı karışa kalmaması gerektiğini'' söyledi.
''Bir AK Partilinin de Cumhurbaşkanı olmasına
destek vereceklerini'' söylediklerini anımsatan Baykal, ''Olabilecek isimler bulunabilirdi ama ne yazık ki son ana kadar isim söylenmedi. Son dakikada, kapalı kapılar arkasında, 3 kişi kapalı karar alarak Türkiye'nin Cumhurbaşkanını belirlediler. Bu olmaz. Bu
demokrasi falan değildir'' dedi.
Bu tavrın, ''bir çok sıkıntı yarattığını, şimdi o sıkıntıyı aşmanın yollarının arandığını'' anlatan Baykal, şöyle devam etti:
''Kriz uyarısı yapmak istemiyorum. Tablonun iyi olmadığı açık. Türkiye çok yoruluyor. Anayasa, hukuk yoruldu,
siyaset hırçınlaştı. Haksız bu manzaralar. O bakımdan bir sıkıntılı sürecin içinden geçmekte olduğumuz açık. Daha da ağırlaştırmak istemiyoruz durumu. Ne yazık ki, bu süreç içinde pek çok yanlışlıklar yapılmıştır. Bir yanlışlık da... Tabii, bu kızgınlıkta 'Anayasayı değiştireceğiz' diye, çalışma yapmadan, duygusal tepki, kızgınlık içinde bir Anayasa değişikliğinin dayatılması ve sonra da onun bütün aşamalardan ciddiyetle geçerek, Türkiye'nin önüne uygulanabilecek bir
model gibi referandum aşamasına kadar gelmiş olması... Bu sıkıntılı bir noktaya Türkiye'yi getirdi. Bunu hep beraber aşmaya çalışacağız.''
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Ben bugüne kadar ne yolsuzluk yaptığım için
demir parmaklıklar arkasına girdim de ne d
e devleti, halkı birbirine katacak, husumete sevk edecek şiirler okuduğum için... Sadece demokrasi için mücadele için demir parmaklıklar arasına gittim'' dedi.
Partisinin seçim vaatlerini anlatırken, mazot fiyatına
indirim yapacaklarını ifade eden Baykal, bunu mazottan alınan ÖTV'yi kaldırarak yapacaklarını bildirdi.
CHP'nin
dokunulmazlıkları da kaldıracağını ve kendi milletvekili adaylarından bu yönde bir
belge aldıklarını anlatan Baykal, ''bugün içinde Baş
bakan ve bakanların da bulunduğu 200 civarında milletvekilinin dokunulmazlık dosyasının bulunduğunu'' söyledi.
Bu dokunulmazlığın kaldırılmasının, ''CHP olmazsa yapılacak iş olmadığını'' kaydeden Baykal, ''Türkiye, böyle yönetiliyor. Dünyada, bizdeki gibi bir dokunulmazlık yok. Bunu biz kaldıracağız, kesin kararlıyız'' dedi.
Baykal, CHP'nin adında olmasına rağmen, ''halk kısmının altta kaldığı'' eleştirilerinin bulunduğunu anımsatılması üzerine, şöyle konuştu:
''İktidarla diyaloğumuza bakıldığında eleştirilerimizi söylüyoruz. Hükümetin yanlışlıkları ne ise söylüyoruz. Ülke sorunlarıyla ilgili görüşlerimizi söylüyoruz,
terörse terörü, yoksulluksa yoksulluğu, yolsuzluksa yolsuzluğu konuşuyoruz. Hiçbir zaman ne
Başbakan'a, ne AKP yöneticilerine,
hakaret ve onları
küçük düşürme, onların burnunu sürtme hareketi ve girişimi içinde değilim ben. Hakaret peşinde değilim, karalamaya çalışmıyorum ama yaptıkları yanlışları söylüyorum. Benim görevim bu...
Ama AKP'nin bize yönelik söylemine dikkat ediyorum, hakaret söylemi yapmaya çalışıyor, karalama söylemi yapmaya çalışıyor.
'Onlar kim olacak', 'ne anlarlar bu işten', 'bir çivi çakmamışlardır' diyor. Koca CHP, 80 yıllık Türkiye'nin bu coğrafyada dimdik ayakta durmasına en büyük katkıyı yapmış olan parti,
ekonomik altyapısı, hukuk düzeni her şeyi ortada. Koca CHP, yıllardır
iktidara gelmedi, ben başbakan olmadım. Ben iktidar sorumluğu üstlenmedim.
Ne söylüyor bana, 'CHP bir şey yapmadı'. Ne demek yapmadı, dünya'da başı dik onurlu tutan bir Türkiye varsa buna en büyük katkıyı yapan partilerden birisidir diyorum. Bakın birisi diyorum. ondan sonra gelenlerde, Bayar'ın dan Demirel'ine kadar hepsinin çok büyük katkıları olmuştur. Menderes'ine kadar.
Başbakan'ın yaklaşımı bu değil. 'Yok kardeşim bunlar yok'.
-''BAŞBAKAN EZİKLİK İÇİNDE''-
Bizi, elinden gelse
denize süpürüp atacaklar. Benimle ilgili söylediği 30 sene önce, 'bunu zamanında işte paltoyla oturuyorduk'. Kardeşim, 1974'te Türkiye bir
Kıbrıs harekatı yapmış, oradan kaynaklanan sorunlar var, arkasından dünya bir enerji krizi içine girmiş. Ben başbakan değilim, ülkeyi yönetmiyorum, ben enerjiden sorumlu bir bakanım. Türkiye'nin ağır imkanları, bu bambaşka bir olay. O dönem yaşanmış bir sıkıntı. Benim bakan olarak içinde bulunduğum hükümetin 30 yıl önceki Türkiye'den bir örneği konuşuyor. Bu gün, Türkiye, dünya bambaşka noktaya gelmiş, onu konuşacağına... Bu nedir biliyor musunuz? Benim hakkımda söyleyecek sözü olmadığını ortaya koyuyor.
Türkiye'de terör, yolsuzluk, ekonomi, tarım tartışılıyor vesaire bunları konuşmuyoruz, bunları söylüyor. Bu arada, 'cibilliyetsiz' diyor, 'it ürür kervan yürür', 'bunların kılavuzu kargalardır'... Ben başbakan hakkında böyle şeyler söyleme ihtiyacı hissetmiyorum. Çünkü içimde bir eziklik yok, içimde bir kırgınlık yok. Başbakan eziklik içinde, kırgınlık içinde, işini başaramadı. Cumhurbaşkanlığı seçimini yüzüne gözüne bulaştırdı, başaramadı. 360 milletvekili var, bunu dar bir kadro içinde, 'üç kişiden biri olacak' diye inat etti.''
-''BİZİ SEÇENLER HALK DEĞİL Mİ?''-
''O kızgınlıkla, Başbakan'ın, CHP için 'halk desteği yok' dediğini'' ifade eden Baykal, ''Bizi seçenler halk değil mi? Temmuz ayının sıcağında il il niye dolaşıyorum? Hayatım köy kahvelerinde geçti'' dedi.
Baykal, sözlerine şöyle devam etti:
''Bütün siyasi hayatım
askeri müdahale ile iktidar arayışlarına karşı çıkmakla geçti. 12 Mart'a karşı çıkan benim, 12 Eylül'e karşı çıkan benim, ondan sonra da daima pırıl pırıl bir irade çizgisinde siyaset yapan benim. Bu çizgimiz, benim ordu düşmanlığı yapmamı gerektirmez.
Sayın Başbakan'ın Silahlı Kuvvetlerle problemi var. Bizim
Türk Silahlı Kuvvetleri ile problemimiz yok. Silahlı Kuvvetler, devlete müdahale ettiği zaman buna hepimiz karşı çıkarız. Çıktık da... Zincirbozan'a, merkez komutanlığına giden benim.
Ben bugüne kadar ne yolsuzluk yaptığım için demir parmaklıklar arkasına girdim de ne de devleti, halkı birbirine katacak, husumete sevk edecek şiirler okuduğum için... Sadece demokrasi için mücadele için demir parmaklıklar arasına gittim. Bundan dolayı da kimseye kırgınlığım yok. Devlet de bizim, silahlı kuvvetler de bizim, Anayasa Mahkemesi de bizim...''
-MHP İLE KOALİSYON-
Seçimden sonra MHP ile
koalisyon yapabileceklerine yönelik düşünceleri de değerlendirirken, Baykal, şunları kaydetti:
''Öyle bir şey söz konusu bile değil, her parti tek başına iktidara gelmek için çalışıyor. Biz çalışıyoruz. Eminim MHP de bunun için çalışıyor, AKP de onun için çalışıyor. Yarın ne olur, ülkenin içinde bulunduğu şartlar neyi gerektirir, sorumlu insanlar olarak Türkiye'nin önünü açmak için ne gerekiyorsa onu yaparız.''