Hükümet Sözcüsü,
Devlet Bakanı ve Baş
bakan Yardımcısı
Cemil Çiçek,
yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının milletvekili genel
seçimlerinde, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve
halk oylamalarında, mektupla,
elektronik oylamayla, gümrük kapılarında ve
sandık usulleriyle oy kullanabilmesine imkan verecek
kanun tasarısının, Bakanlar
Kurulunda imzalanarak TBMM'ye gönderilmesinin kararlaştırıldığını bildirdi.
Çiçek,
Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Bakanlar Kurulunda imzalanarak TBMM'ye gönderilmesi kararlaştırılan ''yurt dışındaki Türk vatandaşlarının
oy kullanmasına'' ilişkin
düzenlemeler içeren
yasa tasarısı hakkında bilgi verdi.
Yurt dışındaki Türk vatandaşlarının uzunca süre oy kullanma hakkına sahip olamadıklarını belirten Çiçek, belli bir süre önce sadece gümrük kapılarında oy kullanma imkanı elde ettiklerini, bunun da son derece düşük bir nispeti ifade ettiğini vurguladı. 60. Hükümet kurulur kurulmaz aldığı kararlardan bir tanesinin
Türkiye'yi bu sıkıntıdan kurtarmak olduğunu ifade eden Çiçek, şöyle konuştu:
''Orada yaşayan vatandaşlarımızın da bu demokratik hakkını aynen Türkiye'de yaşayanlar gibi kullanmasına imkan verecek bir düzenleme... Bu, hemen hemen her hükümet programında,
kalkınma planlarında, seçim beyannamelerinde vardı ama gerçekleştirilemedi. Benim başkanlığımda çalışma yaptık. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızdan sorumlu Devlet Bakanı Said
Yazıcıoğlu, Adalet, İçişleri,
Dışişleri,
Ulaştırma, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik bakanları ve Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) katılımıyla çok kapsamlı bir çalışma yapıldı. Bu çalışmayı bugün
kanun tasarısı olarak TBMM'ye sevk etme kararı aldık.
Buna göre,
Ankara İl Seçim Kuruluna bağlı 'Yurt Dışı
Merkez İlçe Seçim Kurulu' oluşturulacaktır. Yurt dışında kullanılmış olan oyların değerlendirilmesi, oluşturulacak bu kurul başkanlığınca yapılacaktır. İcap ediyorsa birden fazla kurul oluşturulabilecektir.
Yurt dışı
seçmen kütüğü, Türk vatandaşlarının adres
kayıt sistemindeki bilgilere dayalı olarak YSK tarafından belirlenecektir. Bu
yasa tasarısında bir çok konuda
yetki YSK'ya verilmektedir, daha esnek kararlar alabilmesi bakımından.''
Yurt dışındaki vatandaşların milletvekili genel seçimlerinde, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve halk oylamalarında oy kullanabileceğini belirten Çiçek, yurt dışı seçmenlerin sadece seçime katılan siyasi partilere oy verebileceklerini, bağımsızlara oy verebilme imkanlarının bulunmayacağını bildirdi.
''TÜRKİYE SEÇİMLERDE PARMAK BOYAMAKTAN KURTULACAK''
Cemil Çiçek, yurt dışındaki seçmenlerin mektupla, elektronik oylamayla, gümrük kapılarında oy kullanma veya sandık usullerinden birisiyle oy kullanabileceklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Hangi ülkede nasıl oy kullanacağına YSK, Dışişleri Bakanlığıyla görüşerek karar verecektir. Bu yasa tasarısında mektupla oy kullanımı söz konusu olduğunda bununla ilgili bütün bilgiler kanun tasarısında derç edilmiştir. Üç tane zarf gönderilecektir.
Zarfın en dış kısmı kişinin seçmen adresidir. Ondan sonra tekrar geri gönderilmesi,
oy pusulası gibi düzenlemeler var. Elektronik ortamda oy verilmesi, gümrük kapılarında oy verilmesi, bunların hepsi kanunda yeni baştan düzenlendi.
Oyların düzenlenmesi ise hangi tip oylama söz konusu olursa olsun, oyların verilmesi mevcut uygulamadaki gibi olacaktır. Bugün gümrük kapılarındaki oylar Türkiye genelinde nasıl değerlendiriliyorsa, aynı şekilde illere yansıtılmak suretiyle olacaktır.''
Çiçek, seçim kurulu başkanı ve üyeleri ile sandık kurulu üyelerine ödenecek miktarlarla ilgili YSK'nın iki önerisinin de tasarıya alındığını belirtti.
Mükerrer oy kullanılmasını engellemek için belli bir süreden beri
parmakların boyandığını hatırlatan Çiçek, ''Artık Türkiye, bu sıkıntıdan da kurtulmuş olacaktır; onu da bu kanunla düzenlemiş olacağız'' dedi.
TCK'NIN 301. MADDESİNE İLİŞKİN DÜZENLEME
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısına ilişkin yaptığı açıklamanın ardından soruları yanıtladı.
TCK'nin 301. maddesiyle ilgili düzenleme konusunun Bakanlar Kurulu gündemine gelip gelmediği sorusu üzerine Çiçek, ''Ben zaten ele aldığımız kanun tasarılarıyla ilgili, imzaya açılanlarla ilgili bilgi verdim. Bunlar içinde o olmadığına göre bu saat itibarıyla size bir açıklama yapamam. Tasarı olarak henüz Meclis'e göndermedik. Göndereceklerimizi sizlere söyledim'' dedi.
İstihdam paketine ilişkin bir soru üzerine Çiçek, bunun kapsamlı bir konu olduğunu belirtti. Bakan Çiçek, bunu bir an evvel kamuoyuyla paylaşmak istediklerini ancak gündemdeki yoğunluk nedeniyle kapsamlı bir çalışmayı da gerektirdiği için büyük bir ihtimalle gelecek bakanlar kurulu toplantısında ele alınabileceğini söyledi.
İRAN'IN DOĞAL GAZI KESMESİ
İran'ın Türkiye'ye verdiği
doğal gazı kestiğini anımsatan bir gazetecinin,
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan'ın, bu çerçevede İran Cumhurbaşkanı
Mahmud Ahmedinejad ve
Rusya Devlet Başkanı
Vladimir Putin ile bir temasının olup olmadığı sorusu üzerine de Çiçek, ''
Enerji Bakanımız, Sayın Cumhurbaşkanımız ile birlikte ABD'ye gitti. Dolayısıyla enerji ile ilgili bir konu gündeme gelmedi'' dedi.
Çiçek, ''Özelleştirme mağdurlarının 2 aylık bekleme sürelerinin dolduğu ifade edildi. Bunların tekrar işe alınması için bir
kararname imzalandı mı?'' sorusuna, şu yanıtı verdi:
''Bakınız bu
özelleştirme mağdurları konusu, bizim ürettiğimiz bir kavram değil. Kavram dışarıdan üretiliyor, sonra da biz tanımlamaları onun üzerinden yapıyoruz. Biz, 2002'de hükümete geldiğimizde bu kişilerin durumlarını iyileştirmek ve bunlardan istifade etmek maksadıyla, kendileriyle büyük ölçüde mutabık kalarak bugünkü sistemi kurduk. O zaman onlar diyorlardı ki 'bizi iş hayatına alın, kamuya alın biz başka bir şey istemiyoruz'. Çünkü ben de bunların birçoğu ile muhatap oldum. Dolayısıyla hükümet o noktada bir adım attı. Her sene bu telaşa gerek yok. Statü gereği belli bir süre çalışıyorlar, sonra geriye dönük olarak aradaki durumdan başlamak suretiyle yine de bunların kamuda istihdamına imkan veriyoruz. Burada bir mağduriyet de söz konusu olmuyor. Kimsenin telaşa kapılmasına da gerek yok. Geçtiğimiz senelerde hangi usul ve yöntemle ne zaman göreve başladılarsa bunlar tekrar göreve başlamış olacaklardır. Kimsenin telaşlanmasına da gerek yok.''
Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, görev alanları aynı olan üç ayrı genel müdürlüğün, ''
Afet ve
Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'' çatısı altında birleştirileceğini bildirdi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Bakanlar Kurulunda imzaya açılan 5 kanun tasarısı hakkında bilgi verdi.
Acil işlerle ilgili hizmetlerin tek elden yürütülmesinin önemine dikkati çeken Çiçek, dağınıklığın etkin ve verimli bir hizmetin sürdürülmesinde problem yarattığını kaydetti. Bu konuda yapılacak düzenlemelerin parça parça TBMM'ye gönderileceğini belirten Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Görev alanları aşağı yukarı aynı olan 3 ayrı kuruluş var, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve Başbakanlığa bağlı Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü. Bunların hepsi bir tek
başkanlık altında birleştiriliyor. Böylece hem harcamalarında tasarruf hem de söylediğim amaçların tesisi bakımından
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı kurulması kararlaştırılmış oluyor. Bununla ilgili tasarı imzaya açıldı TBMM'ye gönderilecek.''
Çiçek, Bakanlar Kurulu'nda 1990'lı yılların başında Bulgaristan'dan Türkiye'ye zorunlu olarak göç etmek durumunda kalan 17 bin kişiyi ilgilendiren önemli bir sorunun da ele alındığını kaydetti. O dönemde 350 bine yakın kişinin Bulgaristan'dan Türkiye'ye göç etmek zorunda kaldığını hatırlatan Çiçek, bunların bir kısmına ev tahsis edildiğini bir kısmının da bu konutlardan almak üzere paralarını yatırarak ilgili devlet birimlerine müracaat ettiğini anlattı. Çiçek, bedel ödedikleri halde konutları verilmeyenlerin mağduriyetini gidermek üzere yatırdıkları bedelin
TÜFE esas alınmak suretiyle
TOKİ tarafından ödenmesine ilişkin tasarının da imzaya açıldığını bildirdi.
BANKA SIRRI, TİCARİ SIR
Çiçek, 58. Hükümet döneminde çıkardıkları ilk kanunun ''Bilgi Edinme Kanunu'' olduğuna dikkati çekerek, kanunun çıkmasından itibaren bir çok kişinin başvuruda bulunarak kendisiyle ya da başka konularla ilgili devlet faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olduğunu kaydetti.
Kanunda bazı konularda istisna bulunduğunu, bunlardan birinin de ''
devlet sırrı'' olduğunu belirten Çiçek, şunları kaydetti:
''Yasalarımızda devlet sırrının açık bir tanımı yapılmamıştı. Bununla ilgili mevzuat da dağınıktı, derli toplu hale getirilmesi gerekiyordu. Geçtiğimiz dönem hazırladığımız tasarıları TBMM'ye gönderme imkanı olmadı. Hem ticari sır,
banka sırrı, müşteri sırrıyla ilgili düzenleme hem d
e devlet sırrı ve gizli evraklarla ilgili nasıl bir işlem sürdürülecek, onunla ilgili kararları kimler verecek, bu kavramların içine neler giriyor, girmiyor... Bakanlar Kurulu, bununla ilgili iki yasa tasarısını kabul ederek TBMM'ye gönderilmek üzere imzaya açtı.
İnanıyorum ki bundan sonra hem toplumsal denetim, kamu denetimi açısından, hem kamuoyunun bilgi sahibi olması açısından, hem yolsuzluklarla mücadele, hem devlet denetimi açısından bu iki tasarının yasalaşması halinde önemli bir demokratik
açılım da sağlanmış olacaktır.''
Çiçek, Diyarbakır'da yaşanan
terör olayıyla bağlantılı olarak Bakanlar Kurulunda
asayiş ve güvenlik konularının da bir kez daha değişik yönleriyle ele alınarak değerlendirildiğini de söyledi.
AA