İşte 'Halkım beni yanıltmaz' başlıklı o yazı...
Aslında Erdoğan,
Isparta restinin ipuçlarını
Kanal 24’de Ardan Zentürk’le birlikte sunduğumuz
Ankara Masası programında verdi. Dedi ki: ‘ Partimin oyları 34.4’ün altına düşerse durumumu çek ederim.’
‘ Çek ederim’ ifadesi ne anlama geliyordu?
Başbakan, ‘ çekiliyorum demek istemiyorum, durum değerlendirmesi yaparım’ dedi. Değerlendirme sonucunda çekilme kararı verirse
Rize’ye mi
döner? Erdoğan: ‘
Hayır,
İstanbul’a yerleşirim.’
Bir anda yayın yaptığımız
AK Parti İstanbul il binasında bir hareketlenme oldu. Bazı TV kanalları, bu
mesajı alt yazıyla izleyicilere duyurmaya başladı.
Hürriyet Gazetesi dün manşetine taşıdı.
Reklam arasında Başbakan Erdoğan’la sohbet ediyoruz. Bu sözlerinin geniş yankı uyandıracağını söyleyince Erdoğan, ‘ Şimdi ‘çekiliyor’ yazacaklar’ dedi. ‘Sözlerinizden bu anlamı çıkarabilirler’ dedim. Sadece güldü.
Isparta konuşmasını izleyince anladım ki, Başbakan ‘durumunu çek etme’ ifadelerini, boş bulunarak söylememiş. Devam ettim: ‘ Çıtayı çok yükseğe koymadınız mı?’ Erdoğan, kendisinden emindi: ‘ Doğru söylüyorsunuz. Ama ben siyasetin içinden, halkın arasından geliyorum. Sürekli halkımla iç içeyim. Halkımın tercihlerini, neyin ne olacağını çok iyi görüyorum.
Baykal da Bahçeli de siyaseti bilmezler.’
Yani iddiasının arkasındaydı. Ne sözlerinde ne mimiklerinde pişmanlık izleri görmedim.
‘Bahçeli ve Baykal gibi olmam’
Başbakan o kadar kararlıydı ki, Yılmaz,
Çiller, Bahçeli ve Baykal’ı örnek olarak gösterdi. Çiller’i takdir etti: ‘ Halkın desteğini bulamayınca genel başkanlıktan çekildi.’ Yılmaz’ın da başlangıçta doğru yaptığını ancak Rize’den bağımsız
milletvekili adayı olarak kendiyle çeliştiğini anlattı.
Erdoğan’ın asıl hedefinde Baykal ve Bahçeli vardı. Biri 1999, diğeri 2002
seçimlerinden hemen sonra aktif siyasetten çekileceklerini açıkladılar ama koltuklarını bırakmadılar. Baykal 1.5 yıl, Bahçeli 9 ay aradan sonra partilerinin başına tekrar döndüler.
Erdoğan çok açık konuştu: ‘ Eğer bir karar verirsem asla onlar gibi olmam.’
Erdoğan neye güveniyor?
Başbakanın kendisine bu kadar güvenmesinin en önemli nedeni, seçim sürecinde gördüğü yoğun ilgi ve kamuoyu yoklamaları. Değişik mahfillerde yapılan tüm
anket sonuçları yakından takip ediliyor. Bunlar arasında
Genelkurmay’a gönderilen ve ABD Büyükelçiliği’nin yaptırdığı anketler de var.
AK Parti kamuoyu yoklamaları için üç şirketle anlaştı. Kısa aralıklarla sürekli nabız yoklaması yapılıyor. Seçim stratejisi de ona göre belirleniyor. Bu anketlerde kararsızlar dağıtıldıktan sonra AK Parti’nin en düşük oyu yüzde 37, en yüksek oyu yüzde 46 olarak gözüküyor.
Bu anketlere göre;
CHP yüzde 16-22 arasında gidip geliyor. MHP için ise farklı sonuçlar göze çarpıyor. Barajın üstünde gösteren de var göstermeyen de... GP ve DP’ye ise hiç şans tanınmıyor.
Isparta restinin şifreleri
Başbakan Erdoğan, Isparta’da rest çekti: ‘ Tek başına
iktidar olamazsam siyasetten çekiliyorum.’ Sonra CHP lideri Baykal ile MHP lideri Bahçeli’ye meydan okudu: ‘ Siz de tek başına iktidar olamazsanız çekilecek misiniz?’
Anlaşılıyor ki, Erdoğan’ın seçime sayılı günler kala en büyük kozu ‘çekilme’ resti. Bu mesajı nasıl okumak lazım? Üç önemli boyutu var: 1. Seçim sandığını güven oylamasına dönüştürdü. 2. Kendine ve partisine duyduğu güveni en güçlü şekilde dışa vurdu. 3 . Çıtayı yükselterek Baykal ve Bahçeli’nin manevra alanını daralttı.
Biraz daha açalım. İlk mesaj halka: Oyunu kullanmadan önce son 4.5 yılın muhasebesini yap, kararını öyle ver. İstikrar mı,
kaos mu? Eğer kaos istiyorsan ‘Ben yokum.’ Ya ben, ya Baykal-Bahçeli...
İkinci mesaj, içeride ve dışarıda seçim sonuçlarını yakından takip eden herkese: Hiç şüpheniz olmasın, tek başına iktidara geliyorum. Hesabınızı ona göre yapın. Meclise kaç parti girerse girsin öyle oy alacağım ki, milletvekili sayım asla 276’nın altına düşmez. Buna inancım sonsuzdur.
Üçüncü mesaj, dar anlamıyla CHP lideri Baykal ve MHP lideri Bahçeli’ye: ‘ Biz tek başına iktidara geleceğiz’ diyorsunuz. Eğer bu iddianızın arkasındaysanız buyurun, siz de halka söz verin.
Halkın bu mesaja tepkisini 22 Temmuz’da göreceğiz. Meraklı çevrelerin algılama kabiliyeti de yakında ortaya çıkar. Baykal ve Bahçeli’ye gelince...
İlk tepkiler, resti görmek yönünde değil. Haksız da sayılmazlar. Başbakan, çıtayı o kadar yükseğe koydu ki, nasıl görsünler? Bu reste karşılık vermek demek, kaba bir hesapla en az yüzde 35 oy demek ki, o da her iki parti için çok zor.
Denebilir ki, Başbakan açısından bunun riski yok mu? Elbette var. Eğer hedefleriniz büyükse neden denenmesin...
Şamil
Tayyar/
Star