Kapatılan FP'nin listesinden 1999'da milletvekili seçilen Merve
Kavakçı,
yemin töreni sırasında dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in, "Bu kadına haddini bildirin." sözünün ardından
Meclis Genel
Kurulu'ndan çıkarılmıştı. O günlerde
Merve Kavakçı'nın başörtüsü ile Meclis'e girmesini 'devlete meydan
okuma' olarak değerlendiren
Hürriyet'in başyazarı
Oktay Ekşi, bugün en
yaşlı üye sıfatı ile
TBMM'nin ilk oturumunu ve
yemin törenini yönetiyor.
Ekşi, geçici başkan sıfatı ile yaptığı konuşmada 1999 yılındaki tutumunun aksine Meclis'i boykot edenleri 'devlete meydan okuyanlar' olarak görmedi. Aksine bu tavrı savundu.
Ergenekon ve KCK sanıklarının mahkemeler tarafından serbest bırakılmamasını eleştiren Ekşi, "8 milletvekili, milletimizin kendilerine verdiği görevleri yapmaktan mahrumlar. Böyle bir durum hem TBMM'nin geçmişine, hem de demokrasimize yakışmadığını kayda geçmesini istiyorum." dedi.
1999 yılında Merve Kavakçı'nın Meclis'e girmesinin önünde
kanuni bir engel olmamasına rağmen Ekşi, seçmenin verdiği oyları görmezden gelmiş, Kavakçı'ya yemin ettirilmemesi gerektiğini belirtip, başörtüsünü de 'devlete başkaldırı' olarak değerlendirmişti. Dönemin Hürriyet yazarlarından
Emin Çölaşan da Kavakçı'nın yemin etmediği için milletvekili olamayacağını
Yargıtay kararlarına dayanarak anlatmıştı. Az sayıda yazar ise Kavakçı'yı savunmuştu.
Oktay Ekşi: Merve olayı, devlete yönelik bireysel bir başkaldırı teşebbüsü ile kendi temel felsefesinden ve kimliğinden fedakârlık yapmamaya kararlı olan
Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasındaki son raundu bekliyor. Merve kızımız, kiminle dans ettiğini o zaman öğrenecek.
Tufan Türenç: Türban olayının bir tek amacı vardı, o da devlete meydan okumaktı. Ondan sonraki
hedef ise laik ve demokratik cumhuriyeti yıkıp yerine bir İslâm cumhuriyeti kurmaktı.
Emin Çölaşan: Belli kesimler şimdi bir tantana yapıyor: 'Merve milletvekili seçilmiş, mazbatasını almıştır. Yemin etmese bile milletvekilidir. Bütün özlük haklarından yararlanır, maaşını alır, sadece
türbanıyla
genel kurul ve
komisyon çalışmalarına katılamaz.'
Hayır! Ana
yasa'nın 81. maddesi aynen şöyle başlıyor: 'TBMM üyeleri göreve başlarken aşağıdaki şekilde ant içerler...' Demek ki göreve başlaması için milletvekilinin ant içmesi gerekiyor. Yargıtay
Ceza Genel Kurulu kararına göre Meclis önünde ant içmeyen Cumhurbaşkanı göreve başlamış sayılmayacak ama Merve isimli kadın, milletvekili olacak! Herkesi uyarıyorum. Bu oyuna gelinmesin.
Ertuğrul Özkök: (Ecevit)
İspanya Meclisi'ni basan askerlerin önüne çıkan o meclis başkanı gibi. Meclis'i basan bir zihniyetin karşısına dikildi. Ecevit'in bu çıkışının ve orada yaptığı konuşmanın ne kadar tarihi bir öneme sahip olduğunu, o gece o konuşmanın Türkiye'de neleri önlediğini tarih yazacak. Merve Hanım'ın çocuklarını almak için gittiği okulda küçücük öğrencilerden aldığı dersler, bu haddini bildirme sürecinin ilk işaretleridir.
Mümtaz Soysal: Meclis'teki başörtüsü olayı, cumhuriyetin geçmişi ve geleceği bakımından düşündürücüdür.
Enis Berberoğlu: DSP'nin milliyetçi Meclis'te tek başına sergilediği tutum, bize göre de doğrudur: Türbanlı Merve dışarı!
Kurthan Fişek: Meclis'te türban olayları olurken, sokakta 1,5 milyon
genç insan varken, üst
yönetim Meclis'i erkenden terketmeseydi, provokasyona bak, süngüye sarıl!
Yalçın Bayer: Erbakan'ın kuklası olarak,
Nazlı Ilıcak'ın koruyucu kanatları altında Türkiye'yi geren Merve, Cumhurbaşkanı ile
Genelkurmay Başkanı ve komutanlar yemin törenini izlerken salona girebilir miydi? Fazilet sıralarından başını kaldırıp
Demirel ve Kıvrıkoğlu'nun yüzüne bakabilen oldu mu? Biliniz ki hayır.
Ferai Tınç: TBMM'nin koşullarını hiçe sayarak, kendi doğrusunu zorla dayatmaya kalkıştı. TBMM'nin toplumsal uzlaşmayı yansıtan eğilim ve uygulamalarına omuz silkerek, milletin Meclis'ine sızmaya çalıştı.
Fatih Altaylı: Kavakçı'nın Meclis'teki eyleminin,
Türkiye Cumhuriyeti'ne bir meydan okuma olduğu açık. Benim anladığım kadarıyla Kavakçı suç işliyor. O zaman hakkında
dava açılmalı. Ne zaman adam oluruz? TBMM, Merve-Nazlı Ilıcak gibilerden temizlendiği zaman.
Şahin Alpay: Devlet büyüklerimiz ya da TBMM'deki bir
azınlık (DSP grubu) öyle istedi diye bir kadın milletvekilinin başını örtememesi demokrasiyle, hukuk devletiyle bağdaşır mı?
Hasan
Cemal: Merve Kavakçı, Fazilet milletvekili. Daha Meclis'in ilk gününde türbanıyla meydan okudu. Bunalım kışkırtıcılığı yaptı.
Fikret Bila: Merve Kavakçı olayı, cumhuriyet kurulduğundan ve laik içerik kazandıktan bu yana süregelen rejim karşıtı akımın yansımasıdır.
Güneri Civaoğlu: Bir geceyarısı oldu bittiye getirilerek, Merve Kavakçı'nın Meclis kürsüsünde başörtüsüyle yemin etmesi sağlanırsa ne olur? Kimilerinin geceyarısı ne yapacağı belli olmaz.
Abbas Güçlü: Yıllardır gençler neden Meclis'e girmiyor diye yakınıp duruyorduk. Nihayet biri girdi hem de bir girdi pir girdi. Adı da Merve Kavakçı. Sanki Türkiye'de gençlerin başka hiçbir sorunu yokmuş gibi türbanıyla ortalığı kastı kavurdu.
Zeynep Göğüş: Bilemediniz 30 yıla kalmaz, Merve Kavakçı'nın başörtüsünü hatırlayan kalmayacak. Onca provaya rağmen sahnede iyi değil Merve Kavakçı.
Ankara Koleji'nin tiyatro kolunda başarısız, yoksa daha iyi oynardı hayatı.
Oyunun senaryosu da iyi yazılmamış, yönetmen beceriksiz. Bu oyun, Cumhuriyet Festivali'nde
ödül alacak gibi görünmüyor.
Rauf Tamer: Merve Kavakçı, hangi kapıdan girdi? Hangisinden girerse girsin, kurallara aykırı bir
kıyafetle geldiği savına göre güvenlik görevlilerince niçin engellenmedi?
Ruhat Mengi: Türkiye, onların TBMM çatısı altında bulunmaya lâyık olmadıklarına inandı! Yemin töreninde
mide bulandırıcı bir yalan havası hâkimdi. Merve Kavakçı, fırsat bulsa "Demokratik ve laik cumhuriyete ve
Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağına" yemin ederek bir ikiyüzlülük örneği vermiş olacaktı. Türbanla yemin etmesine izin verilmediği için bunu yapamadı. Peki ya diğerleri?
Güngör Mengi: Merve Kavakçı'ya okutulan metin, aslında
hizmet yerine kavgayı seçmiş olan zihniyetin manifestosu niteliğindedir. Bu zihniyetin defterinde, tartışmaya açık bir uzlaşma niyeti yok. Oldu bittiye dayalı, hileci
baskın taktikleri var.
Zülfü Livaneli: Merve Kavakçı, kişisel özgürlükleri elde etme değil, siyasi bir huruç hareketi yapma misyonunu taşıyor. Buna
sistem izin vermez.
Can Ataklı: Gerçekten bir
ajan provokatör olan Merve Kavakçı, Meclis'teki tüm partilerin gafletinden yararlanarak, çağdaş ve laik Türkiye'yi yaralayan eylemini gerçekleştirdi. Meclis Genel Kurulu'na girmesi, yemin ettirilmese bile uzun süre oturması rezalettir, skandaldır. Buna neden olan tüm siyasi partileri kınamak gerek.
Hüseyin Gülerce: Sayın Erbakan'ın baskılarıyla Sayın Merve Kavakçı seçilecek yerden
aday gösterilmeseydi, Meclis daha ilk gününde 28 Şubat'ı çağrıştıran bir gerilimin ve
krizin içine girmeyecekti.
Ali Bulaç: Bülent Ecevit'in gösterdiği tepki beni fazlasıyla şaşırttı. Sayın Ecevit gibi çok sayıda insanın bilinçaltında yatan gerçek niyet ve düşüncelerin böylelikle açığa çıkmış olması önemlidir.
Nuh Gönültaş: Merve Kavakçı'nın Meclis'e gelip demokratik ve laik düzeni yıkmaya teşebbüs ettikten ve kahraman DSP grubu tarafından düşman kendi sınırlarına geriletildikten sonra Mars'ın en yüksek tepesinden, 864 veya bin 150 rakımlı tepeden (bu rakam orada oturan kişiye göre değişiyor) yapılan açıklama, ideolojik yapılanmaların sevmedikleri insanları yıpratmak için kullandıkları argümanları hatırlatıyordu: 'Bu kişi ajan provokatör.'
Etyen Mahçupyan: Her şey o kadar süfliydi ki o geceden geriye sadece utanç kaldı.
Ahmet Kekeç: Ağzı bozuk efradından bir yazar arkadaşımız, kılık kıyafet hakkındaki yasayı hatırlatarak, örtülerin fora edilmesi gerektiğini savunuyordu. Sanki milletvekilleri 657'ye tâbiymiş, kılık kıyafeti düzenleyen yasa, Meclis İç Tüzüğü'nü bağlarmış gibi... Başörtülü bir milletvekili Meclis Genel Kurulu'na girerse, kendilerince bir
mevzi kaybetmiş olacaklar. Bunun hırçınlığı ve öfkesiyle milletvekillerini götürüp 657 sayılı yasaya tâbi memurin bordrosuna dâhil ediveriyorlar. Ve hiç utanmıyorlar. Başörtülü Meclis'e girilemezmiş... Kim diyor? Nerede yazılı? Onlar milletin vekilidir, millete
hesap verirler.
Can Dündar: Meclis, 'Geliyorum' diye diye gelen kriz karşısında tam aciz bir görüntü verdi ve sorunun çözüm yeri olması beklenirken adeta kaynağı haline geldi.
İsmet Berkan: Bundan önceki durum farklıydı. Tartışılan yer, üniversite sınırlarıydı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin en temel organlarından biri olan
Anayasa Mahkemesi, üniversitelerin kamu alanı olduğuna hükmetmişti. Bu kararı beğenmesek, insan haklarına aykırı bulsak bile ona uymak zorundayız.
Toktamış Ateş: Ben bu tutumu, özgürlüklerime yönelmiş bir tehdit olarak görüyor ve değerlendiriyorum. Sokaktaki insanın başörtüsünden rahatsız olmasam bile TBMM'deki başörtüsü beni endişelendiriyor.
Taha Kıvanç: Yeni dönemin açılışı ve yemin töreni için toplanan
Millet Meclisi'ne basın locasından bakınca, 'Ne garip' diye düşünmeden edemedim, 'Rejimin yıkılması veya devamı, 30 yasındaki bir genç kadının sırtına emanet edilmiş görünüyor...' İstanbul'dan milletvekili seçilen Merve Kavakçı başını açarsa rejim devam edebilecek, aksi halde, yani başörtülü geldiği takdirde bazılarına göre rejim yıkılabilir... Üff, bir genç kadın için ne kadar zor bir durum...