MHP
Meclise girdiği için
Baykal ‘Meydanda atılan ip Gül’ü kuyudan çıkartmak içinmiş’ dedi. Sizden ne bekliyordu ki tepkisi bu kadar sert oldu?
Zannediyorum bir önceki meclisteki alışkanlığı sürüyor
CHP’nin. Yani ‘Biz muhalefetin tümünü temsil ediyoruz. Bütün muhalefet bizim politikalarımıza uymak zorunda’ falan gibi mi düşünüyor. Öyle bir düşünceleri varsa bu yanlış. Ki artık 23. dönemde kendileri dışında grubu bulunan iki muhalefet partisi daha var. Tabi şunun tesiri de var: MHP meclise girip cumhurbaşkanlığı çalışmalarına katılacağını söylediği andan itibaren, sayısal olarak ana muhalefet partisi olmasına rağmen CHP’nin bu sürece etkisi sıfırlanmış oldu. Bu da bir rahatsızlık yaratmış olabilir. Ama yaptığı benzetme Sayın Baykal’ın siyasi tecrübesine ve kişiliğine pek yakışmadı.
DARBE LAFI TSK’YA HAKARET
Abdullah Gül’ün
adaylığı 22. dönemde ilk kez açıklandığında Mecliste olsaydınız tavrınız ne olurdu?
Bugünkünden farklı olmazdı.
Meclise girmeyenlerin sandıkta bedel ödediğini düşünür müsünüz?
Birebir denemez. Farklı sebepleri de vardır, belki bu da bunlardan biridir.
‘Gül seçilirse ordu yönetime el koyar’ gibi bir söylenti, bir tehdit unsuru gibi dolaştırılıyor hálá. Siz bu varsayımlara inanıyor musunuz?
Türkiye bir hukuk devletidir. Bunun böyle olduğunu en iyi bilen de TSK’dır. TSK’nın demeçlerine, yaklaşımlarına bakın, bunu en etkili biçimde görebilirsiniz. 27
Nisan’daki
bildiriyi
muhtıra olarak nitelemek de çok doğru değil.
Siz ne olarak niteliyorsunuz?
O TSK’nın cumhurbaşkanlığı süreciyle ilgili bir görüşüdür. Muhtıra olarak değerlendirilseydi devamı gelirdi. Akabinde hükümet de bir bildiri yayınladı ve TSK’nın buna herhangi bir karşı tavrı olmadı. Dolayısıyla TSK’yı
darbeci olarak göstermek veya sürekli olarak bu korkuyu yaratmak TSK’ya
hakarettir.
SEÇİMLERDE BAŞARILI OLDUK
Görev süresi biten
Ahmet Necdet Sezer nasıl bir
cumhurbaşkanı oldu?
Sayın Sezer
Anayasa’ya bağlı kaldı. Laiklik konusunda çok hassas davrandı. Hukukçu kişiliğini öne çıkardı. Mütevazı bir kişiliği vardı. Bunun ötesindeki değerlendirmeleri ileride halkımız daha doğru bir şekilde yapacaktır.
Son yıllarda milliyetçi bir dalga yükseldiği için adında ‘milliyetçi’ vurgusu olan tek parti olarak
seçimlerde potansiyeliniz daha yüksek gibi görünüyordu. Sonuçlar MHP’ye hayal kırıklığı yaşatmış olmalı?
Türkiye’nin problemlerini çözmek için tek başına
iktidara ihtiyaç olduğunu düşündük, seçimlere böyle hazırlandık. Vatandaşın takdiri bu yönde oluştu. Saygı duyuyoruz ama MHP’nin seçimde başarısız olduğunu söylemek yanlış olur. 21. dönemde mecliste grubu olan partilerin 23. dönem seçim sonuçlarına bakın. DSP seçime giremedi, SP yok,
ANAP yok, DYP yok. Sadece MHP ayakta kaldı, yüzde yüze yakın oy artışı sağladı. Türk siyasetinde hep olacağını, ileride ülkeyi yönetme sorumluluğunu alabileceğini gösterdi. Hedefimiz tek başına iktidar-dı ama MHP seçimden başarılı çıktı.
GP, CHP başta olmak üzere tüm partilerin milliyetçi bir söylem geliştirmesi, bir anlsamda sizden ‘rol’ yani oy çalması alanınızı daraltmadı mı?
Hayır. Onların milliyetçilik anlayışı yükselen milliyetçilik dalgasından istifade etmeye çalışan konjontürel bir anlayıştır. MHP’nin ise temel felsefesidir.
Geçen 4.5 yılda pek sesiniz çıkmadığı için ‘yükselen dalga sayesinde ‘yata yata’ meclise girdiler’ yorumları yapılıyor MHP için?
MHP hem sahada çalıştı, hem Türkiye’yi yöneteceğini düşünerek projeler üretti, kitaplar çıkardı. Ama medya ilgilenmediği için halka yansımadı bunlar.
DALGADAN FAYDALANMADIK
O milliyetçi dalga değil mi yani sizi meclise taşıyan?
Türkiye’de etnik farklılıklara dayalı çatışma ortamı ciddi bir risk haline geldi. O yüzden MHP gençlerin sokağa çıkmaması konusunda büyük gayret sarf etti. Etnik farklılıkları kullanarak oy arttırma imkanı olmasına rağmen, kullanmadı. Önce ülkem ve milletim, sonra partim anlayışla hareket ettik.
Milliyetçi dalgayı oya yansıtmadık.
CHP ile MHP arasında muhalefet
yarışı olacağı kesin. Güçlü devlet vurgusu, bölünme ve irtica tehdidi algısı MHP’nin de CHP’nin de seçim beyannamesinde önemli yer tutuyor. Bunlar TSK’nın da ısrarlı vurguları. CHP ile aranızda devlete v
e devletin algılarına sahip çıkma, askerin
sivil sesi olma konusunda da bir yarış mı yaşanacak?
MHP devletin temsilcisi değildir. Devletin güçlü olmasına, bölünmez bütünlüğünün korunmasına inanır, üzerine düşeni de yapar ama esas itibariyle milletin temsilcisidir. İki partiyi bu anlamda yarış içinde görmek yanlış olabilir. Biz milletin temsilciyiz.
O halde önermeyi ters çeviriyorum; CHP devletin mi temsilcisidir?
CHP son dönemlerde yaptığı politik manevralarda sanki sadece devletin veya onun bir
takım kurumlarının temsilcisi gibi bir algılamaya sebep oluyor. CHP’nin kurulduğu ilk yıllarda devlet öncelikliydi, gerekliydi de. Rahmetli Ecevit döneminde sola açılmaya çalıştı ama esas olarak devletçi görünümünden bir türlü kurtulamadı. Bugün yine devletin veya onun kurumlarının temsilcisi gibi bir pozisyonda görüyor kendini. Bu belki milletle, halkla iletişiminde problemler yaratıyor olabilir.
CHP geçtiğimiz dönemde nasıl bir muhalefet performansı sergiledi?
Milletimiz CHP’nin muhalefetini yeterli ve doğru bulsaydı, yanına iki siyasi parti daha koymazdı.
Siz nasıl muhalefet yapacaksınız?
Örnek muhalefet yürüteceğiz. MHP 57. hükümetteyken koalisyonlarda uzlaşmanın önemini gösterdi. Şimdi de ilkeli, seviyeli muhalefet anlayışını gösterecek. Bugüne dek muhalefet partileri her şeye karşı çıkan partiler gibi algılanmıştır, öyle de olmuştur. MHP Türkiye için doğru olan her uygulamaya
destek verecek. Ama kendi doğrularımız, politikalarımız ve Türkiye’nin yararına olmayacağını düşündüğümüz politikalara da etkili şekilde muhalefet edeceğiz.
GELDİLER, TOKALAŞTIK
MHP ile DTP’nin mecliste nasıl karşılaşacağı merak edilirken herkesi çok şaşırttınız. Tokalaştınız!!
Bu medeni bir davranıştır. Elini uzatanla tokalaşırsınız, kim olursa olsun.
Şaşırdınız mı?
Yo, yanımızda oturuyorlardı, gelip hayırlı olsun temennisinde bulundular.
Bahçeli daha sonra ‘Uzanan elleri hava bırakamayız ama Mehmetçiğe sıkılan kurşunları da hoşgörü ile karşılamayız’ diyerek o anı bir anlamda tashih etti. Tabandan mı
baskı geldi?
Hayır ama medyada sanki iki parti arasında her konuda bir yakınlaşma medyana geldi gibi yorumlar çıkmaya başladı. Sayın Bahçeli o konuşmasında hassasiyetimizi ortaya koydu.
Gelmeselerdi, siz gider miydiniz?
Bilemiyorum. Varsayımlar üzerine tahmin yürütmek istemiyorum.
TÜRK ADININ KIYMETİNİ BİLSİN
Malatyalısınız,
Kürt müsünüz?
Değilim. Malatya’da doğup büyüdüm ama aslen Elazığlıyım. Türk’üz.
Kürt olsaydınız bir şey fark eder miydi?
Farklı etnik yapıdan gelenlerin Türk milliyetçisi olmasına engel yok.
Kürt olsaydınız ve anne-babanızla konuştuğunuz dili çocuklarınızla, torunlarınızla konuşamadığınızı görseydiniz, yani Kürtçenin iki üç kuşak sonra yok olacağını bilseydiniz ne hisseder ne yapardınız?
Böyle bir problem olmadığı için bir şey söyleyemeyeceğim. (gülüyor) Konuştuğunuz dil diğer insanlarla iletişiminizi sağlıyorsa ‘illa da bu olsun’ demeye gerek var mı?
Ahmet Türk, Kürt kimliğini savunan bir politikacı ama
soyadı Türk. Bu çarpıcı isim bileşimini nasıl yorumluyorsunuz?
Türk çok güzel bir soyadı. Kürt kökenli olup Türk kimliğini taşımanın çok güzel bir örneği.
Kıymetini bilsin mi diyorsunuz?
Evet yani. (Gülüyor...)
MHP TÜRKİYE’NİN YENİ BİR KRİZE GİRMESİNİ ÖNLEDİ
Bugünkü oylamada büyük ihtimalle Abdullah Gül cumhurbaşkanı olacak. Sizin tavrınız ne olacak?
Seçim tartışmalarının başladığı 2006’da Sayın Bahçeli ‘Ne yazık ki cumhurbaşkanı seçimlerinde hep
kriz çıkmıştır. Yine kriz olmaması için
erken seçim yapılsın. Halkın iradesi tekrar
AK Parti yönünde tezahür ederse getirecekleri adaya kimsenin söyleyeceği kalmaz’ dedi. Halkın iradesi bu yönde tecelli etti, AK Parti de ‘Adayım Gül’dür’ dedi. Artık kimsenin söyleyeceği bir şey yok çünkü yüzde 47 oy almış bir parti var karşınızda.
Yine de bir dejavu yaşıyoruz. Hala kriz söylemi sarmalı içindeyiz.
MHP Türkiye’yi bu krizden çıkarmıştır. Meclis çalışmalarına katılacağını söyleyerek belirsizliği, kaosu, krizi önlemiştir. Demokrasinin, sürecin önünü açmıştır. Bu ileride siyasi tarihimizde önemle not edilecektir.
Uzlaşmaya yaptığınız vurgu CHP ile aynı mı?
Uzlaşma bir tarafın kendi adayını dayatması veya bir tarafın getirilen adaylar üzerinde tasarruf ortaya koyması değil ortak bir isim üzerinde birleşmedir. İdeali budur ama şart değildir. Anayasamız bunu öngörmüyor. AK Parti tabi ki kendi vekillerinden birini aday gösterebilir. 341 milletvekili varsa bu hakkı da vardır. Benim de olsa, CHP’nin de olsa kendi adayını seçerek hukukunu koruyacaktır. Bugünkü tabloda AK Parti kendi adayını çıkarmıştır. Öyle görünüyor ki Sayın Gül göreve başlayacaktır.
Sizce Abdullah Gül nasıl bir cumhurbaşkanı olacak?
Sayın Gül Türkiye’de başbakanlık, devlet bakanlığı, başbakan yardımcılığı ve dışişleri bakanlığı yapmıştır. Devletin düzenini bilir. Yürütme ve yasama organında uzun yıllar görev yapmış, tanınan bilinen bir şahsiyettir. Nasıl bir cumhurbaşkanı olacağını hem MHP ziyaretinde, hem de basın toplantısında açıkladı. ‘Kılavuzum Anayasa olacak’ dedi. Anayasanın ‘TC demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir’ tanımına dayanarak laikliğe gönderme yapıyor ve ‘Kimse şüphe etmesin. Laikliğin koruyucusu ben olacağım’ diyor. ‘Anayasanın 104. maddesinde cumhurbaşkanın görev ve yetkilerinde ne yazıyorsa bunları da gerçekleştireceğim, objektif tarafsız olacağım’ diyor. Bunları söyledikten sonra ‘Hayır bunları yapamaz’ diyen anlayış doğru anlayış değildir.
Bu CHP’nin anlayışı. Şimdi de
yemin törenine katılmayacam diyor.
CHP’nin tavrı kendisini bağlar. Onların izlediği siyasete saygı duyarım. Ancak bu siyasetin doğru olduğu kanaatinde değilim. Bir şahsiyet Anayasada belirtilen tarzda hukuki olarak cumhurbaşkanı seçildiği andan itibaren her Türk vatandaşının ona saygı göstermesi gerekir, Kabullenmesi ve yemin töreninden başlamak üzere diğer aktivitelere de katılması gerekir. Bu devlet geleneğimizde böyledir.
Peki... Bunun Türk siyasetine ve CHP’ye kár-zarar anlamında geri dönüşümü ne olur?
İleride Sayın Gül’ün icraatları taahhüt ettiği şekilde gerçekleşirse tahmin ediyorum CHP bugün sergilediği tavrın yanlış olduğunu anlamış olur.
STAR