AK Parti
MKYK toplantısında üyeler 7 saat boyunca
Cumhurbaşkanlığı seçimini değerlendirdiler. Konuşmayan yoktu. Hiç lafı evirmeye çevirmeye gerek yok. Manzara aynen şöyledir: Kamuoyunda Erdoğan’a yakın olarak bilinenler ‘
Başbakan olarak kalsın’, Gül’e yakın olarak bilinenler ‘Erdoğan
Çankaya’ya çıksın’ dediler. Haliyle, MKYK’da ilk tezi savunanlar ağırlıktaydı. İstisnai durumlar muhakkak vardır, onlar da beni bağışlasınlar. Bazen kurunun yanında yaş da yanabiliyor.
Tabloyu bu şekilde ortaya koyduktan sonra şu yorumu yapmak herhalde zorlama olmaz: Beyler ve bayanlar, samimi değilsiniz. Yakınını kaybettiğinde ölüme değil de kendi yalnızlığına ağlayanlar gibisiniz. ‘Çıksın’ veya ‘kalsın’ d
erken aslında parti içinde kendi konuşlanma kodlarına göre konuşuyor gibisiniz. Kişisel ikbali,
sivil ve demokrat
Türkiye projesinin önünde tutmak ister gibisiniz. ‘Aradan ben sıyrılır mıyım’ diye düşünenlere ise lafım yok.
Sonunda ‘Kararın, kararımızdır’ deyip
aday belirleme konusunda Başbakan’a
yetki verdiler ama içleri içlerine sığmıyor. Başbakan şimdi karar verecek? Çıksam mı çıkmasam mı? Şu ana kadar kafasındaki soru işaretine henüz
cevap verebilmiş değil. Kafasında kendi ismini eleyemediği için de B planı olgunlaştırılamıyor. Kendi tahminim var ama nasıl bir karar çıkacağını kestirmek güç.
Şu da bir gerçek: Liderlerin sonunu hazırlayan, bu kritik zamanlarda verdikleri kritik kararlardır. Bazen hayra bazen şerre çıkabilir:
Özal gibi,
Erbakan gibi... 1987’de
referandum sandığı açılmadan yarım saat önce erken seçim kararı almasaydı, belki Cumhurbaşkanlığı yolu açılmayacaktı Özal’a. 28
Şubat 1997 günü MGK toplantısını terk etseydi Erbakan, şimdi belki Çankaya için onun adını konuşuyorduk?
Başbakan’a nacizane önerim şudur: Yukarıda bir fotoğraf var, yakın tarihin dramatik izlerini taşıyan. Karar vermeden önce bu fotoğrafa bakın, sonra sivil ve demokrat Türkiye hayalini gözünüzün önüne getirin, kararınızı öyle verin. Korku bariyerini aşmak ve bir daha Türkiye’yi terletmemek için...
ŞAMİL TAYYAR - STAR GAZETESİ