ERDOĞANIN VE O’NUN ŞAHSINDA AK PARTİNİN TOPLUM TARAFINDAN KABUL GÖRMESİNİN SIRRI
Çile, ızdırap, sıkıntı ve kederler dünya hayatının gerçekleridir. Yaratan
Allah kuralları bu şekilde koymuştur. Sıkıntısız, ızdırapsız, dertsiz ve kedersiz geçen bir hayat, hayattan ziyade
ölüm gibidir. Çünkü insanın mahiyetinde bulunan kabiliyetler ancak sıkıntı çektiği zaman inkişaf ederler. Farklı bir ifadeyle ulu çınarlar ancak fırtınalı ormanlarda yetişirler.
İnsanlık tarihi boyunca en çok sıkıntıya maruz kalan insanlar da
peygamberler olmuştur. Hassaten Peygamber
Efendimiz (sallallahü aleyhi ve selem) olmuştur. Peki neden?
Peygamberler bütün yönleri ile
topluma
model olan insanlardır. Bu yüzdendir ki peygamberler insan olarak gönderilmiştir. Bu yüzdendir ki insanlığın başına gelebilecek her şey önce onların başına gelmiştir. Bir manada peygamberlik gelmeden önce onlar peygamberliğe her yönleriyle hazırlanmışlardır.
Bir atasözünde geçtiği üzere “tatmayan bilmez”. Bu yüzdendir ki; peygamber efendimiz yetimin-öksüzün, kimsesizin, dertlinin halinden çok iyi anlamış, adeta onların bütün sıkıntılarını kendisi yaşıyormuşçasına hissetmiştir. Peki kendisi bir yetim olmanın çaresizliğini, öksüz olmanın üzüntüsünü, yokluğun zorluğunu çekmemiş olsaydı bu duruma düşenlerin halinden bu kadar anlayabilir miydi?
Türkiye’nin yakın tarihi itibariyle idarecileri
halkın içinden çıkmamıştır. Adeta sırça saraylardan halkın içerisine inmişlerdir. Bu da idarecilerle halk arasında olması gereken irtibatı daha başlamadan koparmıştır.
İşte sayın Tayyip Erdoğan’ın ve onun şahsında Ak Partinin farkı burada yatmaktadır. Ak partinin kurulmasından kısa bir süre sonra
iktidar olup iktidarını 3 dönem üst üste devam ettirip bir
rekor kırmasının sebebi Ak Parti idarecilerinin sırça saraylardan değil halkın içinden çıkmasıdır.
Evet sayın başbakan hafta sonları top sahalarına gidip su satmıştır, Yol parası vermemek için Kasımpaşa’dan Eminönü’ne yürüyerek gitmiştir,
nane, limon ve okaliptüs şekerlemeleri alıp satmıştır. Akşamdan bayat
simit almış, annesi onu buhara yatırmıştır. 2,5 kuruşa simidin tanesini almış, 5 kuruşa satmıştır. Ayrıca okulda da
kart postal satmıştır. O zamanın parasıyla haftada 5 TL. taksitle ilk kitabını satın almıştır.
Sayın başbakan fakirin sofrasına otururken samimidir, çünkü o günleri yaşamıştır. Garibanın halinden anlamaktadır, çünkü garibanlığın ne demek olduğunu bilmektedir. Kısaca insanımızın halinden anlamaktadır, çünkü insanımızın içinden çıkmıştır.
İşte Ak Partinin Türk Milleti tarafından üst üste 3 dönem iktidara gelmesinin sırrı burada yatmaktadır. Halk O’nu kendinden görmektedir. Kendinden gördüğü insanları da bu civanmert halk bağrına her zaman basmaktadır ve basacaktır da.
Taha ÜNAL
(Din Sosyolojisi Uzmanı)