Şehit cenazeleriyle başlayan, ardından mitinglerdeki ‘urgan atma’ polemikleriyle gündeme gelen ‘milliyetçilik’ kavramı hiç şüphesiz son günlerin tartışmalı kavramı. Kimilerine göre Türk
toplumunda zaten yüksek dozda bulunan milliyetçilik duygusu şu sıralar bazı çevreler tarafından yükseltiliyor. Peki, meydanlarda yükseldiği söylenen
seçim merkezli ‘milliyetçilik’ tartışmalarıyla Tandoğan,
Çağlayan,
Gündoğdu mitinglerinde ortaya çıkan ‘ulusalcılık’ arasında ne fark var? Gerçekten de milliyetçilik ya da ulusalcılık seçmenin
tercihini etkileyebilecek bir kavram mı?
Bölünme tehlikesinin gündemden düşmeyişi,
Irak’ta
Kürt devleti kuruluyor iddiaları, yükselen
terör dalgasının
Türkiye’de karışıklığa zemin hazırlayacağı endişesi bazı partilerin milliyetçilik silahına sarılmalarının temel nedeni. Ayrıca,
Avrupa Birliği (AB) süreci ile ABD ilişkilerinde Türkiye’ye karşı gösterilen tutumun toplumda yabancılara karşı tepki doğurması da milliyetçiliği körükleyen faktörlerin başında geliyor. Hatta bu sağda ve solda Türkiye’yi sahiplenme konusunda savaş dâhil her türlü hakkın savunulmasını getiriyor.
Cumhuriyet başyazarı
İlhan Selçuk’un MHP’yi öven bir yazısını bu çerçevede değerlendirmek mümkün. Uzmanlar ise, milliyetçilik ve ulusalcılığın toplum mühendislerince yükseltildiği görüşünde.
Bugün Türkiye’de ‘ulusalcılık’ diye
tarif edilen olgu, İkinci Dünya
Savaşı’nın sebebi olan ‘nasyonalizm’ ve ‘faşizm’ ile özdeş aslında.
Milliyetçilik, halen
Anadolu halkının refleksi olarak tanımlanırken, ulusalcılık milliyetçiliğin dinden ayrıştırılmış bir parçası olarak nitelendiriliyor bugün.
AK Parti Ankara 1.
bölge milletvekili adayı Haluk Özdalga, ulusalcılığın tamamen içi boş bir slogandan ibaret olduğunu söylüyor. Ona göre kendilerini ‘ulusalcı’ olarak tarif edenler, ne kendi istediklerini biliyor, ne de doğru tahlil yapabiliyor. Ona göre, önümüzdeki 10-15 senede Türkiye, milliyetçilik açısından
Misak-ı Milli sınırlarının ve üniter devlet yapısının korunması tartışmalarında ciddi bir sınavdan geçecek. Kürt sorunuyla yükselen çifte milliyetçiliğin Türkiye için hayatî önem taşıdığına değinen Özdalga, Kürt kimliğine ve kültürel haklarına ilişkin talepler, ayrı devlet talebine dönüşmeden bu hakların verildiği bir siyasi ortamın hazırlanması gerektiğini savunuyor.
Ulusalcılık kavramı son yıllarda sıkça gündeme getiriliyor. Özellikle
CHP tarafından yıllardır kullanılıyor. Ancak ‘ulusalcılık’ kavramının akıllara kazındığı asıl hadiseler, son dört yılda art arda Kuvvacı ve Vatansever adlarıyla kurulan
sivil toplum kuruluşları,
Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi ve sonrasında meydanları dolduran ‘Bayrak Mitingleri’ ile gündeme taşındı.
Milliyetçilik ise MHP ile yıllardır özdeşleşen bir kavram. MHP’li eski
Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz de ulusalcılık kavramını daha çok sol ideolojik partilerin kullandığının altını çiziyor. Öksüz’e göre aslında her iki tabir de Türk milletine
hizmet etme ve onu yüceltme kara sevdasını taşıyor. Eski Bakan, aralarındaki farkı ise şöyle açıklıyor: “Milliyetçilik, Anadolu kökenli unsurlara dayandığı için manevi değerlerle daha barışık. Ayrıca devleti kutsamakla birlikte millete dayalı bir devlet algısına sahip. Ulusalcılıkla yolları din ve millet konusunda ayrılıyor.”
Ulusalcılığı sol milliyetçiliği veya faşizan milliyetçilik şeklinde tanımlayan
Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne’ye göre ulusalcılığın arkasında
AB sürecindeki
iktidar dengelerinin değişmesi yatıyor. MHP milliyetçiliği biraz muhafazakâr, diliyle, kültürüyle, tarihiyle barışık bir milliyetçilik. Ulusalcılık bir tür devletçiliği, MHP milliyetçiliği ise halkçı milliyetçiliği savunuyor. Birind
e devletçilik, diğerinde gelenekçilik yüksek. Ama seçim mahallinde bu iki kavram birbirine karışıyor. Türköne, MHP’nin şimdilerde ulusalcılığın sembollerini kullandığına dikkat çekiyor: “Kuvva-i Milliyecilik, Sevr sendromu, ülkenin işgal altında olduğu, antisömürgecilik gibi söylemler genelde ulusalcılığın kullandığı ifadeler. MHP milliyetçiliği muhafazakâr değerlerinden uzaklaşmış durumda. Önceden buna ‘Türk-
İslam ülküsü’ denirdi. Şu anda İslamî değerler eskiye göre geri planda tutuluyor. Bunun MHP’nin kendi yapısında ciddi bir tahribata yol açtığını düşünüyorum.”
Araştırmacı yazar Ahmet Özcan da MHP’nin şu an elle tutulur hiçbir ideolojik dilinin olmadığını savunuyor. Partinin eskiden dillendirdiği Türk dünyası ve
Osmanlı özlemi ülküsünü yitirdiğine inanan Özcan, MHP milliyetçiliğinin giderek ulusalcı bir muhtevaya kaydığını iddia ediyor. Bu da MHP’nin CHP’ye benzediği yönündeki iddiaları kuvvetlendiriyor.
MHP’DE NELER DEĞİŞTİ?
Siyaset bilimci
Suavi Aydın’a göre MHP’deki asıl değişim 2002’de başladı. 1960 ve 1970’lerde ‘Tanrı Dağı kadar Türk,
Hira Dağı kadar
Müslüman’ söylemleri parti söylemleri ve eylemlerinde artık yok denecek kadar az.
Kongre ve mitinglerde 10. Yıl Marşı’nın sıklıkla söylenmesi de Cumhuriyetçi-Milliyetçi çizginin kalınlaştığının işareti. MHP’nin değiştiğine dair diğer bir sebep de MHP lideri
Devlet Bahçeli’nin söylemleri. Deniz
Baykal’ın ‘devlet kuşatıldı’ sözleri Bahçeli tarafından da her fırsatta dile getiriliyor.
Ahmet Özcan,
Alparslan Türkeş’le Bahçeli dönemindeki MHP arasında fark olduğu görüşünde. Özcan’a göre Türkeş Şamanist-ırkçı Türkçüleri
tasfiye etmiş ve Türk-İslam sentezini MHP’nin esası yapmıştı. Anti-Kürt söylemlerden de özenle uzak durmayı tercih ediyordu. Ancak bugünkü MHP’nin bu gömleği atarak hem şehit cenazelerinden hem de
terörist başı Abdullah
Öcalan’ın idamı gibi demagojilerden medet umduğunu söylüyor. Suavi Aydın, MHP’nin 1999 seçimlerindeki başarısını toplumun merkeziyle kurduğu iyi ilişkilere bağlıyor. Özellikle
türban konusundaki sert çıkışları ve o dönemde
PKK eylemleri yüzünden doğrudan
mağdur olanların sözcülüğünü başarıyla icra etmesi MHP’ye
prim sağlamıştı. Ancak iktidar olduktan sonra seçim öncesindeki İslamî hassasiyetlerini sümenaltı etmesi ve ‘Devletin merkezinde devletle
kavga edilmez’ düşüncesiyle devlete yanaşması milliyetçilik çizgisinden devletçilik çizgisine geçtiğinin işareti. Ayrıca sözünün eri görüntüsünü yaralamak pahasına AB reformlarına
imza atması, idam cezasının kaldırılması MHP’nin 2002 seçimlerinde barajın altına sürüklenmesinin temel nedeni olarak görülüyor. Siyaset bilimciler, Bahçeli ve partisinin yükseldiği farz edilen yeni dalgaya binmeye niyetli olduğunu söylüyor. Ancak bu dalgalanmanın MHP tabanı tarafından ne kadar kabul göreceği ise şimdilik bilinmiyor.
CHP’YLE ASLA İTTİFAK YAPMAYIZ
MHP ve CHP yakınlaşması sürekli dile getirilse de ilk kez
Sivas Divriği’de ete kemiğe büründü. CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal’ın Sivas’ta MHP’liler tarafından karşılanması Baykal’ın ‘ulusalcı’ çıkışlarının ilk karşılığını aldığı şeklinde yorumlandı. Üç
hilal rozetleriyle Baykal’ı karşılayan MHP il teşkilatı bu samimiyeti şu sözlerle açıklıyor: ‘Son zamanlardaki ulusalcı çıkışı bizimle.’ Deniz Baykal ise ‘Milliyetçilik bizim altı okumuzdan biri. Gelin CHP’ye
destek olun.’ diyerek MHP’ye göz kırptı. Sonra Bahçeli’nin yeniden genel başkan seçildiği
Kurultay’ın ardından CHP-MHP
ittifakı senaryoları kaleme alınmaya başladı.
MHP Genel Başkan Baş Danışmanı ve Ankara 2. Bölge milletvekili adayı
Vedat Bilgin, CHP ve MHP’yi aynı düzlemde anmanın MHP’ye yapılan bir haksızlık olduğunu dile getiriyor. Bunun AK Parti tarafından ortaya atılan siyasi bir proje olduğunu iddia eden Bilgin, “Milliyetçilik duygularının MHP’ye yönelmesini frenlemek için MHP’yi CHP ile yakın göstermeye çalışıyorlar.” diyor. Son günlerde dile getirilen CHP ve MHP ittifakının asla olmayacağının altını çizen Bilgin, iki partinin dünya görüşlerinin farklı olduğu fikrinde. Bilgin’e göre asıl 23 Temmuz sabahı AK Parti
koalisyon ihtiyacı için CHP’nin kapısını çalacak.
MHP’nin Türk-İslam sentezinden giderek uzaklaştığı yönündeki iddiaları reddeden Bilgin, milliyetçiliği dinden ayırmaya kimsenin gücü olmadığını söylüyor.
Alparslan Türkeş zamanında da bu tür saldırıların olduğunu dile getiren milletvekili adayı, “Milliyetçilik milletimizin değerleriyle yapılan bir harekettir. Milliyetçilik dil, din ve tarihten oluşur. MHP’nin açık tavrına rağmen bu söyleniyorsa bir sorun vardır.” diyor.
MİLLİYETÇİLİK TÜRK-İSLAM SENTEZİNDEN UZAKLAŞTI
MHP’li eski
bakan ve
Demokrat Parti Mersin 1. sıra milletvekili adayı Enis Öksüz ise MHP’nin CHP’den farkının kalmadığını dile getiriyor ısrarla. Türk-İslam sentezinden uzaklaştığı ifadesinin MHP tabanını üzeceğini düşünen Öksüz, partiyi birinci derecede yöneten kadronun tabandan çoktan koptuğu tezini savunuyor: “Başı ile gövdesi iki ayrı yere bakıyor. Garip bir yaratık haline geldi.
Bülent Ecevit’le en kötü şartlarda koalisyon kuran Bahçeli, CHP ile rahatlıkla koalisyon kurar. Bununla da meşru bir şey yaptığını zanneder.” Öksüz’e göre bu parti tabanından da destek görmez.
Türk milliyetçiliğinin tehlikeli bir şekilde Türk- İslam sentezinden uzaklaştığını belirten Ahmet Özcan, bu durumu şöyle açıklıyor: “Türk milletini bir arada tutan jeokültürel güç Müslümanlıktır. Bugün ulusalcılık türü hareketler Müslümanlığı özenle gündemlerinden uzak tutuyor. Hatta garip bir şekilde ‘ulus’un sigortası ve çimentosu olan İslam’a karşı düşmanca bir tutum sergileniyor.”
CHP ve MHP’nin ideolojik olarak da kadro ve
personel yapısı olarak da birbirlerine yaklaştıkları söyleniyor. Ancak tabanlarının hâlâ eski ideolojik ve sınıfsal farklılıklarını taşıdıklarını söylemek mümkün. Özcan, İslam’dan uzaklaşan bir MHP’nin varlık şartının kalmayacağını belirtiyor. Görünen o ki MHP’yi merkez partisi yapabilecek tek şey MHP’nin Osmanlıcı,
Milletçi, Türk- İslam ülkücülüğü çizgisine geri dönmesi. Bu tercih belki de meydanlarda ‘milliyetçilik’ kavgası yerine, ‘milliyetçilik’ uzlaşması getirebilir.
SABAH GAZETESİ YAZARI EMRE AKÖZ:
TÜRKİYE’NİN İKİ DİLİ VAR: MİLLİYETÇİLİK VE DİN
Türkiye’de biri din, biri de milliyetçilik olmak üzere
iki dil var. MHP, milliyetçilik üzerinden gönderme yapıyor. Ulusalcılığı savunanlar ise şehit cenazelerini kullanıyor. Bu artık
siyasetin duayeni haline gelen
Başbakan Erdoğan’ın işine geliyor. O da milliyetçi jargonu sıklıkla kullanıyor.
BİLGİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. FERHAT KENTEL:
MİLLİYETÇİLİK ARTIK AYRIŞTIRIP PARÇALIYOR!
Ulusalcılık milliyetçiliklerin içerisinde bir parça. Ulusalcılık belli birtakım korkulardan hareket eden bir milliyetçiliğin versiyonu. Ulusalcılığın temsil ettiği korkular daha çok kentli, seküler hayat şeklinde devrilen, bununla sosyalize olmuş bir toplum anlamına da geliyor. MHP milliyetçiliği ise milliyetçiliğin içinde bir dalga. Bugün Türkiye’de ulusalcılık ve milliyetçilik daha çok ayrıştırma işlevi görüyor.
Aksiyon