Yeni
Şafak Gazetesi
Ankara Haber Müdürü
Abdülkadir Selvi, bugünkü köşe yazısında "Kılıçdaroğlu gece 23.30'da kimi aradı" diyor.
İŞTE SELVİ'NİN YAZISI:
Kılıçdaroğlu gece 23.30'da kimi aradı
CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu'nu dikkatle takip etmeye çalışırım. Kendisi sık sık görüş değiştirse de, ben bu ülkede ana muhalefet liderinin ne dediğinin önemli olduğuna inanırım. O nedenle,
taciz iddialarıyla ilgili olarak yaptığı,"
komplo" değerlendirmesini de aynı özenle takip ettim.
CHP'de komplo, taciz,
kaset gibi iddialar söz konusu olunca, karıştırmamak için geriye dönüp, birinci kaset, ikinci komplo gibi numaralar vermek gerekiyor.
Kemal Bey'in kastettiği olay; içinde
İklim Bayraktar ile Deniz
Baykal'ın yer aldığı,"Taciz" iddiaları.
Bir de ODATV operasyonuyla gündeme gelen, "Varan2"var.
Kendimi,"Gerçeği arayan adam" pozlarında gördüğüm yoktur. Sadece CHP'nin eski ve yeni genel başkanlarını mahkemeye taşıyacak kadar ciddi olan bir konunun izini sürmeye çalışıyorum.
Dedektiflik olaylarda,"Para ve kadının izini sür, o seni faile götürür" diye bir
kural vardır.
Kemal Bey'in
siyah renkli
gözlük takıp, pardesüsunun yakalarını kaldırıp,
komiser Kolombo gibi işin peşine düşmesini beklemiyorum. Yapacağı şey, komplonun açığa çıkması için savcılara yardımcı olmak. Ne Baykal ne Kılıçdaroğlu bunu yapmıyor.
Peki ne yapıyor?
Gerçeğin ortaya çıkması için çaba gösterenleri mahkemeye veriyor.
Murat Aksoy ile benim hakkımda
tazminat davası açmıştı.
Polis-Adliye muhabirimiz
İlhan Toprak'la ilgili ise ceza davası açılması için suç duyurusunda bulunmuş. Tam,"İlhan sen parasız pulsuz bir muhabirsin. Kemal bey senden para çıkmayacağını bilmiş, o yüzden ceza davası açılmasını istemiş" diye teskin etmeye çalışıyordum ki o sırada postacı içeri girdi, İlhan'a açılan tazminat davasının kağıdını uzattı.
İlhan'dan 50 bin lira istiyor.
Hadi bizi anladık da koskoca genel başkan bir muhabirin ceza alıp hapse girmesinden çok mu mutlu olacak demek istemiyorum. Hukuk devletine inanıyorsak, gidip hesabımızı vereceğiz.
Kemal Bey'in beni asıl ilgilendiren cümlesi, "Taciz, komplo" şeklindeki sözleri olmadı.
Bu işin içinde bir komplo olduğunun göz ardı edilmemesi gerektiğine inananlardanım.
Öyle "Taciz" denilince Baykal'a,"komplo "denilince, İklim'e faturayı kesip, işin üstünü örtenlerden de değilim.
Asıl CHP'nin bu işin peşini bırakmaması gerekiyor.
CHP'yi anlamakta zorlanıyorum.
Kılıçdaroğlu da "Araştıracak vaktim yok" dediğine göre, iş başa döşmüş demektir.
Elini çenesine götüren dedektif triplerine girmeden Kılıçdaroğlu'na sormak istiyorum;
Kemal bey, 15
Şubat Salı günü CHP'nin
Meclis grubunda yaptığınız bir konuşma var.
Soner Yalçın için,"Yalçın,
kaya gibi bir adam" dediğiniz konuşmayı kastediyorum.
Hatırlayın canım.
Ergenekon Terör Örgütüyle ilgili de,"Nerede bu
örgüt, gideceğim üye olacağım" demiştiniz ya hah o konuşmayı kast ediyorum.
Niye bu kadar ayrıntı verdim. Çünkü o konuşmanızı CHP'nin resmi
internet sitesi'nden bulmanız mümkün değil.
Yok o konuşmayı bulursunuz da, o konuşmada, Soner Yalçın ve Ergenekon'la ilgili sözlerinizi bulamazsınız.
Dikkatle baktığınızda, "chp.org.tr"olan CHP'nin resmi internet sitesinin sizin o sözlerinizi
sansürlediğinizi görürsünüz.
Her halde konuşması kendi partisinin resmi internet sitesi tarafından sansür edilen tek genel başkan sizsiniz. Siyasi muhalifiniz olsam size, "Konuşması kendi internet sitesi tarafından sansürlenen zat" diye seslenirdim. Hatırlarsanız şu günlerde ilham kaynağınız olan Süleyman
Demirel, 70'lerde Ecevit'e "Zat" ya da "Hökümetin başı"derdi. Ama ben haddini bilen, edepli bir insanım.
CHP'nin resmi internet sitesinden sizin konuşmanızı ararken, parlamento muhabirimiz Hüseyin Likoğlu fark etti, sansür olayını. Ben de
kontrol ettim, şaşırdım doğrusu. Adım İklim olmadığı için çat
telefon açıp, size sorma imkanım da olmadı.
Size soramadım ama
İklim Bayraktar'a sordum.
Kemal bey siz CHP grup toplantısında Soner Yalçın'la ilgili konuşmayı 15 Şubat Salı günü yaptınız.
Soner Yalçın ise o sırada gözaltındaydı, 1
7 Şubat günü mahkemeye çıkarılarak tutuklandı. Peki 14 Şubat
pazartesi günü doğrudan cep telefonundan aradığınız bir ismi hatırlıyor musunuz?
Saatini de vereyim.
23.30...
ODATV soruşturmasını yürüten savcılığın hazırladığı iddianame mahkemece kabul edildiği taktirde, telefon tapelerinden böyle konuşmanın yapılıp yapılmadığı ortaya çıkacak.
Peki ben böyle bir konuşmadan nasıl haberdar oldum. Hattın diğer ucundaki kişi ben değildim. Ayrıca sizin telefonlarınızı dinletecek halim de yok.
Hattın diğer ucundaki kişi aktardı bunu bana.
İklim Bayraktar.
"Ben korumasına not bıraktım. Gece 23.30'da beni cebimden bizzat Kemal Kılıçdaroğlu aradı. Ertesi gün grupta ODATV operasyonu ve Soner Yalçın'la ilgili açıklama yapmasını istedim. Kılıçdaroğlu o açıklamayı benim ricam üzerine yaptı" dedi.
İklim Bayraktar'ın telefonları yasal olarak dinleniyor. Bu konuşmamız da kaydedilmiştir.
Başka bir şey daha söyledi İklim Bayraktar:"İklim Rica etti, Kemal bey yaptı" manşetiniz doğru.
Peki Kemal bey siz ne söylemek istersiniz?
Yoksa yine mahkemeye mi?
ABDÜLKADİR SELVİ - YENİŞAFAK