'Beyin Fırtınası' toplantıları kapsamında
gazete, televizyon ve ajansların genel yayın yönetmenleriyle bir araya gelen Kılıçdaroğlu, Grup
Başkanvekili Muharrem İnce'nin '
CHP'nin
Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ndeki 29
Ekim resepsiyonuna katılmayacağı' yönündeki açıklamasının hatırlatılması üzerine
29 Ekim'e daha çok zaman olduğunu belirtip şunları söyledi, "Resepsiyon şimdiden ulusal sorun haline getirilmesin. Cumhurbaşkanlığı makamını boykot gibi bir tavrımız yok. Sayın
Muharrem İnce böyle bir açıklama yaptı mı, bilmiyorum." dedi.
CHP ÜYELERİNDEN KREDİ KARTIYLA 1 TL ALACAK
Üniversitelerdeki başörtü sorununu kendilerinin çözeceğini tekrarlayan Kılıçdaroğlu, CHP üyelerinden
kredi kartıyla 1 tl alacağını da ifade etti.
CHP lideri Kılıçdaroğlu genel yayın yönetmenleriyle bir araya geldi
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu, 'Beyin Fırtınası' toplantıları kapsamında gazete, televizyon ve ajansların genel yayın yönetmenleriyle bir araya geldi.
Basına kapalı gerçekleşen toplantısı öncesinde kısa bir açıklama yapan Kılıçdaroğlu,
Türkiye'nin ciddi
demokratikleşme sorunu olduğunu ve basının
iktidar ve muhalefete eşit mesafede bulunması gerektiğini ifade etti.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, kurmaylarıyla birlikte Ortaköy'deki Radisson Otel'de gazete, televizyon ve ajansların genel yayın yönetmenleriyle buluştu. Basına kapalı gerçekleşen toplantı öncesinde CHP lideri Kılıçdaroğlu konukları kapıda karşıladı. 20.05'te başlayan toplantı öncesi Kılıçdaroğlu bir
basın açıklaması yaptı.
Medyanın
demokrasi üzerinde önemli bir işleve sahip olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, medyayla ilgili hazırladıkları
raporu AB yetklilerine gönderdiklerini ifade etti. Kılıçdaroğlu, "Rapor,
İngilizce, Fransızca ve Almanca olarak hazırlandı ve gönderildi. Aslında raporu hazırlarken medya üzerindeki baskıların hangi noktaya geldiğinin de bilinmesi gerekiyordu. Madem ki biz çağdaş, uygar bir dünyada yer alacağız, madem ki Türkiye'nin sorunlarını aktarcağız, madem ki çağdaş uygarlığı yakalamak için çaba harcayan bir siyasal partiyiz, o zaman medyanın karşılaştığı sorunları da bir şekilde bizim aktarmamız gerekiyordu. Basının dördüncü güç olduğunu çok daha iyi biliyorsunuz. Ama bugün geldiğimiz noktada yürütme, yasama ve yargıyı denetler konuma geldi. Artı medyayı da denetler konuma geldi. O nedenle biz medyanın yasama organının ve yargının güç kaybettiğini ama yürütme organının gittikçe güçlendiği bir demokrasi yapısıyla karşı karşıya olduğumuzu her yerde anlattık.'' diye konuştu.
Türkiye'nin ciddi bir demokratikleşme sorunu olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "'Sosyal devlet anlamında Türkiye'nin ciddi bir kan kaybı var, ciddi bir
erozyon yaşıyor. Şunu baştan beri hep kabul ettik, basının güçlünün yanında yer alması gibi bir tablonun içinde olmasını biz içimize sindiremiyoruz. Basın hem iktidara hem muhalefete eşit uzaklıkta ama doğru bildiğini yazan, sağlıklı
eleştiri yapan, o eleştirilerden bizim de
ders çıkarmamız gereken bir tablo olabileceğini düşünüyoruz. Basının, denetim işlevini yerine getirmesinden de her zaman mutlu olacağız. Uluslararası Basın Enstitüsü'nün verdiği rakamlar var. 2008-2009'da
basın özgürlüğü açısından Türkiye 101. sırada yer alırken, 2010'da bu 127. sıraya gerilemiş durumda." ifadelerini kullandı.
Bu tablonun, Türkiye'de medyanın geldiği noktayı göstermesi açısından ilginç olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Biz çalışıyoruz, biz bu
ülkede demokrasinin ve özgürlüklerin gelmesi için çaba harcayacağız. Bu konuda son derece samimiyiz. Ne yapılması gerekiyorsa o konuda çaba harcayacağız ve o konuda katkı vermeye çalışacağız. Şu veya bu şekilde söz verip, geri dönmek veya 'şurasını yapmayalım da önce şunu yapalım' diye bir özel çabamız da olmayacak. Sorunları uygarca masaya yatıralım, uygarca oturalım, uygarca tartışalım ve bu ülkeyi 21. yüzyılın Türkiye'sini çağdaş, uygar, demokrasisi, hak ve özgürlükleri gelişmiş bir ülke haline getirelim" şeklinde konuştu.
Hapiste bulunan gazetecilerden bahseden CHP lideri, "Hapiste gazetecilerimiz olmasın, milyarlarca liralık davalar açılan gazetelerimiz olmasın. Demokrasiyi elbette istiyoruz, elbette kişinin hak ve özgürlüklerinin korunmasını istiyoruz. Özel yaşama elbette belli güvencelerin getirilmesini istiyoruz. Ama bugün eğer sokakta yürüyen vatandaşımız, telefonlarının dinlendiğinden kaygı duyuyorsa, Türkiye'de ciddi bir sorun var demektir. Bu sorunu aslında sizler yazıyorsunuz, çiziyorsunuz. Belki soracaksınız, düşüncelerimizi öğrenmek isteyeceksiniz. Biz bu konudaki düşüncelerimizi size bütün içtenliğimizle sunacağız." ifadelerini kullandı.