Bilkent'teki
Türk Silahlı Kuvvetleri Rehabilitasyon ve Bakım Merkezindeki gazilerle bayramlaşan Kılıçdaroğlu, çıkışta gazetecilerin sorularını
yanıtladı.
“Solda
ittifak çağrıları var,
CHP olarak siz bu çağrıları nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
'CHP olarak bizim görüşümüz belli biz tek başına
iktidar olmak istiyoruz. Herhangi bir ittifak arayışımız da yok. Bir çağrımız da yok. Siyasi partiler çağrı yapabilirler, bunlara saygı göstereceğiz, onlar kendi düşüncelerini aktarabilir. Ama bizim düşüncemiz, CHP'nin tek başına iktidar olması için
halka gitmek, halk ile kucaklaşmak. Söylemlerimizi toplumun kılcal damarlarına aktarmak, bizim amacımız bu.”
AK PARTİLİ ÖZDALGA'NIN SÖZLERİ
“Eski CHP'li, Ak Parti
Ankara Milletvekil
Haluk Özdalga'nın dünkü parti bayramlaşması sırasında sizin ve parti milletvekilleriniz hakkında sözlediği bazı sözler mikrofonların açık olması sebebiyle kamuoyuna yansıdı. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “
Kişilik sorunu olanlara benim yanıt vermem doğru olmaz” karşılığını verdi.
BAHÇELİ'NİN BAŞBAKAN'A 'TÜRBAN' ÇAĞRISI
“MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den,
türbanın
seçim sonrasında değil, hemen çözülmesi yönünde çağrı geldi. Siz bu çağrıya nasıl karşılık vereceksiniz?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Sayın
Başbakan'a defalarca çağrı yapıldı ama Başbakan bu konuları gündemine pek almak istemiyor. O, öyle anlaşılıyor ki gündeme seçim sırasında alacak, seçimlerde malzeme olarak kullanacaktır” cevabını verdi.
“BİZİM ÇİZGİMİZ BELLİDİR”
Kılıçdaroğlu, “
Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney'in mezarlarını ziyaret ettiniz,
karanfil bıraktınız. Bu, CHP'de bir çizgi değişikliği mi oldu yönünde eleştiriler getirdi. Siz nasıl değerlendirirsiniz” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Bizim çizgimiz bellidir. Biz Kuvayı Milliye'den geliyoruz.
Ulusal bağımsızlık savaşını veren kadroların kurduğu bir partiyiz. Biz sanata ve
sanatçıya her zaman saygı duymuşuzdur. Onların görüşlerine katılmayabiliriz, görüşlerini benimsemeyebiliriz ama sanatına ve sanatçıya saygı duymak zorundayız. Onlar bizim
ülkemizin bir parçası, bizim kültürümüzün bir parçası. Hatırlayın Nazım Hikmet, yıllar yılı, 'vatan haini' ilan edildi. Türkiye'ye cenazesi bile getirilmedi. Cesaret bile edilemedi. Kimse Nazım Hikmet'in mezarını ziyarete bile gidemiyordu. Korkarak, kaçak olarak gidebiliyordu. Şimdi bakın en sağcısından en solcusuna kadar Moskova'ya her giden Nazım Hikmet'in mezarını ziyaret ediyor. Gidenlerin hepsi Nazım'ın siyasi düşüncesini benimsiyorlar mı?
Hayır ama sonuçta, o bizim ülkemizin bir parçası, bizim kültürümüzün bir parçasıdır.
Sinema sanatına damga vuran bir sanatçımız var, müziğimize damga vuran bir sanatçımız var. Biz bunları öne çıkarmak istiyoruz.
Sanat ve sanatçı dünyanın her tarafında aykırı insanlandır. Aykırı insanların düşüncelerini benimsemesek bile onların ortaya koyduğu eserler, bizim kültürümüzün bir parçasıdır. Biz, bu kültürümüzün bir parçası olan bu eserleri, radyolarda çalıyoruz, televizyonlarda
müzik olarak kullanıyoruz. Sinema var, ödüller alınmış. Her ülke benim daha fazla sanatçım olsun diye çaba harcıyor. Bizse 'acaba sanatçıları nasıl yok edebiliriz' gibi bir düşünce içine girersek bu doğru değil.”
“TÜRKİYE'NİN HER TARAFINA GİDİYORUZ”
“Hafta sonu gerçekleştireceğiniz
Diyarbakır gezisi var. Diyarbakır gezisini, özellikle Başbakan'ın eleştirilerinin ardından gerçekleştiriyor olmanızın özel bir anlamı var mı?” sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Şanlıurfa'ya gidiyorum. Uçak önce Diyarbakır'a indiği için Diyarbakır'a gidiyorum. Yurttaşlarla beraber olacağız. Bayramlaşacağız onlarla. Yani onlar başka bir ülkenin insanları mı? Bizim insanlarımız. Beraber gideceğiz, bayramlaşacağız. Belki bana sitem edecekler, kızacaklar, hoş geldin diyecekler, belki birisi bana çay,
kahve ısmarlayacak. Sayın Başbakan demiyor muydu 'Siz Sivas'ın öte tarafına geçemiyorsunuz' diye. Her tarafına gidiyoruz. Eğer birileri Sivas'ın öte tarafına geçemiyorsa bu ülkede, önce Sayın Başbakan'ın dönüp kendisine sorması lazım. Neden bu ülke bu hale geldi diye. O yönetmiyor mu? Hem yöneteceksiniz, hem şikayet edeceksiniz? Doğru değil. Bizim şikayet etme hakkımız var. Çünkü biz yönetmiyoruz. Onların yönetme güçleri var, yönetiyorlar. Şikayet etmeye hakları yok. Türkiye'nin her karış toprağına siyasetçinin gitmesi, kendi yurttaşlarıyla
seçmen kitlesiyle bir araya gelmesi, konuşması lazım. Bizim yaptığımız da bu.”