Seçimler oldu, meclis şekillendi. İstenilen oldu ama istedikleri olmuyor. MHP "demokrasinin gereği" diyerek
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılıyor. İki gazeteci artık MHP’yi kıyasıya
eleştiriyor.
22 Temmuz seçimleri öncesinde sık sık dile getirildi.
AK Parti’ye muhalefet eden kesimler, DP projesinin de çökmesiyle, güçlü bir muhalefet için MHP ve
CHP’nin meclise girmesi gerektiğini savundu. 22 Temmuz öncesinin gerginleşen siyasi havasından kaygı duyanlar ise bu talepleri MHP-CHP iktidarı özlemi olarak niteledi, hatta bu iktidarın gerçekleşmesi için özel çalışmalar yapıldığını ileri sürdü.
AK Parti’ye karşı çıkan köşe yazarlarından kimi MHP’nin AK Parti’ye, iktidarı zora düşürecek şekilde muhalefet edeceğini umarak MHP’nin meclise girmesini
destekledi. Hatta
Tuncay Özkan bir adım öne giderek CHP’ye oy vermeyen vatanseverleri MHP’ye davet etti. 22 Temmuz geçti, meclis şekillendi. CHP ile birlikte MHP de meclise girdi. Ancak daha önce MHP’nin meclise girmesi gerektiğini belirten iki gazeteci Bahçeli
yönetiminden umduğunu bulamamış olmalı ki şimdi eleştiri okları MHP’ye yöneliyor. Eleştirinin sebebi ise MHP’nin
Köşk seçimlerinde takındığı tutum.
Devlet Bahçeli seçimlerden hemen sonra uzlaşma aramak gibi bir durumlarının olmadığını, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oturumlara katılacaklarını açıklamıştı ve söylediğini yaptı. MHP yönetimi CHP’yi istikrarsızlık çıkarmakla da suçladı. Genel Başkan Yardımcısı
Cihan Paçacı “olumlu muhalefet” mesajı veriyor ve yönetim kararlarını 22 Temmuz sonuçlarına bağlıyor, demokratik meşruiyet kavramına vurgu yaparak. Analistler bir önceki iptal edilen seçimlerde DP’nin tavrının getirdiği sonuçları MHP’nin doğru okuduğunu belirtiyor.
Ancak MHP’nin bu yaklaşımı kimi yazarları hayal kırıklığına uğratıyor. Bu gazetecilerin başında
Hıncal Uluç geliyor. Uluç seçim öncesinde yazdığı bir yazıda “AKP'yi durdurmanın yolu, MHP'yi
Meclis'e sokmaktan geçiyor” demişti. Ancak bakın Uluç Bahçeli’ye nasıl sitem etti: MHP dirense, Meclis, daha birinci turda, üzerinde uzlaşılmış bir adayı Köksal toptan gibi
rekor oyla seçmiş olacaktı. MHP direnmedi. Bahçeli gene AKP'ye
hizmet etti. Böylece 22 Temmuz gecesi "Bakın nasıl haklı çıktım" diyen Hıncal Uluç da fena halde yanıldığını gördü. "AKP'yi durdurmanın yolu, MHP'yi Meclis'e sokmaktan geçiyor" demiş ve rakamsal olarak haklı çıkmıştım ama, Bahçeli misyonunun AKP'nin yolunu açmak olduğunu unutmuştum!.
MHP’nin tutumundan rahatsız olan ikinci isim Akşam yazarı Güler Kömürcü. Seçim öncesinde açıkça MHP’ye oy vereceğini belirten ve okurlarını MHP’ye oy vermeye davet eden Kömürcü, Bahçeli’nin politikasından rahatsız. Kömürcü Bahçeli’nin AK Parti’yi desteklediğini ve Gül’ün önünü açtığını sık sık vurguluyor. Bakın Kömürcü Bahçeli yönetimine nasıl sitemde bulunuyor: MHP yöneticileri günler önceden adeta ‘Meclis’te hazır bulunacağız,
367 krizi yaratmayacağız, AKP, KÖŞK konusunda milletin-devletin tamamıyla uzlaşmasa da milletin-devletin tamamı bizi bağlamıyor, biz AKP ile uzlaştık’ açıklamasını yaptı. Tam bu noktada, ‘içimdeki sağduyunun sesi’ yüksek sesle soruyor, ‘Güler yoksa sen MHP’nin açıklamasını yanlış mı okudun? MHP aslında, -KÖŞK turlarının tamamına katılıp, 367’ye destek vereceğim- demedi. Acaba yaptıkları açıklama sadece ilk turu, hatta biraz daha zorlar isek 1. ve 2. turu bağlıyor, şayet GÜL, 2 turda kendisine verilen bu desteğe rağmen yeterli çoğunluğu bulamaz ise MHP’de 3. turda (ya da son 4. turda) ‘buraya kadar’ deyip Meclis’e girmeme kararı alabilir mi? MHP’liler makamlarıyla güç bulmak yerine, oturdukları makama güç vermeyi
tercih edip, güç şartlar altında daha çok hizmet sorumluluklarını hatırlarlar mı? Son defa daha aynı yere damlayalım, “Makamlarından güç alarak ‘
zafer’ kazananlar için ‘bu zafer sonun başlangıcı’ demektir.” MHP’li vekiller karınca kadar olabilecekler mi?
iyibilgi