MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli, partisinin merkez
yönetim kurulu toplantısı sonrasında yaptığı yazılı
basın açıklamasında, demokratik rejimin çatışma alanı haline getirildiğini belirtirken, acil
erken seçim çağrısında bulundu. Yapılan açıklama da, Türkiye'nin temel sorunlarının ele alındığı belirtilirken, MHP
Merkez yönetimi toplantısında alınan kararlar şöyle:
“1- Toplumun her kesimini uzun süredir etkileyen çatışma ortamı demokratik olgunluğun yerini
öfke ve tehdidin, aklın ve izanın yerini taşkınlık ve hakaretlerin aldığı bir yozlaşmayı doğurmuştur.
Siyaset ahlakının temel alındığı, demokratik olgunluğun hakim olacağı, sivriliklerin ve aşırılıkların terk edileceği, milli ve manevi değerlerimizi ortak payda alan yeni bir
siyaset anlayışına ihtiyaç vardır.
2- Bu tehlikeli süreç ne pahasına olursa olsun durdurulmalı, Türkiye'nin milli birliğine, huzuruna, dayanışmasına ve demokratik rejime sahip çıkılmalıdır.
Huzursuzluk kaynağı olan bütün sorunlar, karşılıklı anlayış ortamında ele alınıp milli varlığımızın bekasına ve değerlerimizin yüceltilmesine uygun olma koşulu ile kamu vicdanında kabul görecek ve karşılık bulacak köklü çözümlere kavuşturulmalıdır.
3- Karşımızdaki sorun alanlarından biri d
e devlet kurumlarının bünyelerinde ve aralarında yaşadıkları çatışmalar ve
yetki tartışmalarıdır.
Devletin fonksiyonlarının dengeli ve uyumlu bir şekilde icra edilmesini sağlamak ve Parlamento'nun yasama yetkisine ve hukukuna sahip çıkmak için, demokratik meşruiyeti tesis etmek
TBMM'nin öncelikli bir görevi olarak görülmelidir.
Ancak, 22 Temmuz 2007 Milletvekilliği
Genel seçimlerinden sonra oluşan siyasi tablo ve bu süre içinde yaşanan gelişmeler, 23 dönem TBMM iradesini yıpratmış, sorunların Türk milleti şuuru etrafında oluşacak ortak akılla çözümü konusunda bütün kapıları kapatmıştır.
Bu sürekli kendini tekrarlayan siyaset döngüsü kırılmalı, üzerinde yüksek bir mutabakatın olması gereken
Anayasa değişiklikleri bu dönemde olgunlaştırılarak, yasalaşmaları tazelenmiş, güç toplamış yeni dönemin TBMM kadrolarına bırakılmalıdır.
4- Sürecin böyle devam edemeyeceği, bu kaostan sağlıklı bir
toplum ve siyaset algısının çıkamayacağı açıktır.
Gerginlikten beslenerek, hukukla sorun yaşayarak, milli değerlerle
kavga ederek, ve bunları siyasi
rant aracı görerek gelinen noktada çatışmacı siyaset anlayışları ve alışkanlıklarının hayırlı sonuçlar getirmeyeceği artık anlaşılmalıdır.
5- Çok partili demokratik hayatımızın tamamına yakın dönemde siyaset eliyle toplumun kutuplaştırılmasının talihsiz sonuçları bilinmektedir.
Türkiye'mizin huzuru, refahı ve kalkınması için toplumun yarısının hasım ve zararlı, diğer yarısının dost ve
yandaş gibi görüldüğü cepheleştirici anlayışları tekrar diriltilerek toplumda husumet adacıkları oluşturulmuştur.
Devletin temel nitelikleri, demokratik rejim ve ortak değerler siyasi ve toplumsal çatışma alanı haline getirilmiştir.
Birbirinden giderek uzaklaşan ve nefret duymaya başlayan bu yapı içinde
küçük bir kıvılcımın büyük facialara ve ölümcül yaralara yol açması artık bir an meselesi haline gelmiştir.
Bu derin fay kırıklarına yol açarak, çatışma enerjisini içten içe biriktiren ve gerilim üreten ilkel yapı derhal terk edilmeli, bizden sizden, biz ve ötekiler, bizimkiler, sizinkiler gibi yıkıcı üsluptan acilen vazgeçilmelidir.
6- Demokrasilerde siyasetin tıkandığı, hükümetin çaresiz ve etkisiz kaldığı, toplumun bunaldığı dönemlerde seçime gitmek bir rahatlama vesilesi, biriken gerilimin tahliyesi için rejim açısından bir
emniyet mekanizmasıdır.
Sonu ve kazananı asla olmayacak kısır ve yapay gerilim ve çatışma siyasetinden beslenerek ülkemizi kaosa sürükleyenlerin alışkanlıklarından kurtulamayacakları, hatalarına inatla devam edecekleri tecrübe ile sabittir.
Yaşanan sorunlar yapısal nitelik taşımakla beraber, uzlaşma ve hoşgörünün sağlanacağı moral ortamı oluşuncaya kadar yegâne seçenek derhal seçim yapmaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi özellikle yılbaşından itibaren dile getirdiği Erken Genel Seçim önerisindeki ısrarını tekrarlamaktadır.
Aksi halde Türkiye'nin, milleti, devleti ve üzerinde ruh ve
vücut bulduğu ülkesinin devamı, bir ve bütün olarak varlığını sürdürmesi, tarihin şahitliğinde mümkün görülmemektedir."DHA