CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu, ''Bugün aldığımız karar sıradan bir karar değil. Bugün yaptığımız mücadele, bizim
demokrasi tarihimizde önemli bir sayfadır. Hukukun üstünlüğünün olmadığı bir yerde
Meclis Genel Kuruluna girip, komisyonda ne söyleyeceksiniz. Bazen vereceğiniz bir tepkiyle dünyanın ilgisini çekersiniz. Biz bunu dünyanın her tarafına taşıyacağız.
Türkiye'ye ya demokrasi gelecek ya demokrasi gelecek'' dedi.
12 Haziran seçiminde CHP'nin, yeterli zaman olmadığı için projelerini iyi anlatamadığını ve beklenen oyu alamadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, partinin bazı il örgütlerinin iyi çalışmadığını, İstanbul'da beklenen başarının yakalanamadığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, 1 Eylül'den sonra Türkiye'yi gezmeye başlayacaklarını bildirerek, ''Büyük bir grup olarak arkadaşlarımız Anadolu'yu gezecekler. Hangi gerekçeyle bize oy vermediklerini soracağız, 'ne yapmamız gerekiyor ki oy vereseniz' diyeceğiz'' şeklinde konuştu.
''Seçimden sonra eski Genel Sekreter
Önder Sav ve CHP
Antalya Milletvekili
Deniz Baykal'ın kendisine karşı birleştiği'' yönündeki ifadeye katıldığını belirten Kılıçdaroğlu, ''Hiçbir zaman 'neden kurultayı toplamak istiyorsunuz/' demedim.
Kurultay yapmak ayıp bir şey değil. Bizim partimizin farkı var. Kurultay toplanabilir, parti de yöneticileri de
eleştirilebilir ama eleştiri partiyi yıpratma noktasına gelmemelidir. Her parti üyesinin bu konuda dikkatli olması lazım. Eleştiriye saygılıyım ama bu konuda hakarete izin vermeyeceğim. Sular çalkalanmadan durulmaz,
nehir mecrasına çekilecektir'' dedi.
Türkiye genelindeki bir seçimde
hile yapılmadığını söylemenin doğru olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, ''Ben sonucu etkileyecek hile yapıldığı kanaatinde değilim. Biz seçime si
yasal partilerle mücadele ederek girmedik, biz seçime devletle mücadele ederek girdik'' dedi.
''ÜST MAHKEMENİN 'BÖYLE SAÇMALIK OLMAZ' DEYİP KARAR VERMESİ GEREKİR''
Tutuklu milletvekillerinin
tahliye edilmemesi konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, evrensel hukuk gereği hiç kimsenin 800 gün
tutuklu kalamayacağını ve tutuklu vekilleri tahliye etmeyen yargıçların da
tartışmalı olduğunu söyledi.
Mustafa
Balbay ve Mehmet
Haberal'ın gelip
yemin etmelerini engelleyecek hiçbir yasal durumun bulunmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Bunlar
dokunulmazlık kazansın, demiyoruz hiçbir zaman.
Seçme,
seçilme hakkı insan hakkıdır. 'Millet seçti' diyorsunuz. Millete 'istediğiniz kadar oy kullanın, ben senin oyunu çöpe attım' diyorsunuz. Bunlar mahkum olmamış insanlar, seçime girmişler, gelmişler. Burada toplumun vicdanı kanamıştır. Halkın iradesine sahip çıkmak istiyoruz. Biz demokrasi sınavından geçiyoruz.
Yürütmenin yargıya
baskı yapmasını istemiyoruz.
HSYK'nın başkanı Adalet Bakanı'dır. HSYK, 'bir dakika' diyecek, 'Siz
Anayasa'ya, hukukun üstünlüğüne aykırı kararlar alıyorsunuz' diyecek. Elbette o hakimleri görevden alacak. Bunları görmezlikten gelmek kimsenin hakkı değildir, görmek zorundayız. Uluslararası hukuku bir tarafa attık zaten.
CHP bu konuda en kararlı tutum takınan partidir. Biz herkes için demokrasi, herkes için
özgürlük istiyoruz, sadece iki tane milletvekili için değil. Biz
adaletin hukuk içinde tecelli etmesini istiyoruz.''
Haberal ve Balbay hakkında daha önce savcıların tahliye istediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, bu kişilerin milletvekili seçilmesinin ardından savcıların tahliye istememesinin düşündürücü olduğunu dile getirdi.
Tutuklu vekillerin tahliye sorununun parlamento zemininde çözülmesi gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, ''Sorunun birden fazla çözümü vardır. Üst
mahkemenin 'böyle saçmalık olmaz' deyip karar vermesi gerekir.
Parlamento bunları aşar. Recep
Tayyip Erdoğan için aşmadı mı? Sayın Erdoğan, milletvekili seçilemiyordu, biz 34.7
oy oranı aldığı için AKP Genel Başkanı Erdoğan olduğu için, 'başka bir genel başkan bulamadınız mı' demeden, demokrasinin gereği olarak, tarihi misyona uygun bir karar aldık. Her türlü çözüme açığız'' dedi.
Kılıçdaroğlu, ''Bizim istediğimiz dünyaya rezil olmamak. Siyasetin doğrudan
yargıya müdahale etmesi yanlıştır. Gerekirse yasal
düzenleme yapılır. Bu ülkede hukukun üstünlüğünü
egemen kılmak istiyoruz. Ben isterdim ki en büyük tepki iktidardaki partiden gelsin. İnsan hakları tartışma konusu olmaz'' şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın,
AK Parti hakkındaki
kapatma davası sırasında
Anayasa Mahkemesi üyelerini kastederek, ''11 hakimin iradesi milletin iradesinin üstünde midir?'' açıklamasını yaptığını anımsatan Kılıçdaroğlu, ''İki yargıcın iradesi mi, milletin iradesinin üstünde. Şimdi biz, bu eleştiriyi getiriyoruz, üstelik evrensel hukuk kurallarının gereğinin yerine getirilmesini istiyoruz'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, mahkeme kararlarına saygılı olduklarını ancak mahkeme kararlarını eleştirmenin de en
doğal hakları olduğunu ifade ederek, her mahkeme kararının doğru olmadığını, Balbay ve Haberal'ın avukatlarının kararlara karşı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (
AİHM) başvurabileceklerini söyledi. AİHM'in normalde iç hukuk yolları tıkandıktan sonra davalara baktığını ancak Türkiye'nin taraf olduğu davalarda, davaların çok uzun sürmesi nedeniyle iç hukuk yollarının tıkanıp tıkanmadığına bakmadan kararlar verdiğini kaydetti.
AİHM'in ''serbest bırakın'' yönünde bir karar vermeyeceğini, Türkiye'yi tazminata mahkum etmesi halinde bir
hukuksuzluk durumunun olduğunun
tescil edilmiş olacağını anlatan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bu konuda tazminata mahkum edilmesi halinde, Balbay ve Haberal'ın serbest bırakılması gerektiğini söyledi.
''BİZ BUNU DÜNYANIN HER TARAFINA TAŞIYACAĞIZ''
TBMM'nin açılış töreninde CHP'lilerin yemin etmediği için seçmenini temsil etmediği yönündeki eleştirileri Kılıçdaroğlu, ''Demokrasi ve özgürlüğü sağlanamayan bir meclis, meclis olamaz. Biz şu anda demokrasi, özgürlük ve
insan hakları mücadelesi veriyoruz. Bu mücadele sıradan bir mücadele değil. Bugün aldığımız karar sıradan bir karar değil. Bizim bugün yaptığımız mücadele bizim demokrasi tarihimizde önemli bir sayfadır. Hukukun üstünlüğünün olmadığı bir yerde Meclis Genel Kuruluna girip, komisyonda ne söyleyeceksiniz. Teslim olan bir CHP mi, arkadaşlarını satan bir CHP mi, insan haklarına demokrasiye vurgu yapıp ona sahip olan bir CHP mi?'' sözleriyle cevapladı.
''Bazen vereceğiniz bir tepkiyle dünyanın ilgisini çekersiniz. Biz bunu dünyanın her tarafına taşıyacağız. Türkiye'ye ya demokrasi gelecek ya demokrasi gelecek'' diyen Kılıçdaroğlu, CHP
Milletvekili Oktay Ekşi'nin yemin ederek, ''en
yaşlı vekil'' olarak Parlamentoya
başkanlık etmesini sağladıklarını ifade etti.
Kılıçdaroğlu, ''Parlamentonun çalışması lazım. Bizim tepkimiz hukuku çiğneyen bir iradenin, hukukun üstünlüğünü görmeyen bir iradenin, Türkiye'de, Parlamentoda eleştirilmesi gerektiğini, eleştirinin dozunun yüksek olmasını istedik. Hukuk bu kadar ayaklar altına alınmamalı. Parlamento üzerinden hukukun üstünlüğüne dikkat çektik. Kimse hukukun üstünde değildir, mahkemelerde. Mahkemeler kamu vicdanını temsil eder, verdikleri karar kamu vicdanını temsil etmiyor'' dedi.
Yemin etmeyerek CHP'nin de BDP ile aynı safta yer aldığı eleştirileri bulunduğunun anımsatılması üzerine de Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''CHP ile BDP'nin tavrı çok farklı. Meclis'i açan CHP'dir. Genel Kurula katıldık, mücadelemizi Parlamentoda vermeyi her yerde söyledik, sokaklara çıkıp cam çerçeve indirerek,
molotof atmak gibi bir düşüncemiz yok. Bizim dünyaya bakışımız hukuk, demokrasi üzerine. Biz oy veren yurttaşın hakkını savunuyoruz. Oy veren yurttaşın hakkı birlileri tarafından
gasp ediliyor. BDP 'hukukun üstünlüğü' dedi diye ben söylemeyecek miyim. Meclis Genel Kuruluna geldik, Meclisin çalışmasını istiyoruz. Özgürlüğün, demokrasinin, hukukun üstünlüğünün katledildiği yerde sessiz kalırsanız, Parlamentonun saygınlığı olmaz, saygınlığını korumak istiyoruz.
Cemil Çiçek, Sayın
Haluk İpek ile gelecek ama bu konuyla ilgili değil. Meclis Başkanlığı seçimiyle ilgili gelecekler, 'görüşebiliriz' dedik. Bu konu açılır mı, açılmaz mı bilmem. Biz, özel olarak açmayız. Bizim düşüncelerimiz belli, kamuoyuna açıkladık. Onlar ayrıntı isterlerse ayrıntıyı veririz. Sayın Çiçek,
Adalet Bakanlığı yaptı, Parlamentonun nasıl çalışması gerektiğini, hukuku, hukukun üstünlüğü bilir. Eğer siz güçler ayrılığı ilkesini bir tarafa bırakıp, yürütme organının emrine verilen yargıyla bir yere gitmek isterseniz, Türkiye bir yere gitmez.''
SORUNA YASAL DÜZENLEME
Yaşananların çözümü için Adalet Bakanlığının yasal düzenlemeyi yaparak Parlamentoya getirmesi gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, milletvekillerine yasa teklifi konusunda sınırlama getirmediklerini de söyledi.
Kılıçdaroğlu, ''Bu demokrasi ayıbını Türkiye taşıyamaz. 'Halkın egemenliği' diyorsunuz, hangi egemenlik?
Hani egemenlik kayıtsız, şartsız milletindi. '
Egemenlik iki yargıcındır, taraflı iki yargıcındır' desinler. Bu da bir hukuk anlayışıdır, çağ dışı bir hukuk anlayışıdır'' dedi.
Kendilerinin hazırladığı yasa teklifinin Meclisten geçemeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Çünkü çoğunluk iktidarın elinde. Biz neden vermeyelim, veririz tabii. Hukukçu arkadaşlarımız zaten çalışıyorlar. Bizim
hukukçularımız evrensel hukuku da çok iyi bilen... AKP'nin içinde de evrensel hukuku çok iyi bilen hukukçular var. Biz üstümüze düşeni yapıyoruz. Onlar da üstlerine düşeni yapsınlar. Bir araya geliriz. Komisyonlarda da bir araya gelebiliriz. Biz iyi niyetimizi deklare ettik. Onlardan da iyi niyetini göstermelerini bekliyoruz'' şeklinde konuştu.
Balbay ve Haberal'ın birkaç yıl daha serbest bırakılmaması halinde de yemin edip etmeyeceklerinin sorulması üzerine ''Bu seçmene, oy verene ayıp değildir. Hiçbir yurttaşımız meraklanmasın, gereğini yapacağız, bu ülkeye hukukun üstünlüğünü getireceğiz. Hiçbir yurttaşımız endişelenmesin, CHP orada var, CHP orada olacak'' dedi.