Demirel, Uluslararası Eğitim Organizasyonu Başkanı
Nilüfer Köylüoğlu ve beraberindeki danışma kurulu üyeleri ile öğrencileri Güniz Sokak'taki konutunda kabul etti.
Kabulde yaptığı konuşmada eğitimin önemine değinen Demirel, yüksek öğretimde okuyan kız öğrencilerin sayısının yarı yarıya olmasının ve okul birincilerinin genelde kız öğrenciler arasından çıkmasının, uygarlığın en önemli işareti olduğunu söyledi. Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'in simgesinin kadın hakları olduğunu belirten Demirel, laikliğin en önemli göstergesinin okullarda
cinsiyet eşitliği olduğunu ve çağdaş eğitimin, laikliğin ve uygarlığın şartı olduğunun aksini düşünmenin mümkün olmadığını kaydetti.
-''BEN SİYASET ÜSTÜYÜM''-
Demirel, kabulün ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
''Demokrat Parti'nin
seçim sonrası yaşadığı bunalımın ardından
Sinan Aygün'ün genel
başkanlık için adı geçti. Sizinle teması olduğu ve sizin desteklediğiniz konusunda haberler yayınlandı, bu doğru mu?'' sorusuna Demirel, şu yanıtı verdi:
''Ben aslında parti
siyasetinin üstündeyim. Bu kadar
gürültü oldu, şu oldu, bu oldu, benim tek kelime konuştuğumu gördünüz mü? Ben sadece vatandaşıma, '
sandık başına gidin ve oy kullanın,
ülkemizin bugününe, yarınına sahip çıkın' dedim. Ben siyaset üstüyüm. Siyasi partilerin kendi kadroları var. Bu kadrolar halin icabı neyse onu yaparlar. Benim tavrım budur ama bana pek çok laf atfedilebilecektir. Benden duymadığınız laf bana ait değildir.''
''
CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal, seçimlerden sonra sizin
telefon ettiğinizi ve çekilmemesini istediğinizi söyledi'' şeklindeki sözler üzerine ise Demirel, şunları söyledi:
''Herhangi bir parti başkanının görevde kalıp kalmayacağı benim görevim, meselem değildir. Herkesin kendi meselesidir. Yalnız ben seçimleri gayet iyi takip ettim. Ben 16 seçimden 15'ini gördüm. 15 seçimin 6'sına bilfiil katıldım. Bu 6 seçimin 3'ünde de birinci geldim. Seçim beni şu açıdan alakadar eder: Ülkenin daha iyi idare edilmesi için milletimizin katılımı söz konusudur. Bizim savunageldiğimiz fikriyatta, düşüncelerde, ülkeyi yöneteceklerin mutlaka yetkinin kaynağını milletten almalarıdır. Meşruiyetin birinci şartı budur. Böyle olunca ülkemde bu
sistemin işlemesi, yani iktidarların seçimle gelip seçimle gitmesi benim savunageldiğim prensiptir. İktidarlar halkın hür iradesi ile seçilmeli, hür ve serbest şekilde seçilmeli, oyla gelmeli, oyla gitmelidir. Meydanlarda
yarışmalıdırlar ve yarış gayet medeni icaplar içinde olmalıdır. Herkes Türkiye'nin yönetimine ne getireceğini söylemelidir.''
Demirel, takip ettiği
siyasi partilerin hepsinin düşüncelerini, kendi istikametlerinde, kendi parti felsefeleri istikametinde gayet iyi ortaya koyduklarını belirtti.
''Ben bunların hepsinin üstündeyim. Ne söylüyorlar acaba benim vatandaşıma, bu ülkenin siyasi sisteminin ayrılmaz parçası olan siyasi partiler ne söylüyorlar? Ben bunu takip ederim'' diyen Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Meydanlar coşkuluydu. Meydanlara çıkan bilhassa 4 parti düşüncelerini çok iyi ortaya koymuşlardır. Baykal, Ağar, Bahçeli, Erdoğan iyi ortaya koydu. Ben hepsini
tebrik ettim. Sayın Baykal'ı da tebrik ettim. Sayın Baykal, diğer başkanlara da söylediğim gibi gayet iyi bir
kampanya yürütmüştür. Türk siyasetinde çok iyi yetişmiş, uzun seneler tecrübe sahibi bulunan sayın Baykal'ın kendi görevini hangi şekilde sürdüreceği ne zamana kadar sürdüreceği, ne yapacağı kendi bileceğidir. Yalnız beni alakadar eden bir şey, böylesine çok iyi yetişmiş bir kimsenin Türkiye'nin hizmetinin dışında kalmamasıdır. Her zaman seçim kazanılmaz. Seçim kazanan bir partinin genel başkanının görevi bırakması gibi bir kaide olduğuna kani değilim. Geçmişte de olmadı böyle bir şey ama böyle düşünenler de olabilecektir. Sayın Baykal'ın siyaset dışı kalması veya siyasette bugün gördüğü hizmetlerin dışında kalması benim açımdan ülke için kayıp olur.''
Demirel, ''Sayın Ağar için de aynı şeyleri söylemeniz mümkün mü?'' sorusuna da ''Mümkün'' yanıtını verdi.
''Sayın Ağar ve Sayın
Mumcu medya üzerinden bir
tartışmaya girdiler. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerinde de ''Onların dışındayım'' dedi.
-''BEN O SPEKÜLASYONLARA GİRMEM''-
Demirel, ''Sayın Gül daha önce adaylığını açıklamıştı. Ancak Gül'ün adaylığının geçerli olup olmadığı konusunda bir tartışma yaşanıyor. Siz bu noktada Gül'ün cumhurbaşkanlığı konusuna nasıl bakarsınız?'' sorusu üzerine,
cumhurbaşkanı seçiminin ilk defa yapılmadığını söyledi.
Usulüne, nizamına, kurallara göre hareket edildiği takdirde cumhurbaşkanı seçiminin çıkmaza girilmesinin söz konusu olmadığını söyleyen Demirel, şunları kaydetti:
''22 Temmuz seçimi yapılmıştır. Memleketimize, milletimize hayırlı uğurlu olsun. Seçim kazanan siyasi partinin cumhurbaşkanı seçtirecek kadar sayısı vardır.
TBMM, sanıyorum ki önümüzdeki günlerde bir program ortaya koymuştur. 4'ünde
yemin yapılacaktır. 6'sında hükümet kurulmuş olacaktır. 14'ünde meclis başkanı seçilmiş olacaktır. 16'sında cumhurbaşkanı seçimine geçilecektir. Yani süreç yürüyor. 16'sında cumhurbaşkanlığı seçimine geçildiği zaman, 10 gün süresi var, adaylar ortaya çıkacaktır. O adaylardan birisini TBMM başkan seçecektir. Bugünden birtakım spekülasyonlara girilebilir, o da doğaldır. Ben o spekülasyonlara girmem. Benim aradığım şey, demokratik kurallara göre Türkiye'nin işlerinin yürümesidir. Demokratik kurallara göre meclis, demokratik kurallara göre hükümet, demokratik kurallara göre cumhurbaşkanı, demokratik kurallara göre ülke idaresi... Ben bunun takipçisiyim. Kim gelir kim gider, onları bu süreç içerisinde sistem çıkarır.''
Demirel, kabulün ardından, ''
Süleyman Demirel Yurtdışı Öğrenci Değişim Bursu'' bursu ile ABD'ye giden ve orada çeşitli dallarda başarılar gösteren öğrencileri kutlayarak, birlikte fotoğraf çektirdi.