CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 30 Mart yerel seçimleri öncesi Gaziantep, Adıyaman, Nizip, Karkamış ve Oğuzeli’nde halka hitap etti. Yol boyunca da Bugün Gazetesi'nin sorularını cevapladı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun dönüş yolunda kendisine yöneltilen sorulara verdiği cevaplar şöyle:
DİKTATÖR YASAK GETİRİR, BAŞKA BİR ŞEY BEKLENMEZ
*Başbakan’ın Türkçe Olimpiyatları’nın artık yapılmayacağına ilişkin açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bir diktatörden başka bir şey beklenmez zaten, yasak getirir. Ne zararını gördü ki yasak getiriyor? Anlamakta gerçekten zorluk çekiyorum. Türkçe Olimpiyatları yıllardır Türkiye’de yapılıyor. Yabancı ülkelerden öğrenciler Türkiye’ye geliyorlar. Türkçe öğrendiklerini gösterilerle, şiirlerle, şarkılarla, türkülerle halka anlatıyorlar. Bu doğrusunu isterseniz bu ülkenin gururunu okşuyor. Dünyanın belki de gidip göremediğimiz pek çok yerindeki öğrenciler, şu veya bu şekilde Türkçe’yi öğreniyorlar. Bunu yasaklamanın, buraya yasak getirmenin doğru olduğuna inanmıyorum.
*Siz hiç katıldınız mı o etkinliklere?
Koşullar uygun olmadığı için katılmadım ama öğrenciler beni ziyarete geldiler. Genel merkezde onları kabul ettim.
*Başbakan gittiği için mi gitmiyordunuz?
Yoo, hayır, o zaman Başbakan’ın yolsuzlukları daha bu denli ortaya çıkmamıştı.
*Bundan sonra katılmayı düşünüyor musunuz?
Koşullar uygun olursa katılırım, CHP’li arkadaşlar katıldılar Türkçe Olimpiyatları’na. Bir kültür faaliyeti olarak görmek lazım.
*Bazı şehirlerde CHP ile MHP’nin seçim işbirliği yaptığı, İstanbul, Ankara gibi bazı şehirlerde MHP’lilerin CHP’ye, bazı şehirlerde de CHP’lilerin MHP’ye oy vereceği konuşuluyor. Böyle bir işbirliği var mı?
Her siyasal parti bağımsız olarak seçimlere giriyor ve adaylarını da gösterdi. Partilerin işbirliği söz konusu değil.
*Sizce oy geçişkenliğinin fazla olacağı, kararsızların oyunun çok önemli olacağı bir seçim mi olacak?
Elbette. Adayların kimlikleri önemli, adaylar gerçekten bölgeye, yönetmek istediği belediyede güven veriyorsa pek çok partiden adaya oy gelebilir.
*Seçim sonucuyla bağlantılı olarak bir erken seçim görüyor musunuz?
Büyük bir olasılıkla hükümet, cumhurbaşkanlığı seçimleri ile genel seçimleri birlikte yapmak isteyecektir. Ekonominin iyiye gitmediğini iktidar da görüyor.
*Türkiye’de seçim sürecinde gerginliğin tırmanmasından, sizin tabirinizle kutuplaşmanın artmasından yakınılıyor. Başbakan Erdoğan ile gidip konuşmayı düşünüyor musunuz?
Hayır, başçalanla konuşmam. Şaibeli bir kişiyle yan yana gelmem. Onun önce aklanması lazım. Boğazına, gırtlağına kadar yolsuzluğa batmış bir kişi. Çırpındıkça daha da derinlere gidiyor. Bataklık gibi.
OKULDA?İKNA?ODASININ DEMOKRASİDE YERİ YOK
*Okullara müfettişler gönderildiği, denetlendiği ve ikna odaları kurulduğuna ilişkin iddialar var.
Müfettişleri okullara gönderip, okullarda Başbakan aleyhine bir konuşma yapılıyor mu yapılmıyor mu diye bir sorgulama yapılmasını asla doğru bulmuyorum. Bu ülkede insanlar düşüncelerini açıklıkla ifade edebilirler. “Başbakan eleştirilemez” diye bir kural yok. Politikacıların eleştirilmesi kadar doğal bir şey olamaz. Herhangi bir kişi görüşünü beğenmezse eleştirebilir ama “Erdoğan eleştiriliyor” diye okullara denetim elemanları göndermek, oralarda baskı kurmak, ikna odaları kurmak doğru değil. Hiçbir demokraside böyle bir uygulama yoktur.
Kasetlerin yayınlanmaması suç
*Kasetlerle siyasetin dizayn edilmesine, ses kayıtları üzerinden siyasetçilerin linç edilmesine siyasetin topluca bir tavır göstermesi gerekmiyor mu?
İkiye ayırmamız lazım. Kişinin özel yaşamı ile ilgili kasetlere şiddetle karşıyım. Bunun şu veya bu şekilde belli kişi ve kurumlar tarafından servis edilmesini uygun görmem. Özel yaşamın dışında, toplumu ilgilendiren ses kayıtları varsa onun yayılmasında, kamuoyuna duyurulmasında hiçbir sakınca görmem. ABD’de Watergate skandalı oldu, Başkan istifa etmek zorunda kaldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları var. Doğrudan toplumsal yaşamı ilgilendiren bir konuda, özel bir kaydın yayınlanması suç görülmüyor. Eğer bir başbakan, telefon edip “şu programı kaldırın” diyorsa, o program halk için yapılıyor, halka ambargo uygulanıyor, o zaman o artık toplumun menfaatini ilgilendiren bir olaydır. Bir başbakanın oğlunun evinde 30 milyon Euro varsa, o toplumu ilgilendiren bir olaydır, hele o çocuğun o malvarlığını nereden nasıl elde ettiğini kanıtlayamıyorsa. Devletten iş alan müteahhitlerin bir başbakanın oğlunun yöneticisi olduğu bir vakfa bağış adı altında paralar veriliyorsa, bunun adı nüfuz ticaretidir, suçtur ve TCK’da cezası vardır. Toplumun çıkarları ile birebir ilgilidir ve yayınlanması doğrudur. Yayınlamamak suçtur.
140 karakterden korkan Başbakan
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu İzmir’de Gündoğdu Meydanı’nda halka seslendi. Kılıçdaroğlu izdiham nedeniyle alana 45 dakika gecikmeyle geldi. Mitinge çok sayıda tekne ve yat da Gündoğdu Meydanı açıklarına demirleyerek destek verdi. Twitter yasağını eleştiren Kılıçdaroğlu, “Adam bizi dünyaya rezil etti. Twitter’a yasak getirdiler. 140 karakterden korkan bir başbakan yarattınız” dedi. Berkin Elvan’ın AK Parti mitinglerinde yuhalatılmasıyla ilgili de “İnsan sevgisi olsa 15 yaşındaki çocuğu miting meydanlarında yuhalatmaz” diyen Kılıçdaroğlu, “İçinizde otobüslerle Konya’dan gelen var mı? Yok mu? Garip bir durum. Ankara’dan gelen var mı? Yok mu. Hepiniz İzmirli misiniz. Recep’in haline üzülüyorum” dedi..