Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç,
Oslo'da yapıldığı iddia edilen görüşmelerin
Mecliste ne görüşülebileceğini ne de tartışabileceğini belirterek, ''MİT'in Kanunu içerisinde bunu yasaklayan hükümler var'' dedi.
Arınç,
Başbakanlık, MİT
Müsteşarlığı, MGK Genel Sekreterliği,
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı ile
Afet ve
Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
bütçeleri üzerinde milletvekillerinin soru ve
eleştirilerini
yanıtladı.
MİT Müsteşarının neden komisyona katılmadığının eleştirildiğini belirten Arınç, MİT Müsteşarının bugüne kadar hiç bir bütçe görüşmelerine katılmadığını, bugünkü toplantıda da MİT Müsteşar Yardımcısının bulunduğunu söyledi.
Bülent Arınç,
terör örgütünün petrol ve uyuşturucu kaçakçılığı yaptığının bilindiğini ifade ederek, bununla ilgili gerekli takibatların yapıldığını, yasal bir düzenlemeye ihtiyaç olması durumunda da bunun yapılacağını belirtti.
Van depreminin şiddetine ilişkin olarak,
Kandilli ile
AFAD'ın açıklamalarının farklı olduğunu ifade eden Arınç, ''Bu, deprem büyüklüğü hesaplama yönteminin farklılığından kaynaklanıyor. Biz resmi olarak AFAD'ın değerlerine itibar ediyoruz. AFAD, depremin büyüklüğünü halen 6,7 olarak, Kandilli ise 7,2 olarak açıklıyor.
Türkiye de eskiden beri AFAD'ın değerleri baz alınmaktadır'' diye konuştu.
Depremden sonra ilk gün çadır dağıtımında aksaklık olduğunun yetkililer tarafından açıklandığını anlatan Arınç, bugün yardımların dağıtılmasında bir sorun olmadığını bildirdi. Arınç, depremlerden
ders alınmadığını ifade ederek, ''Ders alınsaydı tekerrür etmezdi. Bu imarda, inşaat kalitesinde her zaman karşımıza çıkıyor'' dedi.
Arınç, Halkevlerinin, bütçesinin bir kısmını kamu yararına kullanmadığı için
dernek statüsünden çıkarıldığını söyledi.
Cumhuriyet Bayramı gösterilerinin neden iptal edildiğinin sorulduğunu dile getiren Arınç, şöyle konuştu:
''Bu ilk kez bizim dönemimizde olan bir konu değildir. Sayın rahmetli
Bülent Ecevit, 8
Ekim 1999 tarihli genelgesinde, '17
Ağustos 1999'da meydana gelen deprem felaketi nedeniyle,
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama törenlerinin sadece
Anıtkabir ve
Atatürk anıtlarında
çelenk koyma ile icra edilmesi uygun görülmüştür' demiştir. O zaman hiç kimse rahmetli Ecevit'i ve hükümeti Cumhuriyet düşmanı olmakla suçlamamıştı.
Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu gerçeği bilmesine rağmen, sanki belli bir maksatla Cumhuriyet Bayramı şenlikleri gösterilerinin bu sefer ertelenmiş olmasını, adeta
Hükümetin Cumhuriyet düşmanlığı ile ilan ediyor. Bu bayram 'Van'da da Erciş'te de kutlanmalı' diyor. Samimiyet noktasında buna inanıyorsa, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını
Bağdat caddesinde veya Eskişehir'de değil, Van'da ve Erciş'te kutlamalıydı. Bunun dışında Cumhuriyet ile Hükümet arasında herhangi bir ihtilafın, husumetin olduğu anlamına gelebilecek imaları ve açıklamaların doğru olmadığına inanıyorum.''
-''Bela okuyanlar...''-
Bülent Arınç, MHP
Antalya Milletvekili Mehmet Günal'ın, ''Oslo'da, MİT'in
terör örgütü PKK ile yaptığı iddia edilen görüşmeler'' konusunda açıklamalarda bulunanlara bela okuması ile ilgili sözlerine yanıt verirken, ''Bela okumayı bırakın, bugün bela okuyanlar yarın dua edebilir, bazı işler için'' dedi.
Muhalefetten terörle ilgili çözüm
önerilerini istemediklerini belirten Arınç, şunları söyledi:
''Sayın Kılıçdaroğlu, 'bu hepimizin meselesidir, bizden ne istiyorsanız yapac
ağız' dedi. Bunun üzerine Sayın Başbakan 'Nedir öneriniz?' dediğinde sadece bir cümleyi hatırladı, o da 'Hükümet
istifa etmelidir' sözünü. Sayın Bahçeli'nin
OHAL önerisi oldu. Sayın Başbakan 'somut çözüm önerileri bize gelirse, bunları değerlendirme imkanımız olur' dedi.
Burada sorumluluk Hükümete aittir. Hükümetin görevi toplumu huzurlu ve mutlu yaşatmak, güvenlik sorununu çözmektir. 'Bize öneri getirin, biz çaresiz kaldık... Sizden bir yalvarışımız, yakarışımız yok. Bu bölgede sadece
AK Parti ve BDP var. Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli, yapacağınız en güzel iş o bölgeye gidip
siyaset yapmaktır' demiştim. Orası herkesin siyaset yapması gereken bir bölgedir. Siyaset yapmak demek,
Hakkari meydanında belediyenin desteği ile toplantı yapmak değil,
Diyarbakır meydanında miting yapmak değildir. Bunu sürekli hale getirmek gerekir.''
Arınç, 9 yılık iktidarlarında,
Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesi dışında başka bir
faili meçhul cinayet olmadığını söyledi. Hablemitoğlu'nun da AK Parti Hükümeti kurulduktan 15 gün sonra öldürüldüğünü belirten Arınç, ''Onu aydınlatmaya muvaffak olamadık'' dedi.
MHP Antalya Milletvekili Günal'ın ''Size suikast girişimi bile aydınlanmadı...'' demesi üzerine Arınç, ''Benim hayrıma bunu merak ettiğinizi biliyorum. Merak içindesiniz, inşallah yakın zamanda giderilir. Başımıza bir şey gelse memnun olacak bir
arkadaş yok değil mi? Sayın Günal'ın üslubu böyle, merak ettiği şeye bakın'' diye konuştu.
-Oslo-
Başbakan Yardımcısı Arınç, Oslo'daki görüşme iddiaları ile ilgili soruları da yanıtladı.
Arınç, şöyle konuştu:
''Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı ile terör örgütünün önde gelen isimlerinin de olduğu bir görüşme,
telefon dinlemesi ya da alan dinlemesi yoluyla yayınlandı. Bu hep tartışıldı ve bunları olağan görüyorum. Niçin görüşüldüğü konusu eleştirilmiyor. Kılıçdaroğlu, 'neden görüştünüz demiyoruz, neden gizli tutuldu diyoruz' dedi.
MHP'lilerin bu konudaki sözlerini önemsiyorum. Ancak bu, beddua edilecek kadar çok kötü bir olay ise ve bunun faili de hükümetimiz ise Hükümetin başı olan Başbakana da ağız dolusu sözlerle eleştiri yapılıyorsa, siz parti olarak Hükümet hakkındaki denetimi niye yapmadınız? Başbakan hakkında Meclis soruşturması veya Hükümet hakkında
gensoru verdiniz mi? Vermediniz.''
Arınç, bu sözlerine
itiraz eden MHP'li Günal ile tartıştı.
Başbakan Yardımcısı Arınç, Günal'a yönelik, ''Sizin burada dile getirdiğiniz konular genel olarak kabul gören konular değil. Bu sizin şahsınıza ve kişiliğinize bağlı konulardır. Üslubunuz ve konuştuğunuz konular eğer MHP'nin tamamının benimsediği bir olay ise bunun karşılığında bu Hükümet hakkında gensoru önergesi vermeniz, Meclis soruşturması açılmasını istemeniz gerekirdi'' diye konuştu.
Bülent Arınç, sözlerine şöyle devam etti:
''Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, 'Biz Hükümet adına, hiç bir bakanımız terör örgütünün başı ile ilişki kurmadık. Bunun aksini ispat ederlerse, şu şu olur... Devletin ilgili kurumları gerektiğinde görüşebilirler, nitekim bu görüşme de bunlardan birisidir' demiştir.
Bu konuyu burada ne görüşebiliriz ne de tartışabiliriz. MİT'in
kanunu içerisinde bunu yasaklayan hükümler var. kapalı oturumdaki bir konuşmayı dışarıda tartışmak mümkün mü?
Hayır. MGK bünyesindeki bir toplantıyı dışarıda açıklamak mümkün mü? Hayır.
MİT Kanununda, 'Dünyanın bütün gizli
servis ve istihbarat örgütleri gibi MİT de bu istihbaratı oluştururken gizli faaliyetin esas ve prensiplerini kullanır' diyor. Her türlü potansiyel tehditlerin tespiti ve bunlar mücadele edilebilmesi, sağlıklı ve doğrunun bilginin toplanarak istihbarata dönüşmesi ile mümkündür. PKK terör örgütü ve uzantıları ile etkili mücadele edilebilmesinin yolu, önceden gerekli istihbaratın elde edilmesi ile mümkündür. Bu manada gerekli sonuca gidilebilmesi için terör örgütü ile gerektiğinde görüşülebilir. Geçmişte de yapıldığı gibi. Gizli servisler
terör örgütleri ile mücadele edebilmek için bu yöntemi kullanmışlardır. 2937 sayılı Kanun, teşkilatın her türlü
belge ve bilgisinin ifşasını suç olarak düzenlemiştir. Bundan sonra da elbette gerekirse MİT bu görüşmeleri yapacaktır.''
Görüşmelerin ardından, Başbakanlık, MİT Müsteşarlığı, MGK Genel Sekreterliği,
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı ile
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının 2012 yılı bütçeleri kabul edildi.