Cumhurbaşkanı
adayı
Abdullah Gül Barolar Birliği'ne yaptığı nezaket ziyaretinde hiç de hoş olmayan bir üslupla karşılandı.
Basın açıklamasında Gül'ün şahsına söyleyecekleri bir sözleri olmadığını kendilerini ziyaret etmesini uygar, nazik ve demokratik bulduklarını belirten
Özok, bu sözlerinin ardından misafirine verdi veriştirdi.
İşte Özok'un tuhaf çıkışı
Kayseri Milletvekili,
Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Sayın Abdullah Gül,
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı adayı sıfatıyla
siyasi partiler ve meslek kuruluşları arasında Türkiye
Barolar Birliği’ni de ziyaret ederek adaylığını ve bu konudaki düşüncelerini bizlerle paylaşma nezaketinde bulunmuşlardır. Türkiye’de bir ilk olan bu uygar, nazik ve demokratik davranışlarından dolayı kendilerine teşekkür ederiz.
"...
erken genel
seçimlere neden olan
Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında yaşanan gerginlik ve krizlerden hiçbir
ders çıkarılmadığı görülmektedir. Sayın Gül’ün AKP’nin elde ettiği seçim başarısında kendisinin ilk adaylığı sırasında yaşadığını iddia ettiği mağduriyetin büyük etkisi olduğu düşüncesi, seçim sonuçlarını gerçeğe yakın öngören
KONDA’nın ilk Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi yaptığı tahmin ve tespitler karşısında dayanaksız kalmaktadır. Seçim başarısı AKP örgütünün top yekûn çalışmasının ürünüdür. Başka bir anlatımla
milletvekili genel seçimleri Sayın Gül’ün yeniden aday olmasını, ya da önceki adaylığında ısrar etmesini gerektirecek bir mesaj vermemiştir. Bu sonucu Sayın Gül ve yakın çevresi çıkarmış ve kendileri yeniden aday olmuşlardır. Kuşkusuz Sayın Gül’ün adaylığını
TBMM’nin sayın üyeleri değerlendireceklerdir.
Bu bağlamda biz, Sayın Gül’ün insan olarak kimliğine ve kişiliğine son derece saygı ve sempati duymaktayız. Ancak,
Cumhuriyetimizin en yüce makamı ve simgesi olan Cumhurbaşkanlığı söz konusu olunca, bugüne kadar izlenen politikaları ve referanslarını da asla onamamaktayız. Bunu da demokratik bir hak olarak Bunu da demokratik bir hak olarak Cumhurbaşkanı adaylığı aşamasında açıkça ifade ediyoruz.
Cumhuriyetin sağladığı yaygın eğitim ve çağdaş olanaklarla kavuştuğumuz bugünkü durumumuz itibariyle,
TBB ve barolar olarak elde ettiğimiz Cumhuriyet kazanımlarını, Atatürk devrimlerini, laik demokratik sosyal hukuk devletini, yaşatmayı ve korumayı bu değerleri bizlere emanet eden, Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, kurtuluş savaşını kanları ve canlarıyla kazanan şehitlerimize, ulusumuza ve geleceğini ancak çağdaş bir Türkiye ve dünyada sağlayabilecek evlatlarımıza karşı bir borç ve ötelenemez bir görev olarak görmekteyiz.