Türkiye'yi 12
Eylül 1980 askeri darbesine körü körüne götüren olayların temelleri, 1970'li yıllarda atıldı.
Merkez sağ ve sol partiler, söylemlerini her gün daha da fazla sertleştiriyorlardı. Süleyman Demirel'in Adalet Partisi ve Bülent Ecevit'in CHP'si üç beş oy fazla alabilmek için sağ ve sol kutuplara savrulurken,
sokakta da şiddet olayları baş göstermeye başlamıştı. Özellikle 1970'lerin ikinci yarısından itibaren gün geçmiyordu ki sol
örgütler ve ülkücüler arasında bir olay çıkmasın, kan dökülmesin. Bu siyasal kargaşa ve şiddet ortamı içinde üçüncü bir
gençlik hareketi siyasal yelpazede var olma mücadelesi veriyordu. Bu örgüt Necmettin
Erbakan'ın icazetiyle Milli Selamet Partisi'nin ikinci gençlik teşkilatı gibi çalışan
Akıncılar'dı. O tarihlerde
Tayyip Erdoğan'ın yer aldığı MSP
Gençlik Kolları ve Akıncılar sokakta
silahlı çatışmaya girmedi. Çoğunluğu, zamanında Demokrat Parti'ye oy vermiş ailelerin çocukları olan MSP'li gençlerin ellerinde silah yoktu ama sokakta siyasal faaliyetlerini sürdürüyorlar,
afiş asıyorlar, toplantılar düzenliyorlardı. Ucundan bulaştıkları sokak olaylarında onlardan da ölenler oluyordu. Bu
kaos günlerinde en öne çıkan figürlerinden biri Demokrat Partili Ahmet Erdoğan'ın oğlu
Recep Tayyip Erdoğan'dı.
BİR DOST ACISI DAHA...
Erdoğan'ın
siyasete girdiği ilk kurum imam hatipli bir öğrenciyken adım attığı Milli Türk Talebe Birliği'ydi. Tayyip Erdoğan, kendine komünizmle mücadele görevi biçen
dernek çatısı altında ilk kez bir
dava arkadaşının
ölüm acısını tattı. 12
Mart askeri müdahalesi öncesi, 21 Eylül 1969'da MTTB'nin
İstanbul merkezinde bir
bomba patladı. Erdoğan'ın en yakın arkadaşlarından Mustafa Bilgin bu olayda yanarak can verdi. Bu korkunç ölüm Erdoğan'ı çok sarstı, üzüntülere boğdu. Erdoğan'ı yıkan bir başka dost acısı ise 5 Temmuz 1980'de yaşandı. Yakın dostlarından
Zeytinburnu İhsan Mermerci Lisesi
Edebiyat öğretmeni Sedat Yenigün, Fatih- Akşemseddin Caddesi'nde bir
berber dükkânında vurularak öldürüldü.
Fransa, Sosyal Bilimler Yüksek Okulu'dan (EHESS) siyaset sosyoloğu
Hamit Bozarslan gibi kimi akademisyenler, 1970'li yıllarda Türkiye'de sokakta şiddetin dozunun artmasını farklı olan ile daha önce tanışmamış, şehre entegre olamamış taşralı gençlerin şehirlerin çevresini kuşatmasına bağlarlar. Tayyip Erdoğan, sağ siyasi kulvar içinde çocukluğu, gençliği İstanbul'da geçmiş kozmopolit
Beyoğlu kültürünü tanımış sayılı liderlerden biridir. Romanların, Ermenilerin, Rumların, Musevilerin, Türklerin hepsinin bir arada yaşadığı Beyoğlu ilçesinin
Kasımpaşa semtinde büyümesi ona uzlaşma kültürünü, çoğunluktan olmayana hoşgörüyle bakma yeteneğini kazandırdığı söyleniyor.
LOKANTANIN MÜDAVİMİ
Beyoğlu'nun eğlence hayatının içinde yer almasa da
futbolcu arkadaşlarıyla
Tepebaşı Gazinosu'na giderdi. Burada dönemin ünlü sanatçılarını dinleme fırsatı bulurdu. Şimdi yıkılıp
otopark olan Tepebaşı Gazinosu dışında gittiği bir başka mekân Maksim'di. O tarihlerde adı
Hacı Salih olan, şimdiki Hacı Abdullah lokantasının yemeklerini çok sever, maçlar, antrenmanlardan sonra fırsat bulursa orada Türk mutfağının en güzel yemeklerini yerdi.
'Evde ayna önüne geçer liderlik provası yapardı'
Tayyip Erdoğan'ın geniş
halk yığınlarıyla bugün sıcak bir ilişki kurabilmesinde hitabet yeteneği ve beden dilini iyi kullanmasının önemi büyüktü. Bu amaçla Erdoğan gençlik yıllarında ayna karşısında konuşma çalışmaları yapıyor, yalnız başına nutuklar atıyordu.
Savaş Ay'a konuşan Tercüman gazetesinin
spor fotoğrafçısı Kemal Adar, mahalleden tanıdığı Tayyip Erdoğan'ı şöyle anlatıyordu: "Bazen duyardık. Evde ayna karşısına geçer, liderlerin taklidini yaparmış."
Gazeteci Ruşen Çakır ve Fehmi Çalmuk ise Erdoğan'ın uyguladığı ilginç bir metodu kitapları "Recep Tayyip Erdoğan Bir Dönüşüm Hikâyesi" nde anlatıyorlar: "Okuldan her çıkışında
Haliç Rıhtımı'na geliyor, geminin güvertesine çıkıyor, yönünü denize dönüyor ve konuşmalarını prova ediyordu."
Annesinin korkusu
Sokakların parsellendiği, kurtarılmış mahallelerin oluşturulduğu bir dönemde
baba Ahmet Erdoğan ve anne
Tenzile Erdoğan oğullarının
politika yapmasına
itiraz etmiyorlardı. Tayyip Erdoğan her seferinde ailesine çatışmaların içinde olmadığını söylese de anne Tenzile Hanım'ı oğlu eve gelene kadar uyku tutmaz, gece yarıları gözlerinde hüzün, yüreğinde endişeyle onu evinin balkonunda beklerdi. 30 Eylül 1994'te Meydan gazetesine konuşan Tenzile Erdoğan, o günleri şöyle anlatıyordu: "Evimizin iki tarafı balkondu. Bir tarafa çıkarım silah sesleri: Gır, gır... Diğer tarafa çıkarım gene aynı: Gır, gır... Yüreğim ağzımda bekliyordum Tayyibimi... Her gece sabahlara kadar gözümü kırpmadan beklerdim onu. Sanki ondan kötü haber gelecek sanırdım. Ama o, ne kadar gitme desem de, dinlemez inandığı davada mücadelesine devam ederdi."
Hırsı, karizması kısa sürede önünü açtı
Tayyip Erdoğan MTTB'de başlayan siyaset serüvenine İstanbul'un hareketli ilçelerinden Beyoğlu'nda devam etti. 11
Ekim 1973'te
Necmettin Erbakan tarafından kurulan Milli Selamet Partisi'nin gençlik kollarına girdi. İslami duyarlılıkları olan ancak silahlı mücadeleden uzak duran gençler o tarihte bu örgütlenme içinde yer alıyordu. 1975'te partinin Beyoğlu Gençlik Kolu başkanı oldu. İki yıl içinde çalışması, sonsuz hırsı ve karizması sayesinde İstanbul Gençlik Kolu Başkanı olmayı başardı. Bu görevi
12 Eylül askeri darbesine kadar sürdürdü.
BÖLÜNMEYİ ÖNLEDİ
Erdoğan, olaylar karşısında takındığı net ve kararlı tavırla çok geçmeden MSP yöneticilerinin dikkatini çekti. 1976 yılında partinin gençlik örgütü "Akıncılar" arasında baş gösteren
Radikal, ılımlı kavgasını gençlik üzerindeki etkisiyle sona erdirince parti merkezinin gözündeki yerini sağlamlaştırdı.
Suya kavuşan köylü Başbakan Erdoğan'a duacı
Başbakan Tayyip Erdoğan'ı gece yarısı telefonla arayarak mezralarına su getirilmesini sağlayan Kahramanmaraş'ın Andırın ilçesinin Boztopraklı köyüne bağlı 7 haneli Körelinuşağı mezrası adeta bayram yapıyor.
Çeşme başlarında dua edip Başbakan'a t
eşekkürlerini gönderen köylüler, "Daha önce suyu kaynaklardan eşek sırtında taşıyorduk. Artık evlerimizden çeşmeyi açtığımızda suyumuz akıyor..
Allah Başbakanımızdan razı olsun" dediler. Köylüler kendilerini suya kavuşturan Başbakan Erdoğan'ı mezralarına beklediklerini de dile getirdiler. Mezraya suyun getirilmesine neden olan Mehmet Köse ise, sorunu ilettikten sonra Başbakan Erdoğan'ın kendisini gece yarısı 01.30'da aradığını anlatarak, "Yaklaşık yarım saat telefonda görüştük. Durumu bir de telefonda anlattım. Başbakanımız benden hemen sonra
kaymakam beyi arayarak talimat vermiş. Asırlardır susuz köyümüze, Başbakanımız sayesinde su geldi" dedi.
300 KİŞİNİN OYU AK PARTİ'YE
Andırın Kaymakamı
Oktay Çağatay, Başbakan Erdoğan'ın, 6 Mart gecesi kendisini aradığını belirterek "Körelinuşağı mezrasına su götürmemiz talimatını verdi. 45 gün içinde mezramızı suya kavuşturduk. Yollarımızı da en kısa zamanda bitireceğiz" diye konuştu. Boztopraklı Köyü'nde 500 kişinin oy kullandığı ve oylardan 300'ünün AK Parti'ye, 79'unun MHP'ye, 34'ünün CHP'ye, kalanların da diğer partilere verildiği kaydedildi.
Özal ile aynı yollardan geçti
Erdoğan'ın MSP ve gençlik hareketi içinde karizması artarken
Turgut Özal 1977 seçimlerinde MSP listesinden İzmir'den
milletvekili adayı oldu ve az bir farkla seçimi kaybetti. Daha sonra MSP ile bağlarını koparan Turgut Özal, 1983 yılında merkez sağ parti ANAP'ı 56 yaşında kurdu. Gençlik yılları 1970'lerde siyasetin içinde geçen birçok isim de Turgut Özal'la birlikte 12 Eylül sonrası merkez sağ ANAP'a kaydı. Necmettin Erbakan'ı 1990'ların sonuna kadar takip eden büyük bir kesim ise Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde siyaset alanında tezlerini ve dine olan referanslarını bir kenara bıraktı. Tayyip Erdoğan, 2001 yılında 47 yaşındayken muhafazakâr demokrat bir sağ parti olan AK Parti'yi kurdu.
Devam edecek SABAH
Başbakan'ın unutamadığı futbol anısı
Menderes'in idamına babasıyla ağladı