İşte Yılmaz'ı saran BÜYÜK HEYECAN

28 Şubat sürecinde başbakanlık koltuğuna oturan Mesut Yılmaz, zemin kollamaya mı başladı?...

İşte Yılmaz'ı saran BÜYÜK HEYECAN

"28 Şubat Başbakanı"nın heyecanı Şu sıralar epeyce insan, siyasi hareketlilik içinde... Ak Parti kapatılsın, bize yol açılsın. Mesut Yılmaz, zemin kollayıcılardan biri. Kendileri 28 Şubat'ın özel fideliğinde başbakanlığı kapmış olmalarıyla tanınıyor. Cumhurbaşkanı Demirel, özel projenin içinde, Refahyol'a tuzak kurmuş, Erbakan'ın Çiller lehine istifasını alıp, hükümeti kurma görevini Yılmaz'a vermiş... Bu arada DYP grubu tehditlerle darmadağın edilmiş ve Yılmaz'lı günler başlamış... Kritik zamanlarda heyecanı artıyor besbelli. Avrupa'ya gitmiş, parti kapatma işini demokrasi standardına uygun bulmayanlara "Kapatıyorsak bir sebebimiz var, bizi anlayın" serenatları döktürmeye yönelmiş. Şu sözlerin tamamı, kapatmayı Avrupa'da pazarlamak için çıkmış bir siyasetçiyi sergiliyor: "Her ülke kendi düzenini korumak için önlemler alır. Bir ülkede demokrasi karşıtı tehlike ne kadar büyükse o ülkenin alması gereken tedbir de o kadar radikal olabilir. Dünyanın bugün geldiği düzeyde parti kapatmanın çok ağır bir müeyyide olduğunu kabul ediyorum ve bunu içime sindiremiyorum, ama sizin de Türkiye'deki şartların ne kadar ağır olduğunu anlamanız gerekiyor. Batı'dan bakıldığında bu şartlar ağırlığı ölçüsünde değerlendirilemiyor. Ama bölücülük ve irtica tehlikesi devam ettiği sürece askerin kışlasına dönmesi beklenemez." Bakın, aynı toplantıda ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras'ın söylediği sözler, iki lider arasında nasıl bir "demokrasi farkı"nı ortaya koyuyor: "Laiklik duyarlılığı otoriter yönelime sevk etmemeli. Demokrasiyle laikliği, demokrasiyle cumhuriyeti bağdaştırmalıyız. Tartışma otoriter bir laiklik mi, demokratik laiklik mi, totaliter bir cumhuriyet mi, demokratik bir cumhuriyet mi sorunu..." "Ben parti kapatmaya karşıyım. AKP'yi kapattınız. DTP'yi kapattınız. Seçmeni nereye kapatacaksınız? Bildiğiniz bir dolap var mı?" İşte bu soru. Türkiye'nin sorusu bu. Acaba bu soru Mesut Yılmaz'da azıcık bir "Yaa ben ne yapıyorum?" kaygısı uyandırdı mı? Mesut Yılmaz, ayrıca, Türkiye'de "koalisyon türü parti" oluşturulması gerektiğini belirtmiş ve böyle bir siyasi çalışma içinde olduğunu ifade etmiş. Kendisine hayırlı yolculuklar dilemek lazım. Türkiye'de siyasete soyunan herkese hayırlı yolculuklar dilemek lazım. Eğer Kemal Derviş de böyle bir rol arayışında ise, yola çıkmalı. Sabih Kanadoğlu, Vural Savaş, Yekta Güngör Özden, A. Necdet Sezer, Süheyl Batum, Tuncay Özkan, Aydın Doğan, bilumum emekli generaller, içinde siyaset tutkusu varsa halen muvazzaf olanlar... Siyaseti tanzim iradesi taşıyan şu an görevdeki yargıçlar... Siyaset millete hizmet yoludur, herkes bu hizmeti yapabilir. Ama siyasette hizmet, milletin görevlendirmesiyle oluyor. İşin içinde "Millete güven vermek ve temsili emaneti teslim almak" var. 28 Şubat türü şeyler, demokratik hayat içinde boy salan bir tür katakulli düzenidir. O dönemlerde rol almak da, insanları demokrasi özürlü hale getirir. Mesut Yılmaz, aslında ANAPlı bir siyasetçidir. Özal'ın, elinden tutup siyasete taşıdığı bir simadır. En azından insan, Özal'ın siyasi misyonunu kavramış olmasını, onun sistemle yaşadığı gerilimden birazcık nasip almış olmasını bekliyor. Diyelim şu "Başörtüsü" meselesi, tam da ANAP döneminde en sancılı günlerini yaşamıştır. Başörtüsüne özgürlük getiren kanunu ANAP ağırlıklı Meclis çıkarmıştır. AYM, bu kanunun iptaline karar vermiş ve o ünlü problemli gerekçe, bu iptal ile birlikte yazılmıştır. ANAP'ın "başörtüsünü istismar" gibi bir hesabı var mıydı? Yoksa var olan, AYM'deki "laiklik yorumu" çarpıklığı mı idi? Mesut Yılmaz bir parti kursun ve milletin huzuruna çıksın. Ne diyecek başörtüsüne özgürlük konusunda? Özal çizgisine karşı reddi mirasta mı bulunacak? Mesut Yılmaz, Özal'ın "Dört eğilim" modelini herkesin uygulayabileceğini sanıyorsa yanılıyor. Kendisinin elinde ANAP'ın ne hallere düştüğünü herkes biliyor. Özal'ı kahredercesine elinden partiyi aldı, sonunda ne oldu? Sıfır. Kursun bir parti, bana göre o bir "sıfır yolculuğu"nun tamamlanması niteliğinde olacak. Milletten son dersini de alacak. Avrupa'ya git ve "tehlike büyük" de. Avrupa'dan gelecek bir tepkiyi önlemek için lobi yap. Bununla da millet huzuruna çık ve oy iste... Bu denemeye büyük ihtiyaç var. Milletle oynayanların akıbetini görmek açısından... Haydi Tuncay, haydi Mesut, kurun partinizi ve alın sandık ölçünüzü... Millet sizi bekliyor! Ahmet TAŞGETİREN/BUGÜN
<< Önceki Haber İşte Yılmaz'ı saran BÜYÜK HEYECAN Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER