Saldırının hiçbir gerekçe ile açıklanamayacağını belirten aydınlara göre, barış ve
diyalog zeminini savunanlar açığa düşmüş durumda.
Kürt yazar
Muhsin Kızılkaya, saldırı sonrası 'ne diyeceğini bilemez' hale geldiğini söylüyor.
Yazar Ümit
Fırat,
Türkiye'nin 1990'lı yıllara çekilmek istendiğini ve bu oyuna gelinmemesi gerektiğini vurguluyor. Eski Van
Milletvekili Fethullah Erbaş,
PKK'nın
taşeron olarak kullanıldığına dikkat çe- kerken, eski
HADEP'li Recep Doğaner, "Barış, silahla sağlanamaz." diyor.
Çukurca'da yaşanan PKK saldırısına her kesimden tepki yağıyor. Saldırının hiçbir gerekçe ile açıklanamayacağını ifade eden aydınlar, barış ve diyalog zeminini savunan insanların açığa düştüğünü kaydediyor.
PKK'yı barış sürecinde yaptığı eylemlerden dolayı özeleştiri yapmaya çağıran aydınlar, demokratik
açılım vesilesiyle bugüne kadar elde edilen kazanımların kaybedilmemesi gerektiğini vurguluyor. Kürt aydınların görüşleri özetle şöyle:
Muhsin Kızılkaya (Yazar): İlk defa ne diyeceğimizi bilemez hale geldik. PKK'nın bu saldırısının gerekçesi hakkında yorum yapamıyorum. Bu nasıl bir savaş böyle? PKK, bu saldırıya gerekçe olarak devletin
operasyonlarını artırmasını gösteriyor.
Ancak yine örgüte yakın basın kuruluşları geçen yıl öldürülen asker sayısının PKK'lı sayısından fazla olduğunu söylüyor.
Kürt sorunu için bugüne kadar tek denenmemiş yöntem olan demokrasiyi bu hükümet hayata geçirmeye çalıştı.
Fethullah Erbaş (Eski Van Milletvekili): Devlet, hukuk sınırları içerisinde kalarak
terörle mücadele ediyor. Peki şimdi PKK ne yapmaya çalışıyor? Seçimlerden sonra birden saldırılar arttı.
Benim düşüncem, PKK son operasyonlarda taşeron olarak kullanıldı. Türkiye'nin bölgedeki etkinliğinden rahatsız olan odaklar, ülkenin başına terörü bela ederek maddi ve itibar kaybı sağlamaya çalışıyor.
Ümit Fırat (Kürt yazar): PKK'yı yönetenlerin bugün tek amacı otoritesini korumak ve diktatörlüğünü sürdürmektir. Burada ısrarla devleti 1990'lara çekmek istiyorlar.
Hükümet, buna
seyirci kalmamalı. 90'lı yıllardaki hukuk dışılığı simgeleyen "
Kurşun atan da, yiyen de bizdendir" edebiyatına geri dönmemeli. Başka arayışlara ihtiyaç kalmadan sürdürdüğü politikalarını giderek hızlandırıp tedbirlerini artırmalıdır.
Hakan Tahmaz (Türkiye Barış Meclisi Sözcüsü): Yapılacak iş, önce bu savaşın durdurulmasıdır. Bir an önce tetikten eller çekilmeli. Bütün herkes için geçerli bu.
Askerî operasyon ve
silahlı çatışma durmalıdır.
Müzakere ve
Parlamento zemininde buluşulmalıdır.
Anayasa ve siyasetin demokratikleşmesi açısından yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Toplum bu işin silahla değil, mayınla değil, konuşarak çözülmesi için şimdi bugün harekete geçmelidir.
Ayhan Bilgen (BDP MYK üyesi): Aslında bugün geldiğimiz duruma bakarak herkesin geriye dönük içten bir özeleştiri yapması lazım. Bu coğrafya oldukça acı tecrübelere sahiptir.
İnsana yakışan ise barışı tesis edecek, güven ortamını inşa edecek sözü cesaretle söyleyebilmektir. Karşımızdakine bir şey söylemeden önce kendi söylediklerimiz, yaptıklarımız ya da yapmamız gerektiği halde ötelediklerimizle yüzleşmeliyiz.
Recep Doğaner (Eski HADEP yöneticisi): Barış, silahla sağlanamaz. Her taraf, özeleştiri yapmalı. Biz bunu kendi elimizle yitirdik. Her şeye rağmen aklın
egemen olacağına inanıyorum.
Biz demokratik mücadelemize devam etmeli, çatışma ortamından hızla uzaklaştırmanın yollarını aramalıyız. Demokratik zeminde ve siyasi zeminde mücadele etmeliyiz.
ZAMAN