'İddialara
cevaplar' ifadesinin
tercih edildiği 98 sayfalık savunmada,
iddianame ağır bir dille eleştiriliyor.
İddianame ile 27
Mayıs darbesi arasında ilişki kuruluyor: "
27 Mayıs destekçileriyle aynı bakış açısına sahip. Darbeyi öven, Adnan
Menderes ve arkadaşlarının idam edilmesinin coşkuyla karşılandığının iddia edildiği ortamda savcının bunları dile getirmiş olması 27 Mayıs'ı yüceltenlere destek niteliğindedir."
Yargıtay Başsavcısı
Abdurrahman Yalçınkaya da eleştirilerin hedefinde. Savcının Türkiye'deki değişimi algılayamadığı ve siyasî bir üslup kullandığı belirtiliyor.
AK Parti lideri Erdoğan'ın 'beyaz çarşafla yola çıktık' sözünün 'halkı devlet aleyhine kışkırtmak' olarak yorumlanmasına verilen cevap kısmında 27 Mayıs darbesine atıfta bulunuluyor.
Başbakan'ın konuşmasının takdir edilmesi gerektiği ifade edilerek, "
CHP lideri
Baykal'ın
Adnan Menderes'ten bahsederek idam sehpası hatırlatmasında bulunması karşısında söylenmiş bir sözdür. Böyle bir yaklaşım savcıyı bir hukuk adamı olmak yerine muhalefetin diliyle konuşan bir kimliğe büründürmüştür." deniliyor.
İddianamede Erdoğan'ın 'beyaz çarşaf' sözü için şunlar kaydedilmişti: "Başbakan partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, '...Biz yola çıkarken demokrasiye inanmış insanların söylediğini söylüyoruz. Biz o beyaz çarşaflarla yola çıktık. Biz bu konuda bedel ödemeye hazırız...' demiş, kefen veya idam gömleğiyle özdeşleşen 'beyaz çarşaf' betimlemesiyl
e devleti ve toplumu dönüştürme kararlılığını ve bu uğurda neleri göze aldığını vurgulamış,
ölüm ve idam çağrıştırmalarıyla halkın bir kısmını laik devlet aleyhine kışkırtıcı tavrını sürdürmüştür." AK Parti, bu suçlamaya şu karşılığı verdi: "Başbakan, bu sözleriyle toplumu değiştirmeyi ve dönüştürmeyi değil, demokrasiyi ve milli iradeyi koruma uğruna ölümü bile göze aldığını vurgulamıştır. Başbakan'ın konuşması takdir edilmesi gereken bir konuşmadır. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın Adnan Menderes'ten bahsederek idam sehpası hatırlatmasında bulunması karşısında söylenmiş bir sözdür. Böyle bir yaklaşım savcıyı bir hukuk adamı olmak yerine muhalefetin diliyle konuşan bir kimliğe büründürmüştür."
Söz konusu olay, Baykal'ın parti grubunda yaptığı konuşmada Erdoğan'a 'idam sehpası'nı hatırlatmasıyla başlamıştı. Baykal, "
Anayasa yeniden yapılamaz mı? Elbette yapılır. Düşmanı atarsın, devleti yeniden kurarsın. Bayrağı dikersin. Parayı bastırırsın. Yapanlar yapmış... İhtilali yaparsın.
İdamı göze alırsın... Anayasa toptan yenilenir." demişti. 27 Mayıs kıyaslamasının kaynağı ise
Danıştay Başsavcısı
Tansel Çölaşan'ın darbenin coşkuyla karşılandığı yönündeki sözü. Çölaşan, "
Kadın olmak" konulu sempozyumda, "Kimse idam cezasını istemez, ama o dönemde bunlar idam edildiğinde toplumsal bir coşku vardı." şeklinde konuşmuştu. İddianamede Erdoğan'ın, "Ölümün nerede ne zaman geleceği belli mi? Musalla taşına yatırıldığınız zaman 'Falanca
cumhurbaşkanıydı, falanca başbakandı' veya 'Cumhurbaşkanı niyetine ya da başbakan niyetine' demeyecekler. "Er kişi niyetine' diyecekler." şeklindeki konuşması da laikliğe aykırı bulunmuştu. Ön savunmada bu suçlamaya şöyle cevap verildi: "Bu sözler fedakarlık, feragat ve tevazuya örnek olabilir ancak laikliğe aykırı olamaz."
ZAMAN