Partilerin çok oy aldıktan sonra bir duraksama içerisine girdiğini savunan
Kurtulmuş, ihtilallerin ortaya koyduğu bugünkü Balyoz'u, EMASYA'yı ortaya çıkartan bu ihtilalin hukuki yapılanmalarının karşısına milletin yapılanmasının çıkartılmadığını belirtti.
Türkiye'nin,
demokrasi gibi görünen bürokratik oligarşi ile idare edildiğini öne süren Kurtulmuş,
sivil ve asker bürokrasisinin millet egemenliğinin önüne geçtiğini savundu.
Cihan Haber Ajansı muhabirine konuşan Kurtulmuş, sivil siyasetin kararlı, tutarlı olması ve iyi niyetli bir şekilde inisiyatif kullanması gerektiğini vurguladı.
Darbeleri kimsenin kabul edemeyeceğini dile getiren Kurtulmuş, "Türkiye'de her
darbe, 'ya nasıl olsa biz darbe yaptık. Topumuz, tüfeğimiz, tankımız var' diyerek darbeyi yapanlar kenara çekilmiyor. Darbeyi yapanlar, arkasından darbenin hukukunu oluşturuyor. Bu çok önemli bir nokta. Sivil siyasetinde örnek alması, ibret alması gereken bir nokta. Darbelerden sonra kendi hukuklarını oluşturuyorlar. Sivil siyasetin problemi ne? Her darbeden sonra millet, darbeden kendisini kurtaracağı bir siyasi partiye büyük oranda oy veriyor.
Milletin elindeki tek şey reydir. Partiler çok oy aldıktan sonra, maalesef bir duraksama içerisine giriyorlar. 'Nasıl olsa başka zaman yapılır' deyip tehir içine giriyorlar. İşte bu anlamda ihtilallerin ortaya koyduğu bugünkü Balyozu, EMASYA'yı ortaya çıkartan bu ihtilalin hukuki yapılanmalarının karşısına milletin yapılanmasını çıkartmıyorlar." diye konuştu.
Türkiye'de
Ergenekon soruşturmasıyla başlayan, uzunca zamandır devam eden kurumlar arası çatışma havası oluşturan gerilim sürecinin devam ettiğine işaret eden Kurtulmuş, siyasetçiler ile Türk Silahlı Kuvvetleri'ne mensup kişilerin de buna zaman zaman müdahil olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin artık bugün geldiği noktada bir daha darbe iddialarını tartışmak istemeyen, hatta düşünmek bile istemeyen, gündemine dahi almak istemeyen bir
ülke olduğuna dikkat çeken Kurtulmuş, Türkiye'de '
darbe planları var mı, yok mu?' tartışmasının ciddi bir abesle iştigal olduğunu söyledi.
Türkiye'de darbe planları değil, 5 tane darbe olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Parlamento'yu, siyasi partileri kapatan, Türkiye'nin sosyolojik yapısını değiştiren darbeler oldu. Darbeler geleneği var. Çok ciddi hukuki ve siyasi bir reform süreci içine girilmelidir. Hiç kimsenin aklının ucundan dahi darbe yapmayı geçiremeyeceği ileri bir demokrasi sistemi ortaya konulmalıdır. Tek tek bu konuları tartışarak çözmenin imkanı yoktur. Hiç kimse topu taca atmasın. Milleti
hakem ve hakim olarak
tayin etmek gerekir.
Anayasa Mahkemesi başörtüsüyle ilgili verdiği kararla birlikte
Meclis'in üstünde kendini '
senato' konumuna getirmiştir. Yargıda sivil-askeri olmak üzere çift başlılık var. Anayasayı yapıcı bir 'Kurucu Meclis' kurulmalıdır. 175. maddenin değiştirilmesi, Kurucu Meclisin yasalaşması. Daha sonra hazırlanan Anayasa tasarısı, bir yıl sonra milletin oylarına sunulur." şeklinde konuştu.
Türkiye'deki siyasal sistemin adı doğru konmazsa bugün böyle problemle, yarın başka bir problemle karşılaşılacağının altını çizen Kurtulmuş, şöyle devam etti: "Biz Türkiye'de demokrasi gibi görünen bürokratik oligarşi ile idare ediliyoruz. Sivil ve asker bürokrasisi, millet egemenliğinin önüne geçmiştir. 1960 Anayasası'ndan sonra 'kayıtsız şartsız egemenlik milletindir ama bu egemenlik kurumlar vasıtasıyla yürütülür' denmiştir. 80 Anayasası bunu daha sistematik hale getirmiştir. Bütün kurum ve kuruluşlar hepsi, kendi başına bağımsız adacıklar gibi görülüyor ve her birisi diğeri üzerindeki gücünü kullanarak 'nasıl etkin olurum' mücadelesini veriyor. Buradan bunu çıkarmak lazım. Bunun ilk şartı da anayasa değişikliğidir."
(CİHAN)