Gül'ün Türk dış
politikasının geleceği için belirlediği
hedefler
Çankaya Köşkü'nün yeni sahibinin önceliklerinin anlaşılması açısından önem taşıyor. Web sitesindeki yazısında iki temel hedef üzerinde yoğunlaşan Gül, "Birinci hedef,
Avrupa Birliği'nin ayrılmaz bir parçası olmak. İkinci hedef ise
Balkanlar, Kafkaslar,
Karadeniz,
Ortadoğu,
Akdeniz ve Orta
Asya ile Avrupa'nın
doğal kesişim noktasında yer alan
ülke toprakları etrafında bir güvenlik, istikrar,
refah, dostluk ve
işbirliği ortamının oluşturulmasıdır." ifadesini kullandı. Yarın TBMM'de yapılacak seçimle
cumhurbaşkanı seçilmesine kesin gözüyle bakılan
Abdullah Gül, toplam 4 yıl 9 aylık baş
bakanlık ve dışişleri bakanlığı dönemindeki Türk
dış politikasındaki gelişmeleri özetledi, gelecek için de hedefler koydu. Abdullah Gül, 3
Kasım 2002 seçimleri sonrasında 58. hükümeti kurmuş ve
AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yasağının kalkarak milletvekili seçilmesi üzerine 2003 yılında kurulan yeni hükümette de başbakan yardımcısı ve dışişleri bakanı olarak görev almıştı.
Abdullah Gül'ün kişisel web sayfasında yer alan metinde, 58 ve 59. hükümet döneminde dış politikadaki gelişmeler sıralandı. Gül'ün, Türk dış politikasının geleceği için belirlediği hedefler de Çankaya Köşkü'nde nasıl bir cumhurbaşkanı olacağı ve dış politikanın önceliklerinin anlaşılması açısından önem taşıyor.
Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül, 2003-2007 döneminde uluslararası alanda
Türkiye'nin sağladığı gelişmeleri beş başlık altında topladı:
Özgürlükler ve
demokrasi genişletilip derinleştirildi; dünyadaki en yüksek
kalkınma hızlarından biri gerçekleştirildi;
Avrupa Birliği (AB) ile tam üyelik müzakereleri başladı; Türkiye, bölgesinde güç üreten bir ülke oldu; Türkiye, güvenlik, istikrar ve refah üreten bir ülke olarak dünya sathında dikkat çekti.
Abdullah Gül,
bakanlık döneminde de sık sık kullandığı bir terimi (yumuşak güç-soft power), geride kalan dönemi özetlerken de altını çizerek yineledi. Türkiye'yi, "bölgesinde güç üreten bir ülke" olarak tanımlayan Bakan Gül, "Burada güç derken sadece askerî yeteneklere dayalı bir güç değil, kendi kültürel değerleri içinde demokrasi,
insan hakları, hukukun üstünlüğü, şeffaflık gibi evrensel değerleri başarıyla özümsemesinden doğan ve 'yumuşak güç' dediğimiz ağırlığı anlaşılmalıdır" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül, bütün bu gelişmelerin ardından Türkiye'nin gelecekteki dış politika vizyonu açısından da iki ana hedef ortaya koydu. Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül, şunları ifade etti: "Birinci hedef, Avrupa Birliği'nin ayrılmaz bir parçası olmaktır. AB'ye tam üyelik, Türkiye'nin güçlü transatlantik bağlarına ve ABD ile stratejik ilişkilerine bir alternatif oluşturmamaktadır. İkinci hedef, tümü Türkiye'nin dış politikasında önemli yere sahip olan Balkanlar, Kafkaslar, Karadeniz, Ortadoğu, Akdeniz ve
Orta Asya ile Avrupa'nın doğal kesişim noktasında yer alan ülke toprakları etrafında bir güvenlik, istikrar, refah, dostluk ve işbirliği ortamı oluşturulmasıdır."
Değişen
Kıbrıs politikası en önemli başarılardan
Abdullah Gül, Türk dış politikasında son dönemdeki en önemli başarılardan birinin Kıbrıs sorununda yaşanan "haklılık zemini" olduğunu belirtti. Gül, "Uluslararası toplumun da çözüm planı olan
Annan Planı'nın
Rumlar tarafından reddedilmesi, buna karşılık hükümetimizin de teşvikiyle Kıbrıslı Türkler tarafından kabul edilmesiyle yakalanan haklılık zemini olmuştur. Uygulanan akıllı dış politika sayesinde
KKTC, ilk defa çözüme engel olarak algılanan taraf olmaktan çıkmış, dünyanın o güne kadar zannedegeldiğinin aksine, kimin sözünden yana olduğu, kimin olmadığı dünyanın gözleri önüne serilmiştir." dedi.
Irak, dış politika gündeminin en öncelikli konusu
Abdullah Gül, Türk dış politikasının diğer önemli başlıklarını da özetle şöyle sıraladı:
Irak, dış politika gündemimizin en öncelikli konusudur. Irak'ın toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin korunması, güvenlik ve istikrarın yeniden tesisi, toplumun tüm kesimlerini temsil eden demokratik bir hükümetin kurulması ve ülkenin hızlı bir şekilde yeniden imarı, Türkiye'nin Irak'a ilişkin öncelikli hedefleri arasında yer almaktadır.
Türkiye, Ortadoğu'da kalıcı barış, güvenlik ve istikrara ancak
İsrail-
Filistin uyuşmazlığının müzakere yoluyla çözümlenmesi sonucunda ulaşılacağına inanmakta ve bu yöndeki çabalara aktif olarak katılmaktadır.
Rusya ile ilişkiler, karşılıklı güven zemininde, "çok boyutlu güçlendirilmiş
ortaklık" hedefi yönünde ilerlemektedir.
Türkiye, kültürler arasında anlayış ve işbirliğinin geliştirilmesini amaçlamaktadır.
ZAMAN