İşte Türkiye'nin önündeki iki seçenek!

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ''Türkiye bir yol ayrımında, ya ulusalcı ve içe kapanıklığı ya da ulusal zenginlik ve açılımı tercih eder'' dedi.

İşte Türkiye'nin önündeki iki seçenek!

Çelik, Memur-Sen İzmir İl Başkanlığı tarafından İzmir Kız Lisesi'nde düzenlenen ''Cumhuriyetimizin 86. Yılı ve Demokrasi Serüvenimiz'' konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Konuşmasında cumhuriyetin ''demokrasi'' diye anlatılmasının yanlış olduğunu dile getiren Çelik, cumhuriyetin devletin kim tarafından idare edileceği sorusuna cevap verdiğini söyledi. ''Tek başına cumhuriyete sahip olmamız derdimize deva değil'' diyen Çelik, sahip olunan cumhuriyetin özelliklerinin önemini vurguladı. Çelik, şöyle devam etti: ''Bir adama 'Bahtiyar' ismi vermekle o adam bahtiyar olmuyor. İçerik, uygulama önemli. 1982 Anayasası'nda 'Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti' demişiz. Demokratik devlet olunca birey hak ve özgürlükleri olması lazım, hukukun üstünlüğü olmalı, üstünlerin hukuku değil. Demokratik devlette darbelerden söz edilebilir mi? Toplum mühendisleri olmamalı. Peki bizim ülkede var mı? Var. Demek ki ismen demokratik cumhuriyet olmuşuz. Özde demokratik cumhuriyet olamamışız. Özde millet iradesine dayalı yönetim yok. 'Demokrasi adına cumhuriyeti örseliyorlar' diyenler var. Cumhuriyet adına demokrasiyi yok sayan bir anlayışımız yok. Bizim gerçek manada demokratik bir cumhuriyet olmamız gerek. Cumhuriyetimizin 86. yılında buna kafa yormamız gerek. Zorla kimseye hakim olamazsınız, vicdanlara gem vuramazsınız.'' Türkiye'de zorla bazı şeylerin şekillendirilebileceğinin düşünülmüş olduğunu belirten Çelik, ''Mecliste bir yazı var, 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir.' Biz kayıtlı, şartlı olmasına da razıyız'' dedi. ''Demokratik Açılım''a ilişkin fikirlerini de ifade eden Çelik, bir ülkenin demokratik olabilmesi için bazı şartların bulunduğunu belirterek ''Din ve vicdan özgürlüğü önünde engel olmamalı. Hukukun üstünlüğü olmalı. Hür teşebbüs, serbest ekonomi olmalı. 'Bu ne alaka' demeyin. Dikkat edin demokrasiye karşı çıkanlar özelleştirmeye de karşı çıkıyor. Hem demokrasi hem devletçi ekonomi bir arada olmaz. Demokrasi çoğulculuk ister, totaliter yapı tek tipçidir'' diye konuştu. ''Fıtrat bizi yaratırken farklı yaratmış'' diyen Çelik, bu farklılığın hayatın özü olduğuna dikkati çekti. Çelik sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ama farklılığımız gayrılığı gerektirmez. Kavga etmemizi gerektirmez. Tek millet olmamız için tek ırk olmamız gerekmiyor. Onlarca ırk bir milleti oluşturabilir. Bizim 100 temel özelliğimiz varsa bunun 90'ı ortaktır. Ayrılan özellikleri de aleyhte kullanmayalım. Devlet farklılıkları yok sayarak bir şey elde edemez. Devlet orkestrasyondur. Devleti yönetenler, orkestra şefi becerikli olursa armoni, hoş musiki çıkar. Eğer becerikli değilse gürültüler çıkar. Bizim de o farklılıkları güzelliklere dönüştürmemiz gerekiyor.'' Demokrasilerin çoğulcu olduğuna dikkati çeken Çelik, ''Biz eskilerden beri köylüleri, gayrimüslimleri, Alevi, Kürt, dindar insanları ötekileştirdik. Türkiye bir yol ayrımında, ya ulusalcı ve içe kapanıklığı tercih eder ya da ulusal zenginlik ve açılımı tercih eder'' dedi. Memur-Sen İzmir İl Başkanı Abdürrahim Şenocak da açılış konuşmasında ''grevli toplu sözleşmenin yasal hak olarak sağlanması ve memurlara siyaset yasağının kaldırılmasını istediklerini'' söyledi. İl Milli Eğitim Müdürü Mehmet Rağip Üye ile AK Parti İl Başkanı Ömür Kabak'ın da katıldığı konferansta daha önce katılacağı bildirilen İzmir Valisi Cahit Kıraç, programındaki değişiklik nedeniyle bulunamadı.
<< Önceki Haber İşte Türkiye'nin önündeki iki seçenek! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER