CHP'nin
Kanaltürk'e aktardığı 4 milyon YTL,
Anayasa Mahkemesi'nin gündeminde. Faturalandırılamayan 3 milyon YTL sebebiyle zor durumda olan parti, dün
Star Gazetesi'nde yayımlanan bir
belgeyle iyice sıkıştı. CHP'nin gizli bir
sözleşme imzalayarak kanalın yönetimine ortak olduğu ve hisselerine rehin koyduğu ortaya çıktı.
Siyasi Partiler Kanunu'na (SPK) aykırı 10 maddelik sözleşmenin altında CHP Genel Sekreteri
Önder Sav, eski Genel Muhasip Mahmut Yıldız ile Kanaltürk'ün eski sahibi
Tuncay Özkan'ın imzası bulunuyor. Sözleşmede, Kanaltürk'ü CHP'nin parti kanalı haline dönüştüren maddeler yer alıyor. Kanaltürk'ün, sözleşme süresince CHP'nin dışında başka bir siyasi parti, siyasi kişi veya oluşumla yayın sözleşmesi yapmayacağı taahhüdü veriliyor. Prodüksiyon hizmetlerinin bedeli 3,5 milyon dolar olarak belirlenirken, bunun 3 taksitte ödenmesi kararlaştırılıyor. Prodüksiyon hizmetleri anlaşması yapılırken CHP'nin icra kurulu üyesi atayacağı, Kanaltürk'ün yüzde 40'ının rehin alınacağı hükme bağlanıyor. CHP Genel Saymanı Mustafa
Özyürek, belgeyi doğruladı. Özyürek, şu görüşleri savundu: "Burada yasalara aykırı hiçbir
uygulama yoktur. Karşılıklı bir sözleşme yapılmış, o sözleşme çerçevesinde CHP hizmetini almış, bedelini
ödemiş ve
hesap kapanmıştır. CHP'nin, Kanaltürk'ün yüzde 40'ına sahip olduğu iddia edilmektedir. O, sözleşmenin güvencesi olarak düşünülmüş fakat hiçbir zaman o hisse senetleri, rehin edilmemiştir. İcra kurulunda CHP'yi temsilen bir kişinin görev yapacağı yazılmıştır ama böyle bir atama olmamıştır."
Gizli sözleşme,
Anayasa Mahkemesi'nin gündemindeki '
Kayıp Trilyon'
dosyasını etkileyecek. Kanaltürk, CHP'den aldığı 3,5 milyon dolarla ilgili
fatura gösterememişti.
Maliye Bakanlığı, bunun üzerine
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Anayasa Mahkemesi'ne CHP'nin hesaplarında
usulsüzlük olabileceği iddiasıyla dosya gönderdi. CHP'nin hesaplarını inceleyen Anayasa Mahkemesi raportörünün sözleşmeyi de incelemeye aldığı belirtildi. Kanaltürk'e ortak olup,
yönetici atayan CHP, özel
radyo ve televizyonların kuruluşunu düzenleyen
RTÜK Kanunu'na da aykırı davrandı. Kanunun 29. maddesine göre,
siyasi partiler radyo ve televizyon kuramıyor. Radyo ve televizyon yayın izni almış şirketlere ortak olamıyor. Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'nun da ihlal edildiği belirtiliyor. Anayasa'nın 69. maddesi ile SPK'nın 67. maddesine göre, siyasi partiler ticari faaliyette bulunamıyor. Anayasa Mahkemesi, CHP'nin Kanaltürk'le yaptığı sözleşme ve para transferini SPK'ya aykırı bulursa, CHP yöneticileri kanuna aykırı
bağış,
kredi veya borç alınması maddesine aykırı davranmaktan bir yıla kadar
hapis cezasıyla karşı karşıya kalacak. Anayasa Mahkemesi'nin faturalarda usulsüzlük tespit etmesi halinde, Türk
Ceza Kanunu'na göre ceza davası gündeme gelecek.
Anayasa Mahkemesi raportörünün CHP'nin Kanaltürk'e aktardığı paralarla ilgili incelemesi sürüyor. Anayasa Mahkemesi Başkanı
Haşim Kılıç'ın CHP hakkındaki mali denetimi kısa sürede tamamlaması için talimat verdiği bildirildi. Mahkemeye geçici görevle gönderilen
Sayıştay kökenli raportörlere de bu nedenle yeni bir görev verilmediği kaydedildi. SPK'ya göre siyasi partiler, mali denetime konu hesap defterlerini ve faturalarını bir sonraki yılın haziran ayına kadar Anayasa Mahkemesi'ne sunmak zorunda. Ancak CHP'nin 2004-2005 hesaplarıyla ilgili bazı belgelerinin eksik olduğu ortaya çıktı. CHP'nin bu belgeleri raportörlerin talebi üzerine gönderdiği öğrenildi.
Yöneticiler
hapis cezasıyla karşı karşıya
Prof. Dr.
Mustafa Kamalak: CHP'nin sözleşmesi ve para transferi Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'na aykırı. Anayasa Mahkemesi'nin usulsüzlüğü tespit etmesi halinde para Hazine'ye alacak kaydedilir. Sahte belge olup olmadığını anlamak için tarihine bakmak lazım. Olaylar ortaya çıktıktan sonra alınmış belgeler de olabilir. Yüksek Mahkeme,
Adli Tıp incelemesi yaptırabilir. Mahkemeyi yanıltmaya yönelik de olabilir. Sahte belge söz konusu olduğunda TCK'daki maddeler devreye girer. Parti yönetimi hapis cezası alabilir.
CHP de kanunlara uymalı
Eski
Saadet Partisi Milletvekili Şeref Malkoç: Açıkça yasaya aykırılık hali var. İşin bir de ahlaki yönü var. Bir siyasi parti, bir kanalı satın almış. CHP dahil herkesin hukuka uyma sorumluluğu var. Valiyi çağıracaksın, il başkanın gibi bilgi alacaksın, kimsenin sesi çıkmayacak. Hem RTÜK hem SPK'ya aykırı eylemler yapacaksın, buna bir şey denmeyecek. Gereği yapılmalı. CHP'nin Kanaltürk'le yaptığı usulsüz anlaşmanın cezasız kalması halinde bu kötü bir örnek olur. Anayasa Mahkemesi, TCK açısından da inceleme yapacak. Suç unsuruna rastlaması halinde savcılıklara suç duyurusunda bulunması gerekiyor.