Hükümet Sözcüsü ve
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, ''Vardığımız kanaat odur ki, uyguladığımız
politikalar hangi alanda olursa olsun,
bunlardan
seçim vesilesiyle hiçbir gevşeme yapmamaktır, popülizme yönelmemektir, uyguladığımız politikaları büyük bir kararlılıkla sürdürmektir'' dedi.
Çiçek, Bakanlar
Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada,
bakanların, alanlarına ilişkin 2006 yılı değerlendirmesi ve 2007 yılıyla ilgili yapılacak çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi.
2007 yılının seçim yılı olması nedeniyle genellikle politikalarda bir ''gevşeme olduğunu ve daha çok popülist politikaların öne çıktığını'' ifade eden Bakan Çiçek, şöyle konuştu:
''Ancak
Türkiye'nin uzunca bir aradan sonra yaşadığı istikrar, geçmişte yaşanan sıkıntılar ve Türkiye'nin bugün geldiği nokta dikkate alınarak, bugün yaptığımız toplantıda vardığımız kanaat odur ki, uyguladığımız politikalar hangi alanda olursa olsun, bunlardan seçim vesilesiyle hiçbir gevşeme yapmamaktır, popülizme yönelmemektir, uyguladığımız politikaları büyük bir kararlılıkla
sürdürmektir. Bunun iç ve dış kamuoyu açısından bilinmesinde fayda var. Dolayısıyla 2006 bizim için ne anlam ifade ediyorsa, 2007'de de uygulayacağımız politikalar açısından herhangi bir değişiklik söz konusu olmayacaktır, programda sapma olmayacaktır.''
Çiçek, toplantıda
Meclis gündemine gelen bazı
yasalar bulunduğunu ve parlamentonun takvimi dikkate alınarak çıkarmaya çalışıldığını, bunlar içinde öncelikli olanların belli olduğunu dile getirerek, ''TBMM'nin kararına da itibar ederek bu yasaları çıkaracağız. Bunların başında da bilindiği gibi
Mortgage Yasası gelmektedir'' dedi.
DIŞ POLİTİKA
Bakan Çiçek, toplantıda ayrıca
Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün özellikle
Irak başta olmak üzere
dış politika konularında kurula bilgi verdiğini söyledi.
Çiçek, şöyle konuştu:
''
Kamuoyunun bilmesinde fayda var, Irak konusu hem devletin, hem hükümetin en öncelikli konularının başında gelmektedir. Nasıl, AB konusunu geçmişte her
Bakanlar Kurulu toplantısında dikkate aldık, yakından
izlemeye gayret ettik ve bugün geldiğimiz nokta bellidir... Irak olayı, Türkiye'nin gündemine ve dünyanın gündemine oturduğu günden itibaren de kamuoyuna açıklansın ya da açıklanmasın
öncelikli konularımızın başında gelmektedir.
Son gelişmeler de dikkate alındığında da bu daha belirgin haldedir. Dolayısıyla Irak'taki gelişmeler konusunda Sayın Gül bilgi sunmuştur. Irak'ın Türkiye açısından önemi bellidir, söylediği ve söylemek istediği de defalarca ifade edilmiştir. Bir defa da ifade edelim ki biz, Irak'ın birliğinden bütünlüğünden,
toprak bütünlüğünden yanayız. Irak'ın imkanlarının, zenginliklerinin tüm Irak halkı tarafından değerlendirilmesinin ve bunun kararının mevcut hükümet tarafından verilmesinden yanayız. Orada istikrarın,
barışın, huzurun sağlanması noktasında Türkiye, geçmişte olduğu gibi bugün de çok yönlü çabalarını sürdürmektedir.
Hem Irak hükümetiyle hem ABD ve
İngiltere olmak üzere orada güç bulunduran ülkeler nezdinde, hem de Irak'a komşu ülkeler nezdindeki çabalarını, düşüncelerini, kanaatlerini söylemektedir.''
Gelişmelerin, Türkiye'nin söylediği konuları teyit ettiğini kaydeden Çiçek, ''Keşke bunlar başlangıçta dikkate alınabilmiş olsaydı, belki Orta
doğu bu kaosun içine girmezdi'' dedi.
Çiçek, Türkiye'nin Irak'ta barış ve huzurun tesis edilmesi için katkı ve çabalarını daha yoğun bir şekilde sürdürdüğünü belirterek, konunun bu nedenle bir kez daha kurulda ele alındığını söyledi.
Milli
Güvenlik Kurulu'nun devamlı gündem konularından birinin de Irak olduğunu anlatan Bakan Çiçek, 23 Şubat'ta yapılacak MGK toplantısında da konunun bir kez daha ele alınacağını bildirdi.
Çiçek, bir gazetecinin
Kuzey Irak konusunda Başbakan Erdoğan'ın ve
Genelkurmay Başkanı'nın açıklamalarının bulunduğunu belirterek ''Türkiye'nin izlediği politikalarda bir değişiklik midir bu?'' sorusu üzerine şunları söyledi:
''Biz göreve geldiğimiz günden beri eskiden de zaman zaman olurdu, tahterevallinin bir tarafında seçilmişler, hükümet, öbür tarafta da bir kısım
kamu görevlileri özellikle de Silahlı Kuvvetler oturtulmak suretiyle beyanlar, açıklamalar veya olaylar şuna göre, bu tarzda bir değerlendirme yapılır. Bunu çok doğru bulmam. Devletin, ülkenin yararı açısından bu değerlendirmeleri yapmakta fayda var. Ne hükümetin alternatifi Genelkurmaydır, ne de Genelkurmayın alternatifi Hükümettir. Yani biri diğerinin alternatifi, anayasal organlar, kuruluşlar değil ki onun görüşüne mi itibar edilecek, bu görüş bu doğrudur tarzında.
Devlet, dış politikasını hangi usul ve esaslar içinde belirler, bu hem bugüne kadar devletin geleneğinde var hem anayasa, yasalarda var. Şu anda yürütülmekte olan Irak politikası bir devlet politikasıdır. Bunun bilinmesinde fayda var. Yapılan konuşmalara gelince, her konuşmanın kendi içinde ve muhataplarını da dikkate alarak bu değerlendirmeleri yapmakta fayda var. Devletin Irak politikasında temelde bir değişme yoktur. Konuşmaları bu şekilde değerlendirmek lazım. Yoksa şu şuna karşı, bu buna karşı tarzındaki bir değerlendirme bence Türkiye'nin caydırıcılığı ve politikasının reel olup olmadığı ile ilgili bir kısım dış dünyada tereddütler meydana getirir. Buna hiç gerek yok. Zaten hükümet, bu politikasını belirlerken devletin ilgili kurumlarıyla bire bir konuşarak, ya da kurul halinde bunları oturup belirlemektedir ve karşılıklı bilgi alışverişinde bulunmak suretiyle bu kararlar uygulanmaktadır.''
ORTA DOĞU
Çiçek,
Orta Doğu meselesinin çok karmaşık bir konu olduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti:
''Orta Doğu'da kimin eli kimin cebinde belli değildir. Görüştüğünüz muhatapların güvenirlik katsayısı da son derece düşük bir coğrafyada bu politika yürütülmektedir. Onun için hemencecik bu konuyu içe dönük bir değerlendirme konusu yaparsak bence doğru olmaz. Her konuşmanın kendine göre mantığı var, bir de muhatabı var. Onları o şekilde değerlendirmek lazım. Hepimizin Irak'ta arzusu, isteği bir an evvel huzurun, barışın tesis edilmesidir. Bundan Türkiye en fazla zarar gören ülkedir. Irak'ın bütünlüğü, hepimizin arzusudur. Hangi makamdan konuşma yapılırsa yapılsın, meseleme bu yönden bakmak lazım.''
DİPLOMATİK ÇÖZÜM
Çiçek, Irak söz konusu olduğunda Türkiye açısından öncelikli meselelerden birisinin
terör konusu olduğunu belirterek, terör konusu ile Irak'ın bağlantılı olduğunu söyledi. Çiçek , ''Etnik terörün yuvalandığı, beslendiği, eğitim gördüğü, bir kısım
destek sağlandığı yer Irak'tır. Dolayısıyla Türkiye bu açıdan da ırak meselesiyle ilgilenmekte, bunu ortadan kaldırabilmek noktasında her türlü seçeneği ortada tutarak, ama önceliği diplomatik yollarda çözme noktasında çaba sarf etmektedir. Meseleye böyle bakarsak konuşmaları değerlendirmemiz daha kolay olur diye düşünüyorum'' diye konuştu.
SEÇİMLER
Çiçek, ''Seçimin erkene alınması gündeme geldi mi?'' sorusunu yanıtlarken, konunun, Bakanlar Kurulu'nun gündeminde olmadığını bildirdi.
İçinde bulunduğumuz yılın seçim yılı olması sebebiyle konunun çok sık konuşulacağını anlatan Çiçek, Yüksek Seçim Kurulu'nun 4
Kasım gününü seçim günü olarak belirlediğini söyledi. Çiçek, şunları kaydetti:
''Seçim zamanında yapılabilecektir, yapılması gerekmektedir. 25 yaş konusu tartışmalı bir konudur, hukukçular ve siyasetçiler tartışabilir. Biz hükümet olarak, parti olarak, 25 yaşını bitirmiş olanların seçilme hakkını ilgili
Anayasal düzenlemeleri yaparken arzu ettiğimiz şey; katılımı arttırmaktı, siyaseti daha dinamik bir yapıya kavuşturmaktı. Seçilme yaşının 25'e
düşürülmesinde fayda vardı, bir seçim yapılacaksa bu hakkın verilmesi
gerekmektedir aksi takdirde 25 yaşa indirmenin bu seçimler açından pratikte bir faydası yoktur.
Normal şartlarda seçim aksine bir karar olmadığı için 4 Kasım'da
yapılacaktır.''
Çiçek, ''2007 yılında seçim konusunda birçok konuşma geçebileceğini dolayısıyla 'bu ne anlama geliyor', 'şu ne anlama geliyor' diye
vakit kaybedilmemesi gerektiğini'' söyledi. Çiçek, ''Aksine bir karar alınır mı o da şimdi gündemde değil'' diye konuştu.
-GÜZEL'İN İDDİASI-
Çiçek, ''Eski siyasilerden
Hasan Celal Güzel, dönemin Jandarma Genel Komutanı'nın, dönemin bazı bakanlarını, milletvekillerini, bürokratlarını fişlediğini ileri sürüyor, bu konuda bir bilginiz var mı? 2002-2004 yılları arasında diyor,
AK Parti hükümetini de ilgilendiren bir yönü var bu konuda bir değerlendirmeniz var mı?'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''Yeni ceza kanununda bu tip faaliyetlerin hangi usul ve esaslara göre yapılacağı belirlenmiştir bunun dışına çıkan her türlü izleme takip ya da başka türlü çabalar yasa dışıdır.
Bana böyle bir konu geliyorsa ben bunu doğrudan doğruya yargıya intikal ettirmiş olurum. Dolayısıyla uygun bir takip, bir izleme söz konusu değilse yani açıkçası bir
mahkeme kararına dayanmıyorsa bu tip faaliyetler hukuken
delil teşkil etmediği gibi yasa dışıdır. Herhalde bu
makale okunduğunda da ilgili yargı kurumları kendi yönünden bir işlem başlatmış olmaları gerekir dolayısıyla benim o konuda bilgim yok ancak geçen bir televizyon konuşmasında, birkaç gün evvel böyle bir iddiayı
Hasan Celal Güzel'den dinledim televizyon kanalında, bugün de anladığım kadarıyla makale konusu olmuş. Bunlar hepsi yargı incelemesine tabi konulardır, iddialardır, gereğini ilgili yargı makamları yapacaktır.
Şunu herkesin bilmesi lazım usulüne göre alınmış bir
mahkeme kararı, hakim kararı olmadan yapılan her türlü dinleme, takip, vesaire yasa dışıdır dolayısıyla hiç kimsenin de yasaların dışına çıkarak bir işlem yapma imtiyazı yoktur.''