Kılıçdaroğlu'na can alıcı soruyu sordu

Taraf yazarı CHP'nin yeni başkanına öyle bir soru sordu ki...

Kılıçdaroğlu'na can alıcı soruyu sordu

Halk CHP’yi doldurdu, vatandaş içeriye giremiyor Televizyonların CHP Kongresi özel yayınına geçtiği sabah saatlerinde Mersin’den arayan okurumuzdan geldi manşet önerisi: Bir kaset izledi hayatı değişti. Evet, buna “seks kaseti aydınlanması” demekten başka çare yok. Devletin sözcüsü elitist bir parti bir seks kasetiyle bir anda halkçı, devrimci bir partiye dönüşüverdi. Daha üç yıl öncesine kadar milyonları rejim için sokağa dökenleri, rejim elden gidiyor diye askerin arkasına dizilenleri “Rejim meselesinin yerini geçim meselesinin alması gerektiği” konusunda onca laf, seçim sonucu, sosyal demokrat teorisyen değil bir seks kaseti ikna ediverdi. Herhalde bu seks kasetiyle burjuva hayatının sefahatinden tiksinen CHP’liler, bir Gandi’nin öncülüğünde ruhsal bir arınma içinde saf ve temiz halka gitmeye karar verdiler. Bir siyasal partinin sonunda “halka gitme” kararı vermesini ne kadar kutlasak az. Peki, CHP halka gidince vatandaşa ne olacak? Vatandaş. CHP’nin sosyolojik tabanı olan vatandaşlar? Çankaya, Etiler, Nişantaşı, Bakırköy, Karşıyaka’daki milyonlarca CHP’li. Evlerine Türk bayrakları asıp, bölücülere ve şeriatçılara karşı bu ülkeyi savunmak için teyakkuzda bekleyen üç kuşak partili mutlu mesut beyaz Türkler. Artık onlardan daha çok vergi almayı vaat eden, havuzlu evde oturanları neredeyse lanetleyecek bir liderleri olan “havuzlu ev sahiplerinden” bahsediyorum. Kılıçdaroğlu “karnı açlar” dedikçe ancak merhamet duyguları kabaran karnı tok CHP’lilerden. CHP’nin oyları cepte olan esas sosyolojik tabanından. 22 Temmuz seçimlerinden önce yapılan ciddi bir araştırmada “Ekonomi için AKP’nin kalması iyi ama ben yine de CHP’ye oy vereceğim” diyecek kadar siyasal rasyonalitesini kaybetmiş, kessen damarlarından altı ok halinde kan akacaklardan... Onlara ne olacak? Bu kadar alın teri kokusu, bu kadar açlık edebiyatı onları rahatsız etmeyecek mi? Hayır, etmeyecek. Çünkü onlar da biliyorlar ki bir seks kaseti aydınlanmasının eseri bu çakma halkçılık. Konuşmasının sonunda beyaz bir poşetten çıkartılıp genel başkanlarının kafasına takılan kasket kadar işportadan bir solculuk bu. Kimseye, hele de ceplerine bir zararı yok bu devrimci Kemal’in. Yalancıktan böyle konuşuyor genel başkan. Yalancıktan takıyor o kasketi. Gün boyu ekrandan bunu açıkça halka söylemeyen kalmadı: Halktan oy almak gerek. AKP’nin oylarını çalmak gerek. Bu halk ancak böyle kandırılır. Peki, siz bu halkı bu kandırıkçı halkçılığa, beyaz poşetten çıkan kaskete, medya towerlarından kotarılmış sol popülizme tav olacak kadar salak mı zannediyorsunuz? CHP’ye “Aaa nerede kalmıştınız, siz gelmeseniz biz geliyorduk vallahi” demesini mi bekliyorsunuz? Hem de karın tokluğuna. CHP’nin yıllar sonra aralarına indiği halk kim: Kadınlarının çoğunluğu başörtülü olan dindarlar ve Kürtler. Peki, ne vaat etti konuşmasında bu yere göğe sığdıramadığı halka Kılıçdaroğlu? Karın tokluğu. Merdiven altındaki atölyelerde çalışan başörtülü kızlara” iş güvencesi. Adlarını bile anmadığı Kürtlere ekmek. Peki, ya o merdiven altındaki kız bir gün çok çalışıp üniversiteye gitmek isterse? Peki ya karnı doyan o Kürt hâlâ anadilde eğitim hakkı istemeye devam ederse? Peki, başka ne vaat edebilirdi ki? Avrupa Birliği komiserlerini paylayan, Denktaş’ı özleyen, Ergenekon’a laf söyletmeyen Kılıçdaroğlu’nun ilhamını bir seks kasetinden alan halkçığından, karın tokluğundan başka ne bekleyebiliriz ki? Halka karın tokluğundan daha fazlasını verdiğinde karnı tok olan Çankaya, Etiler, Nişantaşı, Bakırköy, Karşıyaka’daki has adamlarına ne der? İşte böyle iki arada bir derede kalmış CHP’den ancak Kılıçdaroğlu kadar bir değişim çıkar. Bu kadarına da hepimizin karnı tok. YILDIRAY OĞUR - TARAF
<< Önceki Haber Kılıçdaroğlu'na can alıcı soruyu sordu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER