Kurtulmuş, Genelkurmay'da andıçların hazırlanmasına dayanak gösterilen İç Hizmet Kanunu'nun 35.maddesinin değiştirilmesi gerektiğini açıkladı.
Saadet Partisi lideri Kurtulmuş, Esenboğa'da bulunan Büyük
Anadolu Otel'de düzenlediği il başkanları toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
DEMOKRASİYE MÜDAHALEYİ AKLINIZDAN GEÇİRMEYİN
Türkiye'de artık kimsenin
demokrasiye müdahaleye yeltenmemesi gerektiğini belirten Kurtulmuş, "Bu konu hükümet ile TSK arasında bir gerginlik konusu haline getiriliyor. Türkiye'de 27
Mayıs 1960, 12
Mart 1971, 12
Eylül 1980, 28
Şubat 1997, 27
Nisan 2007 gerçek midir sahte midir? Bütün bunlar gerçek olduğuna göre Türkiye'de, maalesef ordu içerisinde zaman zaman bir kısım cuntacılar tarafından
siyasete müdahaleler gerçek olduğuna göre, sözden öte öyle bir
eylem siyaseti ortaya konmalı ki bir daha hiçbir kimse kendisine yasaların vermediği yetkileri kullanarak Türkiye'de demokrasiye, müdahale etmeyi aklının ucundan geçirmesin." diye konuştu.
ANDIÇ DAYANAĞI 35. MADDE DEĞİŞTİRİLMELİ
"Biz başından itibaren hükümeti boş sözlerle
vakit geçirmemeye davet ediyoruz. Ne yapılması gerekiyorsa yapılması gerektiğini yasal
düzenlemelerin zorunlu olduğunu söyledik." diyen Kurtulmuş, bu konuda iki tekliflerinin olduğunun altını çizdi.
İlk olarak
TBMM'ye düşen sorumluluğun iç
hizmet yasasının 35'inci maddesinin değiştirilmesi gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, "TBMM'ye düşen sorumluluk, İç Hizmet Yasası'nın 35'inci maddesini değiştirmektir. Yani andıçları hazırlayanlar bunu neye dayanarak yapıyorlar. Diyorlar ki 'bu vazifemizdir' TBMM bunu magazinsel olarak tartışmak yerine bu konuyu hükümet ile TSK arasında medya aracılığıyla bir mücadeleye dönüştürmek yerine, yasal düzenlemeleri yapmak zorundadır. Bunun en başından gelen düzenleme ise 35'inci maddenin değiştirilmesi gerekir.
Parlamentoya düşen bir başka zorunluluk ise 28 Şubat 1997 yılından itibaren, bir
takım andıçların soruşturulması için acil bir şekilde 'TBMM
Araştırma Komisyonu' kurulmalıdır. TBMM bunu kurmaz, Türkiye'de siyasete yan yollarla müdahale amacı içerisinde olanları gün yüzüne çıkarmazsa ne yazık ki laftan başka hiçbir şey yapmamış olur." ifadelerini kullandı.
SİVİL ANAYASA GEREKLİ
Türkiye'deki yeni bir anayasa yapılmadığı takdirde millet- devlet uyuşmazlığının giderek artacağından endişeli olduklarını ifade eden Kurtulmuş, "Bu sorunların üstesinden gelmek için, yeni
sivil, demokratik bir anayasa yapılması zorunludur. Bu gün
egemenlik kimin elindedir, milletin elinde olabilmesinin yolu milletin her ferdinin özgür ve eşit yurttaşlar olarak,
sisteme dâhil olmasını sağlayacak, özgürlükçü çağdaş ileri bir anayasayı yapmaktır. Türkiye bu
Anayasayı yapmadığı takdirde bu tartışmalar sürecektir. Ülkede millet v
e devlet uyuşmazlığı giderek artacaktır." şeklinde konuştu.
HERKES MİLLETİN EMRİNDE OLACAK
Kurtulmuş, yeni bir anayasa yapılmadığı takdirde vücudun bütün organlarının birbirleriyle kavgalı olmaya devam edeceğini belirterek, "Türkiye'nin bu bölgede sağlam, güçlü, vatan savunmasını yapan ama asla iç politikaya karışmayan bir Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ihtiyacı var. Türkiye'de; işleri milletin gösterdiği istikamette gören, tıkır tıkır işleyen bir hükümete, millet egemenliğini her şeyin üstünde tutmuş bir TBMM'ye, iyi çalışan bir bürokrasiye, bağımsız ve gerçekten siyasete müdahale etmek niyetinde olmayan bir basına, Türkiye'yi küresel rekabete hazırlayacak bir iş adamları sınıfına ihtiyaç var. Bütün bunların hepsi vücudun organları gibidir. El gibidir, ayak gibidir. Sorun hangisinin hangisi üstünde egemen olacağı değil, sorun bütün organların kimin emrinde hareket edeceğidir.
Ordu mu hükümetin emrinde?, hükümet mi parlamentonun emrinde?, parlamento mu yargının emrinde?
Hayır değil. Bütün uzuvlar, organlar herkes beynin emrinde olacaktır. Beyin de bizatihi milletin kendisidir. Eğer milletin emrini
vücut algılamazsa
felç olur. Nasıl insanın sağ eli var, sol eli var kaldıramıyor? Beyinden gelen emri uygulayamıyor. Aynı şey demokrasi için de geçerlidir. Komuta merkezi olan milletin iradesi harekete geçirecek emri vermiyorsa o zaman bu demokratik sistem felç olmuştur." değerlendirmesinde bulundu.
MECLİS'TEKİ AÇILIM TARTIŞMALARI
'Açılım' sürecinin başından beri parti olarak herkesin peşindekileri ortaya dökmelerini istediklerini dile getiren Kurtulmuş, "Başından itibaren Saadet Partisi olarak söylediğimiz şey Türkiye'yi ilgilendiren bu konuda her kim bir
rant hesabı içerisinde olup 'biz buradan 3 puan, 5 puan kazanırız' diye bakarsa önce kendisi kaybeder ve millete kaybettirmiş olur. Kamuoyuna duyurduğumuz 'barış ve kardeşlik' metninde en az yirmi madde de haklı olduğumuzu bir kez daha gördük. Bu maddelerin birinde ise 'Konu TBMM'de çözülmezse; bu konu sokakta çözülür' diye uyarıda bulunmuştuk." açıklamasını yaptı.
İktidar ve muhalefet partilerinin önceki gün mecliste yaptıkları konuşmaları eleştiren Kurtulmuş, "
Meclis 'görüşmeme' oturumunda neyi gördük? Ana muhalefet partisi pankartla siyasi gösteri peşinde oldu. Bu sorunu ana muhalefet başta olmak üzere parlamentoda grubu olan partilerle uzlaşarak, akılla, iyi niyetle çözmesi gereken hükümetin başı parlamento kürsüsünde meclisi terk eden bir gruba dönüp dedi ki 'iyi oluyor terk edin çıkıp gidin bende sizsiz daha rahat konuşurum' dedi. Bu üslup Türkiye'nin üslubu değildir.
Başbakan başta olmak üzere bu görüşmelerde ortaya konulan tavrı herkesin terk etmesini bir zorunluluk olduğunu ifade etmek istiyorum. Görüşünüz varsa söyleyin, yoksa milleti oyalamayın." şeklinde uyarılarda bulundu.
(CİHAN)