Bakan Gül,
Bilecik Valisi Musa Çolak'ı ziyaret etti. Vali Çolak, Bakan Gül'e, üzerinde
Osmanlı arması bulunan bir tablo
hediye etti. Daha sonra partisince
Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitinge katılan Gül, burada
halka hitap etti.
Dışişleri Bakanı ve Baş
bakan Yardımcısı
Abdullah Gül, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili önemli açıklamalar yaptı. "Ben olmuşum, başkası olmuş, onlar sonra gelir." diyen Gül, önemli olanın milletin sevgisini kazanmak olduğunu kaydetti.
Gül, "Ben partimin içinde şunu olayım bunu olayım diye bir şey peşinde koşmadım." ifadesini kullandı. Gül, ''
Türkiye'nin belirli kentlerinde olacaksın, ondan sonra da (Türkiye'nin birliğini, bütünlüğünü koruyacağım) diyeceksin. Böyle olmaz.'' dedi.
AK Parti'nin tüm Türkiye'nin partisi olduğuna dikkat çekti.
Kasım ayında yapacakları genel seçimleri, TBMM'de cumhurbaşkanlığı seçimleri kilitlenince erkene aldıklarını belirten Gül, ''(
Millete gidelim) dedik. (Türkiye'deki bu hasarı onaralım) dedik. Millete soralım, milletimizin dediğini yapalım istedik. Yazın ortasında mecburen karşınıza çıktık. 22 Temmuza az kaldı. Millet sandıkta buluşacak. 4,5 yıl gece gündüz çalıştık, şimdi karşınızdayız. Heybemiz dolu geldiğimize inanıyorum. Polemik yaparak, onu, bunu suçlayarak gelmiyoruz'' diye konuştu.
Bu meydanların Türkiye'nin her yerinde tıklım tıklım dolu olduğunu, bunun yaşanan coşku ve heyecanı gösterdiğini belirten Gül, AK Parti'nin sadece Türkiye'nin belirli kentlerinin değil, bütün Türkiye'nin partisi olduğunu bildirdi. AK Parti'nin bütün kentlerde bu mitingleri yapan tek parti olduğunu anlatan Gül, ''Bazı partiler Türkiye'nin sadece belli şehirlerinde varlık gösteriyorlar'' dedi.
''EDEBALI'NIN SÖZLERİNİ ÖZDE HAZMETMEK ÖNEMLİ''
Mitingi izleyenlerin ''yuh'' diye bağırmaları üzerine Abdullah Gül, vatandaşların ''yuh'' çekmelerine izin vermedi ve ''
Hayır, hayır, asla. Şeyh Edebalı kentinde yuh çekilmesini istemem'' dedi.
Şeyh Edebalı'nın öğüdünün herkesin baş ucunda yazılı olduğunu ifade eden Gül, şöyle konuştu:
''Biz sadece kardeşlik ve dostluğa konuşuruz. Edebalı'nın sözlerini, yazılı değil, özde hazmetmek önemli. Bir zamanlar muhalefet partisinin genel başkanı bundan 4-5 yıl önce Şeyh Edebalı'nın o veciz sözlerini başucuna koymuştu. Hep onlardan bahsediyordu. Ama
aynası iştir kişinin lafa bakılmaz. Önemli olan o tavsiyelere uymak. Önemli olan o tavsiyeleri özde içine sindirmek ve onun gibi hareket etmek. Hırçınlık yapmadan, hiç
kavga yapmadan, herkese kardeşlik elini uzatmaktır. Hele hele
ülkenin bütünlüğü söz konusu olduğunda
Türk vatandaşı olan herkesi kucaklayabilmek. Bunlar çok önemli.''
AK PARTİ TÜRKİYE'NİN SİGORTASI
AK Parti'nin Türkiye'nin sigortası olduğunu ve gidemediği yer olmadığını anlatan Gül, şöyle devam etti:
''Türkiye'de gidip toplayamadığımız kalabalık yok. Türkiye'nin bütün meydanlarında anlı şanlı Türk Bayrağını dalgalandıran, papatya, Sümbül tarlası gibi bütün meydanları
bayraklarla süsleyen tek partiyiz. Bunun nedinini herkesin bilmesi gerekir. Türkiye'nin belirli kentlerinde olacaksın, ondan sonra da (Türkiye'nin birliğini bütünlüğünü koruyacağım) diyeceksin. Bunlar böyle olmaz. Bütün Türk insanını ve ülkeyi kucaklayan, kardeşlik duygularını pekiştiren, birlik, bölünmezlik ve büyüklüğü temin eden tek parti AK Parti'dir.''
''4,5 YIL ÖNCE HERKES GELECEĞİNDEN KARAMSARDI''
AK Parti iktidarının yaptıklarının değerinin anlaşılması için 4,5 yıl önce nasıl bir Türkiye olduğunu ve ülke gerçeklerini hatırlamakta yarar olduğunu ifade eden Gül, şunları söyledi:
''4,5 yıl önce herkes geleceğinden karamsardı. Herkes ümitsizdi. Kara bulutlar vardı. DSP-MHP-
ANAP vardı. O hükümetin kendisine bir faydası var mıydı? 3 partiden kurulun hükümet
Bakanlar Kurulu toplantısını bile yapamıyordu. 3-4 ay geçerdi, toplanırsa gazetelere haber olurdu. Olay olurdu. Böyle bir ülke devraldık. O gün bilinen bir kelime vardı. Zam zam zam. Sadece fiyatlar artardı.
Enflasyon adı enflasyon canavarıydı. Şimdi bunları unutacak mıyız. Fiyatlar sürekli değişirdi. Türkiye böyle bir ülkeydi. Hesap, kitap yapılamazdı. Paranın değeri var mıydı? 6 sıfır vardı. Para kullanılamaz hale gelmişti. Ben soruyorum şimdi size.
Milliyetçilik neye denir? Bir ülkenin sembolleri vardır. Bayrak ve para... Sen sembolleri yerle bir etmişsin, paranın değeri kalmamış, herkes paradan kaçar olmuş. Türk insanı bile cebinde Türk parası taşımaz olmuştu. Bu muydu milliyetçilik. Soruyorum. Ama bugün cebinizde dolar mı Türk parası mı taşıyorsunuz. Türk lirası artık değerli.''
Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, ''Sadece AK Parti'ye oy verenlerin değil MHP'ye ANAP'a, Doğruyol'a ve hatta hatta CHP'ye oy verenlerin de gönlünde yer tuttuğumu görüyorum ve biliyorum. Onun için benim başım dik. Ben olmuşum, başkası olmuş, onlar sonra gelir. Önemli olan milletin sevgisini kazanabilmektir'' dedi.
Gül, AK Parti'nin Bilecik Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlediği mitingde, kişi başına düşen milli geliri 2 bin 500 dolardan 5 bin 500 dolara çıkarttıklarını, eskiden faize giden paraların, yollara, hastanelere, barajlara, üniversitelere, çocukların kitaplarına gitmeye başladığını söyledi.
Geçmiş dönemlerde
bankalarda toplanan paraların hortumculara, bataklara gittiğini ifade eden Gül, ''İktidarımızda 1 tane banka battı mı? Niye? Çünkü milletin parasını yedirmedik. 35 yıl sonra enflasyon tek haneli oldu, yani pahalılığın belini kırdık. Yani enflasyon canavarı pes etti. Bizden daha iyi
hizmet edenler varsa tabii ki onlara oy vereceksiniz. Bunu yadırgamam. Açık söylüyorum, bu meydan okumayı yapabilen azdır'' diye konuştu.
Abdullah Gül, bir vatandaşın ''Onlar meydana çıkamıyorlar, nasıl konuşsunlar. Meydandan kaçıyorlar'' demesi üzerine, ''Onlar beni tanıyorlar. Onların söylediklerine bakın, ne karın doyurur, ne de insanı tatmin eder. Onlar sadece dedikodu yapar. Bunlar sadece ona
iftira, buna iftira.... Milletin onlarca yılını kaybettirdiler. Şimdi gelirlerse yapacakları aynı şeyler'' dedi.
AK Parti iktidarında 39 üniversite açtıklarını anlatan Devlet bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Gül, şöyle konuştu:
''Öyle çıkıp da (ben herkesi kayıtsız, imtihansız üniversiteye yazacağım) demek... Bunlar gülünç şeyler. O zaman sen ne yapacaksın kardeşim. 100 profesöre 100 bin tane talebe mi vereceksin. Biz boş konuşmuyoruz. Milletin karşısında utanılacak işler yapmıyoruz. 15 milyon öğrenci okulun açıldığı ilk gün kitaplarını masasında buluyor. Bu söylediğim yalan mı
vaat mi abartı mı? Ben ne yaptığımızı anlatıyorum, Buna
helal olsun denmez mi?''
''KIBRIS'I İHYA EDEN BİZİZ''
Abdullah Gül, bazı yerlerde dış politikalarının tenkit edildiğini,
Kıbrıs'ı sattıklarının söylendiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
''Bunlar çok ayıp şeyler. Halkın ve Kıbrıs Türkü'nün gözüne, dünyanın gözüne baka baka
Hükümetin aleyhinde yalan konuşmak gerçekten çok ayıp. Siyaseti çok küçülttüler. (AK Parti Hükümeti Kıbrıs'ı sattı) diyorlarmış. Bütün dünyaya sesleniyorum. Kıbrıs'tan bir tane asker mi çektik. Kıbrıs'tan bir metrekare
toprak mı verdik ki biz Kıbrıs'ı satmış olacağız, soruyorum. Ayıp değil mi bu konuşmalar. İktidarı devraldığımızda sadece Türkiye değil Kıbrıs da perişandı. Kıbrıs'ta kişi başına 4 bin 800 dolardı gelir. Rum tarafınınki ise bunun 5 misliydi. Şimdi orası zengin olacak, Türk tarafını fakir tutacaksın, sonra da milliyetçi geçineceksin. Kıbrıs'a yardımlar neticesinde 4 bin 800'den 11 bin 200 dolara çıktı kişi başına düşen gelir. Kıbrıs'ı perişan eden onlardı. Kıbrıs'ı ihya eden biziz. Kıbrıs'a artık 7 yıldızlı oteller açılıyor.''
''ÖNEMLİ OLAN MİLLETİN GÖNLÜNDE YER TUTMAKTIR''
''Önemli olan milletin gönlünde yer tutmaktır. Makamlar gelir geçer ama milletin gönlünde yer tutarsanız... O herkese nasip olmaz'' diyen Gül, şunları söyledi:
''Olup bitenlere tepkinizi anlıyorum. Bütün meydanlar bu tepkiyi gösteriyor. Sanki Türkiye'de
cumhurbaşkanı seçimi yapılmış da bitmiş gibi. Sanki süresi dolmamış bir cumhurbaşkanı Türkiye'yi yönetmiyor, idare etmiyor, temsil etmiyormuş gibi. Sanki Türkiye'de, o olağanüstü demokrasilerde ve ülkemize yakışmayan, gelişmiş bir ülkeye yakışmayan olaylar olmamış gibi bir tavır içinde herkes. Biz bu konuları meydanlarda milletimizle paylaşınca kızıyorlar. Niye? Çünkü ayıplarını bilirler ya, yaptıkları yanlışları bilirler ya, Meclis'ten kaçtıklarını bilirler ya. Yaptıkları ayıpları, oynadıkları oyunları, bunları saklı, gizli tutmak istiyorlar. Bunların milletle konuşulmasından rahatsızlar. Türkiye açık. Açık
toplum. Açık toplumda her şey konuşulur, her şey bilinir. Demokrasilerde milli iradenin söz konusu olduğu ülkelerde bu konular halkla konuşulur. Milletle konuşulur. İsminde halk kelimesini taşıyan parti halktan korkuyor.
Anayasa Mahkemesi verdiği son kararla aslında (Yeter artık beni bu işlere bulaştırmayın. Beni artık bu kadar oyunlar içine sokmayın) dedi. Çünkü hukuk herkese lazım. Halka önem vermiyorsan o halk kelimesini düşür oradan. Ne derlerse desin günü gelecek hak yerini muhakkak bulacaktır. Oynanan oyunlar hiç kimsenin yanına kar kalmayacaktır.''
''GENEL BAŞKANIMIZ (BEN İCRAATIN BAŞINDA DURACAĞIM) DEDİ''
Abdullah Gül, bazılarının kendisini de suçladığını anlatarak, şunları kaydetti:
''Sözüm ona sizin karşınıza çıkıp (Ben
mağdur oldum) diyormuşum. Böyle bir şey söylüyor muyum? Söylemiyorum. Ben sizin gönlünüzde tuttuğum yerle övünüyorum. Budur önemli olan. Sadece AK Parti'ye oy verenlerin değil MHP'ye ANAP'a, Doğruyol'a ve hatta hatta CHP'ye oy verenlerin de gönlünde yer tuttuğumu görüyorum ve biliyorum. Onun için benim başım dik. Ben olmuşum, başkası olmuş, onlar sonra gelir. Önemli olan milletin sevgisini kazanabilmektir. Ben çıkıp meydanlarda partimin içinde şunu olayım bunu olayım... Bir şey peşinde koşmadım. Ama halkla yapılan anketler, parti içinde yapılan anketler geldi. Genel Başkanımız (Ben icraatın başında duracağım) dedi. (Arkadaş herkes seni istiyor) dedi ve böyle oldu bu iş. Önemli olan Türkiye'nin başını yükseltmek. Önemli olan Çankaya'yı bütün millete açmak. Önemli olan demokrasiyi ve ekonomiyi güçlendirerek Türk insanının önünü açmaktır.''
Konuşmanın ardından Bakan Gül, polisevinde yemek yedikten sonra helikopterle kentten ayrıldı.
MİTİNGDEN NOTLAR
Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı miting sırasında, aşırı sıcaklar nedeniyle vatandaşlara su ve
şapka dağıtıldı.
Helikopterle geldiği kentte Vali Musa Çolak'ı ziyaretinden sonra miting alanına geçen Gül, vatandaşların ''
Medya uyuma cumhura sahip çık'', ''Türkiye sizinle gurur duyuyor'' ve ''Vur vur inlesin
Baykal dinlesin'' sloganlarıyla kürsüye çıktı.
Abdullah Gül'ün konuşması sık sık alkışlar ve sloganlarla kesildi.
Bilecik Belediye Başkanı Selim Yağcı ve AK Parti Bilecik milletvekili Fahrettin Poyraz, Abdullah Gül'e, Bilecikspor forması, Osmaneli karpuzu ve Şeyh Edebalı'nın tavsiyesinin yazılı olduğu bir tablo hediye etti.
Abdullah Gül, sunucunun tavsiyeyi okumasının ardından ''Bu değerlere özde bağlı olmak gerekir. Yoksa dilinizde söylersiniz hareketinizde tezata düşersiniz. Biz size söz veriyoruz. Bu sözler bizim şiarımız olacak. Bu sözler şiarımızdır ve hal ve hareketlerimize yön verecektir'' dedi.
Gül, konuşması sırasında ''yuh'' çeken vatandaşlara engel oldu. Partililerin taşıdığı ve üzerinde ''Millete ip değil sevgi at'' yazılı döviz indirildi.
AA