Kahraman, "Hiçbir şekilde 'keşke şunu yapmasaydık' dediğimiz bir şey olmadı. Ama keşke daha cesur olsaydık! Askere karşı daha dik durulabilirdi.
Erbakan, çok kibar bir insandır. Devlete karşı saygısı da tam. O hava içerisinde hareket etti. O yumuşaklığı, bir korkaklık olarak algılandı.
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül arasındaki beraberlik, o zaman
Demirel ve bizim aramızda olsaydı; 28
Şubat 1997'deki MGK'da o tip şeyler konuşulmazdı." diye konuştu.
Eski
Kültür Bakanı, Başbakan
Necmettin Erbakan'ın
istifa etmediğinin de altını çizdi. "Erbakan istifa etmedi, niye edecek? Üst kuruldan bir
yetki mi geldi? DYP'deki çözülmeyi Demirel yapmasaydı, 42 milletvekilini çözmeseydi, o
iktidar devam edecekti. Bir parti kurdurttu. Önüne 283
imza koyduk ki, yeterlilik için 7 fazlamız vardı. Buna rağmen Süleyman Bey, 'Sayısal çoğunluk başka, siyasî çoğunluk başkadır' dedi ve iktidarı
Tansu Hanım'a vermedi. Tuttu, Mesut Yılmaz'a verdi ve 276 milletvekili sayısını geçirtti."
SÜLEYMAN DEMİREL, DİK DURAMADI
İsmail Kahraman, dönemin Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel'i de tavrından dolayı eleştirdi. 54. Hükümet'in çözülüşünde, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in büyük rol oynadığını anlattı. Demirel'in "28 Şubat'ta ordunun
darbe yapmasını önledim." açıklamasını hatırlatan Kahraman, "Neden ordu gelecek? 12 Mart'ta da şapkanı alıp gidiyorsun. Kötü niyetli bulmuyorum; ama o korku içine sindiği için Demirel dik duramadı. 1965'te onu iktidara getiren
halk iradesini de kullanamadı. Tayyip Erdoğan ve Adnan
Menderes gibi bu işe el koyamadı. Devamlı korkaklık içinde, 'bugün geçsin' düşüncesi içindeydi. Ama yarın var. Türkiye'ye
hizmet ettiğini sandı; ama etmedi." ifadelerini kullandı.