Olayın zamanlamasına dikkat çeken
Muhsin Kızılkaya ve Ümit
Fırat, saldırının kanın durmasını istemeyenler tarafından gerçekleştirildiğini vurguladı.
Şükrü Gülmüş'e göre ise 33 askerin hesabı sorulsaydı bu saldırı gerçekleşmezdi.
Türkiye ne zaman barış adına
ümit verici adımlar atsa
terör saldırısıyla sarsılıyor.
Kürt aydınlar da Silvan'daki saldırının zamanlamasına dikkat çekti. 31 yıldır yaşadığı İsveç'ten dönme kararı alan Kürt aydın
Kemal Burkay, olaydan büyük acı ve üzüntü duyduğunu söyledi. Seçimlerin ardından ortamı gerginleştirecek olaylardan ciddi kaygı duyduğunu dile getirdiğini hatırlatan Burkay, geçmişte olduğu gibi bugün de
demokratikleşme ve barış yönünde atılan her ciddi adımı engellemek için provokasyonlara başvuran odakların iş başında olduğunu belirtti.
Kemal Burkay, Silvan'daki saldırının da yeni ve demokratik bir anayasa yapılması ve Kürt sorununun çözümü yönünde adım atılmasını engellemeye yönelik bir tuzak olduğunu vurguladı. "Zaten böylesi bahaneler arayan çevreler daha şimdiden
açılım sürecini ve demokratikleşme adımlarını suçlamaya, hükümeti kuşatma altına almaya başladılar." ifadesini kullanarak, hükümetin bu tuzağı boşa çıkarmak için cesur olması gerektiğinin altını çizdi. Burkay, sorunun çözümünde BDP'ye de iş düştüğünü belirterek, şu çağrıda bulundu: "BDP, bu tuzağın boşa çıkarılması için kendi payına düşeni yapmalı; gerilim ve
kaos yanlılarına yarayacak tutumlardan uzak durmalı, boykota son vermeli, değişim ve demokratikleşme yönünde çaba göstermeli."
Burkay, Turgut Özal'ın
silahları susturmak ve çözüm yönünde adım atmak için 1993'te başlattığı sürecin de aynen bu şekilde sabote edildiğini hatırlattı. Terörden asla sonuç alınamadığını vurgulayan Burkay, şöyle devam etti: "Ben öteden beri,
PKK'ya tek yanlı ve bütünüyle silah bırakmasını önerdim. Silahlı mücadele bugüne kadar ne işe yaradı ya da yaramadı, ayrı bir konu; ama gelinen aşamada onun Kürt halkının
özgürlük mücadelesine bir yararı yoktur."
Yazar Ümit Fırat da saldırıda komuta hatası olduğuna yönelik iddialara işaret etti. Operasyondaki 'karanlık noktaların' aydınlatılmasını isteyen Fırat, "Birkaç gün önce üç kişi kaçırmış PKK. Sen gidiyorsun kaçırılanları aramaya. Herhalde PKK 'buyurun arayın' demeyecek. Bir karşılık verecek. Bu saldırılar barış faaliyetlerini durdurmamalı. Tekrar başa dönülmemeli. 1993'te kaostaki film tekrar gösterime sunuldu. Türkiye, bu oyuna gelmemeli." çağrısında bulundu.
SALDIRILAR, BARIŞ YOLUNDA ATILAN ADIMLARIN KARARLIlıĞINI BİTİRMEMELİ
Araştırmacı-yazar
Muhsin Kızılkaya da barışı istemeyen grupların bu tür operasyonlarla
diyalog ortamını ortadan kaldırmayı amaçladıklarını kaydetti. Hükümetin bu tuzağa düşmemesini isteyen Kızılkaya, "Eğer bu tuzağa düşerse kirli odakların istediklerini yerine getirmiş olacak. Her koşul altında barış savunulmalı. Bu tür elim olaylar yine başımıza gelebilir. Ancak saldırılar barış yolunda atılan adımların kararlılığını bitirmemeli. Ürkek davranmak, geri çekilinmesi zaten şer odaklarının istediği." diye konuştu.
Kürt yazar
Halit Yalçın da 1993 yılında sorunun çözüm aşamasında
33 erin şehit edildiği olayı hatırlattı. Barış yolunun kapanması için çabalayanların, isteyenlerin bir kez daha hükümetin sertleşmesini istediğini aktaran Yalçın, "BDP'liler saldırıyı PKK'nın yapmadığını iddia ediyor. O zaman çıkıp kınasınlar saldırıyı. Kanın aktığı, cenazelerin olduğu yerlerde yas olur. Yas olan yerde de
demokrasi konuşulmaz. Bu
eylem o kararı, kararlılığı sabote etmek için yapılmıştır." ifadelerini kullandı.
Gazeteci Şükrü Gülmüş de saldırının iki tarafa
mesaj niteliği taşıdığını dile getirerek şunları ifade etti: "İlki Abdullah
Öcalan, ikincisi
Genelkurmay. Kandil'deki odaklar Öcalan'a 'Biz olmadan çözümü düşünemezsin' diyor. Bu, Öcalan'a bir ihtardır. BDP de saldırılarla ilgili kadük duruma düşmüştür. Yaptıkları açıklamaların hiçbir anlamı yoktur. Diğer yandan eğer 1993'teki 33 er hadisesi tüm yönleriyle aydınlatılsaydı bugün bu saldırı gerçekleşmezdi."